ABD’de ne oluyor gördünüz. “Büyük patronları”, daha doğrusu “Cumhuriyetin oligarkları”nı tek tek çağırıp, mal varlıklarını “National Fundation”a devretmeleri isteniyor. Onlara sadece bir ID numarası ve Performans Pass. veriyorlar. Yönet, ihtiyacın kadar harca, ama sus ve otur oturduğun yerde! Artık o sizin değil. Ancak intifaından yararlanabilirsin, o noktada da “büyük biraderin onayını almak gerek”.
Suudi Veliahd Prens, “Suud oligarklarını” bir otele toplayıp, hepsinden uluslararası bankalarındaki ve villalarının altındaki konteynerlerdeki paralarından feragatname imzalamalarını, o şartla serbest bırakılacaklarını söyledi. Sonunda hepsi imzaladı ve bu yakalarını Veliahd prensin elinden kurtardılar. Veliahd prens de o paracıkları Kushner üzerinden Trump yönetimine gönderdi, İkiz Kulelerin tazminatı olarak. Bunun karşılığı ona farklı şeyler vaadedildi.
Veliahd Prens’in akıl danıştığı kurumlar belli; McKinsey ve türevleri. Bunlar İsrail’e de danışmanlık yapar, FETÖ’ye de. Döner Ankara’ya da danışmanlık yapmaya kalkışırlar.
ARAMCO’nun hisselerini de borsa üzerinden Orta ölçekli Suud zenginlerine satıp paralarını Amerika’ya gönderdiler. Aslında bu süreçte neler olduğunu anlamak için Yüzyılın Projesini, BOP’u, Büyük İsrail ve Kudüs projesini, Dahlan projesini, BAE’de neler olup bittiğini ve Cemal Kaşıkçı cinayetinin arkasında dönen dolapları bilmek gerek.
Bu iş ABD’den, İngiltere’ye, oradan Fransa’ya, Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak, İran, Mısır, Sudan, Libya, Bahreyn, Umman, Yemen’e kadar uzanan bir konu. Eşelerseniz Ankara’ya, Moskova’ya, Pekin’e uzayan kolları da var. Daha da derine inerseniz Malezya, Pakistan, Bangladeş’e kadar da uzar.
Geçen gün bir haber düştü basına. Haber özetle şöyle: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın bazı isimler ABD vatandaşı olan Hidayet Türkoğlu’nun yurtdışındaki banka hesabında bulunan 150 milyon Euro’yu Türkiye’ye getirmesini istedi. Türkoğlu, parayı Türkiye’ye getirmeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Hidayet Türkoğlu’nun istifası istendi.”
Türkoğlu’nun bu parayı nereden, ne zaman, nasıl kazandığı, nasıl yurt dışına çıkarttığını sormayacağım. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı birine “paranı getir” diyorsun, bu kişi aynı zamanda TBF başkanı. Bu kişi aynı zamanda ABD vatandaşı.
Türkoğlu’ndan istediğinizi 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın oligarklarından ve onların murislerinden de isteyebilecek misiniz? Tabi, bugün sizin etrafınızda toplanan “yerli ve milli oligarklar”dan da isteyebilecek misiniz?
İstemek yerine, önce Maliye MASAK’ını, MİT’i Emniyeti, Jandarma İstihbaratını da devreye sokun bakalım. Terör örgütlerinin finansmanı ile ilgili yasa çıkarttınız. Bu işlerin içinde mafya olmadan olmaz. Hadi, kayıt dışı, silah, eroin, ihale yolsuzlukları, yağmalanan hazine arazileri, hazine kaynakları, içi boşaltılan kamu bankalarının hesabı yargı yoluyla da sorulsun. Bunlar çağırılıp, yalılarının, villalarının, çiftlik evlerinin dibinde gizli konteynerlerdeki paraları sulh yoluyla bir fona aktarılabilinir mi?
Bakın bakalım. Kimin kendi ya da akrabaları üzerinde gayrimenkulleri var? Bu tapuları bulmak zor değil. Kurulan şirketler ve yatırımlarına bakın. Kimlerin özel uçağı ve tekneleri var. Bunların rotalarına bakın. Kendi ve yakınlarının uçuşlarına bakın. Kimler nereye gidiyor, of shore’larda ne işleri var. Kumarhaneler, eğlence merkezlerinde, pahalı otellerde bunlar kimlerle buluşuyor.
Muhtaç olduğunuz mali kaynak, bu banka hesaplarında, tapularda, konteynerde mevcuttur.
Söylüyorum, bunu onlar vermezse, siz almazsanız, o uluslararası oligarklar bu paralara el koyacaklar. Bu paralardan en güvensiz olanı Dolar. Yeni Bretton Woods’dan sonra bunların büyük bir kısmı çöp olacak. Ve bu hesabı yaparken teraziniz hassas olsun ve teraziyi tutan el temiz olsun. Yoksa bu konuda şuyuu bile vukuundan beter olur. Bu teraziyi tutacak el önce kendi ellerini temizlemesi gerek. Çünkü bu pislik, cehennem ateşi gibi tepeden tırnağa herkesi yakacak kadar yaygın. Kendimiz, ailemiz, akrabalarımızdan başlayarak bunu yapabilecek miyiz? Hz. Peygamber Veda Haccı’nda, bir takım haramları kaldırırken en yakınlarından başladı.
Kendi başarı hikâyeleri için başkalarının başarı hikâyelerini yazmalarını engelleyen bu çeteleşen oligarklardan yakamızı kurtarmadan biz bu krizden çıkamayız.
İş Bankası konusu gündemde ya, o iş Hilafet fonuyla başlayıp bitmez.. O işin bir ucu İtibarı Milli Bankasına, öteki ucu Afyon Terakki Bankasına uzar. Bir başka ucu CHP örgütüne uzar. Cumhuriyetin mütegallibelerinin, belli aileleri serveti nasıl elde ettiler. Yani işin ucu Osmanlının son zamanından, tek parti dönemindeki “Boğazdaki aşiret”e kadar uzar.
Yeni normal dönemde Great Reset başladığında, Ulus devletlerin sonunda yeni global düzende devletçiklerin parası, ordusu, yasası olmayacak. Para yeni Bretton Woods sonrası tek merkezden kontrol edilen sanal bir para olacak. Asker ve polis Humanoid’lerden oluşacak, dijital istihbarat Starlink projesi ile başlayan, uzaydan alçak irtifa uyduları ile yerden 5G networku, akıllı şehir, Chip’li beyinler üzerinden gerçekleştirilecek. Bilgi, enerji, üretim ve pazarlama tek merkezden senkronize bir şekilde yönetilip denetlenecek. “Yeni normal dönem”e ait, yeni “norm yasa”lar global yasalar olarak ülkelere dayatılacak. Bunu kabul etmeyenler izole edilerek resetlenecek! Demokrasi mi, o da ne! O eski çağlarda kaldı, o dünyadan saniyede 300.00 km hızla uzaklaşıyoruz. Neuralink’lerle beyninize bilgi yükleyip sildikten sonra kime ne soracaksınız ki! Transhumanizm’den söz ediyoruz.
Dijital dönüşüm ofisi ve BTK, dijital faşizm’den kaçıyoruz derken, imzaladıkları 5G ve Uzay’ın işgali projelerinden, CoVID performansı, gıda, tarım, sağlık politikalarına bakınca, kaçtığımızı sandığımız şeye doğru koşuyoruz sanki.
Veliaht prense ne yapması gerektiğini Kushner ve onun zihniyet ikizi söylemişti.
Bugün siz bunu kendi adınıza yapmazsanız birileri yarın sizin adınıza onlara yapacak. Benden söylemesi.
Selam ve dua ile.