WEF Muhibleri Cemiyeti

Abdurrahman Dilipak

Eskiden “İngiliz Muhipleri Cemiyeti”, “Wilson Prensipleri Cemiyeti”,Fransız Muhipleri Cemiyeti” vardı… Cemiyet çok..

İşin ilginç yanı, mesela Ermeniler, Rumlar da bu ülkelerle çalışıyor, bizimkiler de!? Bu merkezler her tarafı fonluyordu ve sonunda tabii onların dediği oldu.

Bugün de hâlâ değişen bir şey yok. Yine muhibler cemiyeti her yerdeler ve herkesi fonluyorlar. Dinli-dinsiz, sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Müslüman-Hristiyan fark etmiyor. Semitist-anti semitist ne olursan ol “gel” diyorlar. Yeter ki, onların senaryosunda bir rol üstlen. Söz dinle ve itaat et.

Eskiden bu kadar cür’etkar değillerdi. Bugün güçlerinin verdiği bir cür’etkarlıkla kabalaşıyorlar.

Artık politikacıları, bürokratları, akademisyenleri, sanatçıları, STK’cıları, Media’cıları, sermaye sahipleri, hatta cemaat önderleri, emirlerinde hep kesimden birileri var. Kadrolarında “şeyh” de var “fahişe” de! Mafyaları da var. Ellerinde bir yığın dosya ve kaset! Her partide muteber adamları var.

Eskiden Mason locaları falan, Cercil D’Orientler, bir zamanlar Çağdaş Yaşam, Atatürkçü Düşünce filan diye çıktılar ortaya, ama artık olmadıkları yer yok gibi. Mesela “WEF muhibleri cemiyeti” diye bir cemiyete gerek yok ki, 100’den fazla parti var, Grubu olan bir tane parti sayamazsınız WEF’e “hayır” diyen. 100’den fazla parti var demiştim, küsuratı unutun en az bu partilerin 100’ü “İşaret aldıkları gün WEF’den” hazırola geçerler.

Bakın iktidar olanlar da sadece muhalefeti suçlayarak sıyrılamaz. İnsanlara hem kendinize güvenmelerini söylediniz, onlar da zaten her şeyi sizden bekliyor. Beklentileri karşılıksız çıkınca da tek sorumlu sizi görecekler. Yapmanız gereken, söz verdiğiniz birçok şeyi yapmadınız ve yapmamanız gereken birçok şeyi de yaptınız.

Bu güç herkesi kendine benzetiyor. Bunu Kemalizm’in bugünün de görebilirsiniz. Artık Kemalizm’in her rengi var. En son yeşili de çıktı, hem de her tonu ile.. Fıstıki yeşilinden filizi yeşiline, en az bir düzine yeşil var.

Hem nasıl “Amerikan muhibleri cemiyeti” kuracaksınız ki, tek bir Amerika mı var! Tek bir İngiltere mi var, tek bir Avrupa mı var. Rusyası, Çin’i aynı. Bir tane İslam dünyası, bir tane Türk dünyası çıkmaz. Tek bir Çerkes, tek bir Kürt, tek bir Ermeni ya da Rum olmadığı gibi.

“WEF Muhibleri Cemiyeti”ne de gerek yok. Parayı veren düdüğü çalıyor. Bu BİREY takımı kök hücre gibi, konduğu kalıbın şeklini alıyor. En baba kıralcı yarın kırala karşı savaşanların en ön safında yer alabilir. Memleket Brütüs’lerle dolu. Onun için kimse çevresindekilere güvenmesin, anında satarlar. Biraz para, birkaç kaset ve birkaç dosya, anında ipini çekerler. O da bunu bildiği için, rüzgar nereden esiyorsa, o tarafa yelken açıyorlar.

Allah’ı unutmuşlar, ahireti hesaba katmıyorlarsa size mi sadakat gösterecekler. Bu dünyayı unutun, yarın herkes bir birinin aleyhine şahidlik yapacak.

Birisi bir mesaj atmış sosyal mediada, “böyle bir ülkede yaşamanın öbür dünyada ceza gününde diğer ülke halklarına göre, bu darbe, terör, fitne ortamında yaşayanları için pozitif ayırımcılık yapılıp, cezada indirime gidilmesi gerektiğini” söylüyor. O öyle düşünmeye devam etsin de gerçek olan bir şey var, haram olanı emreden, talimat veren, onu yanlış yapmaya zorlayan yasa çıkaranlar ve onlar karşısında sessiz kalanlar yok mu? Hele onları alkışlayanlar, onlara destek verenler var ya, onlar din gününde sebeb oldukları acının toplamı kadar acıyı kendi aralarında paylaşacaklar. Herkes birbirinin muhbiri olacak. Bugün Şeytanın sofrasında birbirine kadeh kaldırıp gülüşenler var ya, o gün birbirlerinden kaçacaklar.

Bütün dosyalar ve kasetler masada olacak çünkü! Sahi bunlar, mediadan korktukları kadar Allah’tan korkmuyorlar mı, adliyeyi düşündükleri kadar İlahi divanı, cezaevini düşündükleri kadar cehennemi düşünmüyorlar mı! Ya da bunlar inanmıyorlar mı yoksa! İnanır gibi yaptıkları şeyler onların kurtuluşunun vesilesi olmayabilir, bu işaretler, birer münafıklık alameti olarak değerlendirilebilir.

Demirel “dün dündür, bugün bugün” derken o zaman bu sözü çok eleştirdik. Bugünü görünce, o bile masum kaldı. Herkes karşısındakinin açıklarını bulup sosyal mediadan yayınlıyor. Durum rezalet, bütün bunlar olurken, tamam, anladık, utanmasına utanmıyorlar da, kendilerini çok akıllı, bu sokaktaki insanları aptal mı sanıyorlar. Tamam bu millet plandemi günlerinde size inandı da, “uysal koyun” gibi gördüğünüz bu millet uyanırsa diye hiç mi düşünmüyorsunuz.

Ya yarın bu Starlink’lerin, Trans Humanizm, Meta Verse, 5G, aşı, PCR, ilaç, gıda komplosunun gerçeğinin farkına varırsa diye hiç mi düşünmüyorsunuz. Hadi insanları kandırıyorsunuz, Şeytani bir muhibbanlar cemiyeti kurdunuz, ananız Lilith babanız Lucifer, Allah’ı nasıl kandıracaksınız!?

Hadi o zaman biraz şu Lucifer muhibbanına biraz da mitoloji üzerinden anlatalım: Mitolojik bir varlık olan Lucifer için kimi Şeytanın kendisi der, kimi oğlu. Şeytanın diğer adı Lucifer gibi de anlaşılabilir. Kelime anlamı “Gün yıldızı”,” Sabah yıldızı” yani “Venüs gezegeni” ya da “ışık getiren” demek. Promete de “Tanrıdan ışığı çalmıştı” değil mi? Onu paganlar kanatlı genç bir erkek olarak heykelleştirdiler. Bazılarının ayaklarında pranga da vardır.

Batı mitolojisinde Lucifer önemli bir yere sahip. Onlara göre Lucifer “çok güzel” ve “bilge” bir varlıktır. Mitolojide “Europe”, “Güç ve estetiğin evliliğinden doğmuştu. Zeus ve Afrodin kızları arasındaki aşk hikayesi!? Hikaye bu ya, güzelliği ile tanınan Lucifer cennette en güzel elbiseleri giyer en güzel meyvelerle beslenirdi. Kıyafetleri değerli taşlarla süslü Lucifer, “Tanrı dağı”na giderken ateş tarlaları arasından yürüyerek geçerdi. Bu ayrıcalıklı hali onu kibirli yaptı. Bilgelikten uzaklaştı ve ihtiraslarına yenik düştü. Bilgi, mal, mülk, şöhret onu kibirli yaptı ve insanoğluna tepeden bakmaya başladı. İslam kaynaklarında anlatılanları biliyorsunuz. Galu bela zamanı, elestü bezmi ve dünya hayatına giden süreç. İnsana itaati reddeden Şeytan tüm imtiyazları elinden alınarak cezalandırıldı ve cennetten de kovuldu. Kabbalistik yorumlara göre Lucifer ateş tarlalarını alevin içerisinden taşıyarak dünyaya indi ve insanlara kin güderek tüm insanların da kibirli olması ve dinden uzaklaşmaları yönünde kışkırttı. “Mor derili kadın” Lilith’le buluşarak insanları fuhşa çağırdı. Şeytan bu şekilde insanoğlundan intikamını almak için mücadelesini sürdürüyor.

Sanırım bu dönemde, fazla mesai yapıyor olsa gerek.

Bu konu, aydınlanma felsefesi ile de ilgili, hani şu aydın olma hikayesi.

O eğitim, kültür, spor dediğiniz şeylerin kökenine bakarsanız, bize gösterildiği gibi masum şeyler olmadığını görebilirsiniz.

Bu konuda anlatılacak çok şey var aslında, ama dinleyen kim. Selâm ve dua ile.