Demokrasinin öncülüğünü yapan ülkedir malum ABD. Öyle bilinsin, anılsın, tanınsın ister kendince. Milliyetçi bir tonda “özgür dünyanın lideri” diye bahseder kendinden Amerikan yönetimleri. Dünya ne derece özgürdür, ABD kime göre liderdir tartışmaya açılmaz, genel bir konsensüs varmışçasına dillendirilir gerektiğinde. Demokrasinin kalesidir güya, bir de en eski demokrasi olarak kendine atıfta bulunur ama iki parti arasında seçim yapmak zorunda kalmışlığın ‘seçimsizliği’ içinde kimseye de bir şey izah etmek zorunda hissetmez kendini. Öğrencilerime sorarım her işlediğimizde ‘bu ülkede Demokrat veya Cumhuriyetçi olmayan bir vatandaş, nerede bulur sesini, yani oyunu?’ Kırıkların arasından tabir-i caizse kayar ve gider, sessiz ve derinden. Temsil hakkından mahrum da olarak. Çünkü sözde çok partili Amerikan seçim sistemi aslında bir başka deyişle pratikte iki partili sistemden başka bir şey değildir. ‘Ya o ve yahut diğeri’ şeklinde oturtulmuş bir sistem.
Şimdi bu ‘ileri’ demokrasi derin bir yara almakta. Washington kelimenin tam manası ile kepenk kapatmakta. Geçen hafta durumu unutmuş olarak ofisime varan ben, ‘Allah Allah ne de çok boş park yeri var etrafta’ diye memnuniyetle kendime yerlerden yer beğenirken birden hatırladım ‘İlahi…dedim kendi kendime nasıl da unuttum, Government Shut down var, yani devlet kapandı. Evet kelime kelime tercüme ettiğimizde Amerikan devlet makinasının bundan tam bir hafta önce, kapısını kapatıp üzerine kilit vurduğunu görüyoruz. Bir nevi iflasın eşiğine gelmek veya iflas bayrağını çekmek.
Aslında bu; geliyorum diyen bir felaket oldu. Yani birden bire ortaya da çıkmadı. Teorik değerler üzerinden savunduğu demokratik yönetimi, Amerika pratikte yaşatamadı. Durum bu şekilde özetlenebilir. Önce demokratikleşmenin olmazsa olmazı olarak serbest piyasa ekonomisini demokratik paketin içine almakla hata etti. Savunduğu şuydu: bir ülkenin demokratik yönetimle yönetiliyor olması için anayasal sistemin istenen şekilde düzenlenmiş olması yetmez aynı zamanda ekonomik sistem de liberal düzenlemelere bağlı olarak şekillendirilmelidir. Kapitalist yapının oturtulması çoğulcu ve katılımcı seçim sisteminin oluşturulması kadar önemli hale gelir. Bu duruşun altında yatan en temel tez serbest piyasa ekonomisinin çökmeyeceği, her daim kendini yeniden üretebileceğidir. Bunun bir yanılgı olduğunu, Amerikan merkez bankasının (Federal Reserve) dönemdeki başkanı Greenspan’ın itiraflarından 2001 yılında yaşanan ekonomik krizle öğrenmişti ABD halkı. Evet belki Karl Marx kadar haksız değildi kapitalizm savunucuları, zira Marx kapitalizme bu kadar da ömür vermemiş, çok kısa zamanda çökeceğini ummuş ve uyarmıştı. Öyle olmadı. Ama kapitalistlerin savunduğu da olmadı ve en beklenmedik anda domino efekti diyebileceğimiz dalga dalga yayılan tesiri ile serbest piyasa serbestisini kaybetmeye ve batmaya başladı.
Hal böyleyken bir de şimdi devletin kapısına kilit vurulması rahata düşkün Amerikan halkını panikletti. Sebep? Obamacair adı verilen evrensel sağlık sigortası uygulaması. ABD’nin en büyük illetlerinden biri olan sağlık sigortası sorunu onyıllardır çözüme kavuşturulamayan bir problem. Obama herkese öyle veya böyle sigorta imkanı sağlayan yeni bir düzenlemeyi gündeme getirince olanlar oldu, kıyametler koptu ve Cumhuriyetçiler sistemi kilitlediler. Bunun sonucu da devletin kepenk indirmesi kaçınılmaz oldu. Sekiz yüz bin kamu görevlisinin işi askıya alındı, dolayısıyla da maaşları eksiltildi. Onun içindir Washington sokakları normalın aksine sessiz bir dönem yaşıyor. Metruk kent olmasa da hızla oraya gidiyor sanki…
yeniakit