Başörtülü öğrencilerin okula girerken başlarını açtığı, çıkarken kapatmaya çalıştığı giriş kapısı önünde ortaya çıkan bu onur kırıcı görüntülere her gün onbinlerce insan tanık oluyor.
Bu fotoğraflar, önceki gün öğle saatlerinde; Ankara’nın ana arterlerinden biri olan, gün içinde onbinlerce insanın gelip geçtiği, binlercesinin hemen önündeki otobüs duraklarında beklediği Sıhhiye’deki Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin giriş kapısı önünde çekildi. Üniversite kapılarında yıllardır bu manzara yaşanıyor. Başörtülü öğrencilerin okula girerken başlarını açtığı, çıkarken kapatmaya çalıştığı demir parmaklıklar kenarında ortaya çıkan bu onur kırıcı görüntülere, her gün binlerce insan tanık oluyor.
BÖYLE, BU RUH HALİYLE GİRİYORLAR DERSE
Devletin eğitim hizmetinden yararlanmak için, büyük zorluklarla kazandıkları fakültenin kapısından içeri adımını atar atmaz güvenlik görevlileriyle muhatap oluyor başörtülü öğrenciler.. Kulübedeki emir kulu olan görevli, hizayı bir adım geçse, hemen müdahale ediyor, ‘Başını aç!!’ diyor. Başı açık arkadaşları güle oynaya binaya girerken, onlar, kulübenin arkasına geçerek başlarındaki başörtüsünü çıkartıyorlar. Kimileri de, utandıran bir görüntü oluşturan peruğu geçiriyor örtüsünün üzerine. Kulübenin arkası; gün içinde onbinlerce insanın gelip geçtiği, üzerinde bir o kadarının otobüs beklediği kaldırımlarla fakülte sınırı. Örtüsünü çıkaranlar “çıplaklık” hissiyle, örtüsünün üzerine peruk takanlar ise “acayiplik” ruh haliyle giriyor fakülte binasına ders dinlemeye.. Yüzlerinde hüzün var, adımları hızlı hızlı.
BAŞI AÇIK ARKADAŞLARI KAMUFLE ETMEYE ÇALIŞIYOR
Ve çıkıyorlar.. Hapishane kapısından çıkıp, özgürlüğe kavuşan insanların derinden havayı içlerine çekmeleri gibi, onlar da hemen çantalarındaki örtülerini çıkarıp başlarını kapatıyorlar. Başı açık öğrenciler, başörtülü olan arkadaşlarının başlarını kapamalarını, varlıklarıyla gölgeleyerek gizlemeye çalışıyor. Bu görüntü bile, başörtüsü serbestliğinin öğrenciler arasında kamplaşmaya neden olacağını ileri süren yasakçı zihniyetin yalanını gözler önüne sermeye yetiyor!!
SİMİTÇİ BAŞKA TARAFA DÖNÜYOR
Başörtülü öğrencilerin, başı açık arkadaşlarının dışında kamuflesine yardımcı olan bir başka gölge ise, hemen giriş kapısı yanında bulunan simitçi büfesi. Fakülteden dışarı adımı atar atmaz kapı önündeki simitçi büfesinin gölgelediği daracık alana doluşuyor, başörtülü öğrenciler. Orada örtünüyorlar, başı açık arkadaşlarının perdeleme gayreti altında.. Simitçinin ruh hali de; ne onuru kırılan başörtülü öğrenciden, ne başörtülü öğrenciyi gizlemeye çalışan başı açık arkadaşlarından, ne de durakta beklerken ortaya çıkan bu görüntülerin tanığı olup vicdanı sızlayan vatandaşlarınkinden farklı.. Adeta öğrencilerin ağabeyi olmuş simitçinin, okuldan çıkmış kardeşlerinin kendisine sığınıp başını kaparken başka tarafa dönmesi, alışveriş yaparken oyalanması, müşteri davet ediyor gibi kısık halde seslenmesi; her şeyi anlatıyor.
YOLDAN GEÇENLER, OTOBÜS BEKLEYENLER...
Yoldan geçenler, durakta otobüs bekleyenler.. Her gün sahnelenen bu zulmü seyrederken gözleri, vicdanlarının parçalandığını gösteriyor. Hele göz göze gelme anları, isyan ettiriyor. Kimi vatandaşlar beddua ediyor.. Kimileri de “Yazık, çok yazık..” diye mırıldanıyor. Bu malum sahneye ilk defa şahit olanlar ise aralarında, “Bu ne büyük bir zulüm böyle..” diye konuşuyorlar aralarında.
“TÜRKİYE LAİKTİR, LAİK KALACAK”
Birileri bu insanlardan zulme alışmalarını istiyor. Zulme alışılabilir mi hiç? Vicdan sızlatan görüntülerin ortaya çıktığı fakülte önündeki bu duruma; ne başı kapalı olan öğrenciler alışabilir, ne de başını açıp-kaparken onu gizlemeye çalışan başı açık arkadaşları. Nitekim başı açık arkadaşları bile zulme isyan ediyor, görgü tanıklarının vicdanı sızlıyor, simitçi ne yapacağını bilemiyor; yasakçılar ise, tüm bu görüntülere rağmen halen “Türkiye laiktir, laik kalacak” yaygarasıyla zırvalamaya devam ediyor.
-------
YASAKÇILAR UTANSIN
Çıkışta görüştüğümüz başörtülü öğrencilerden N.A., “Okula gelip, başörtümü çıkarınca kendimi çırılçıplak hissediyorum. Okulda gün boyu bu ruh hali hakim oluyor. Bize bu zulmü reva gören yasakçılar utansın” derken, M.K., şunları söylüyor: “Okulda sabit bir yerde durmam.. Kalbinde azıcık dahi insanlık olanlar, bu anlardaki ruh halimi anlar diye düşünüyorum. Ama birileri bunu anlamak istemeyerek, bu düzeni dayatıyor; adeta bana işkence ediyor.”
Başörtülü arkadaşlarıyla birlikte okuldan ayrılan başı açık öğrencilerden F.E. ise, “Benim canım arkadaşım. En iyi anlaştığım, en yakın arkadaşım” diyerek M.K.’yı gösteriyor ve şunları söylüyor: “Bu aptalca yasağı anlamıyorum. Öğrenciler arasında yok böyle bir problem. Birileri yasak diye diye, beni örtülü arkadaşlarımdan ayırmak istiyor.”
vakit