Wikileaks: Neden Türkiye? Bizden neden korkuyorlar?

İbrahim Karagül

Gizli ilişkiler deşifre oldukça soruların sayısı da artıyor. Öğrendikçe merak, bildikçe endişe çoğalıyor. Ülkelerarası ilişkilerde görünenin dışındakilere tanık oldukça, gerçek niyetleri fark ettikçe, örtüler kalktıkça, mahremiyetler ortaya serildikçe, perde açıldıkça, görünen resmin ne kadar yanıltıcı olduğu, gerçeğin ne kadarını teşkil ettiği, dostlukların ve düşmanlıkların aslında keskin çizgilerden ibaret olmadığı, bilemediğimiz gayri resmi bir tarihin söz konusu olduğu, güç ilişkilerinin büyük oranda bu çerçevede şekillendiği gibi...

Yıllardır burada, aslında o gayri resmi tarihin üzerindeki örtüleri kaldırmaya, gerçeği bulmaya, inandırıldığımız şeylere değil, doğru olana ulaşmaya çalıştık. Bunu yaparken de, bazılarına çok uçuk gelen iddialara ve bilgilere yer verdik. Şaşırttık... "Bu kadarı da olamaz" dedirttik... Gün geçtikçe, başka kaynaklardan bilgiler sızdıkça doğru yolda olduğumuzu, bilgilerin bir kısmına resmi tutanakları görmeden ulaştığımızı ve aktardığımızı gördük.

Wikileaks'in; Afganistan'la ilgili 7 bin, Irak'la ilgili 400 bin belgeden sonra, ABD Dışişleri'nin kayıtlarını yayınlaması ortalığı kasıp kavuruyor. Açıklanan belgelerden sekiz bine yakını Türkiye ile ilgili. Hemen söyleyeyim: Bu bilgilerden, ulaşabildiklerim dahilinde, beni şaşırtan hiçbir şey olmadı. Şok edici belgeler yok yayınlananlar arasında. Türkiye, ABD, bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri, tehditler ve ülkelerin pozisyonlarıyla ilgili "heyecan verici" bilgilerden bir çoğu zaten biliniyor.

ABD-Türkiye arasındaki güvensizlik alanları, teröre destek verme konusundaki iddialar, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik iki yüzlü politikaları, ABD derin devleti ile ilgili notlar, ABD'li diplomatların istihbarat mensubu gibi çalışmaları ve dahil olduğu bazı olaylar gibi.. Suudi Arabistan, Bahreyn, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi ülkelerin, ABD'den İran'a müdahale etmesini istedikleri iddiaları gibi.. Hatırlıyorum; İsrail Lübnan'a saldırmadan önce bazı Lübnanlı liderler İsrail'e ülkelerine saldırması için adeta yalvarmışlardı. Yine bu ülkelerin, ABD'ye bağımlılık açısından nasıl da rahatsız edici durumda oldukları, kendi halklarına ve komşularına karşı ABD korumasına sığındıkları, kendilerine yönelik tehdidi abartıp, küçük hesaplar içine hapsoldukları, en büyük düşmanları İsrail ile dolaylı dayanışma içine girdikleri bir kez daha ayyuka çıktı.

İsrail'in, Mossad'ın Türkiye'de nasıl darbe arayışı içinde olduklarını gördük. Ama biz biliyoruz ki; 2003'ten bu yana İsrail, ABD'deki uzantıları ve Türkiye içindeki ortakları iktidarı devirmek için müthiş kampanyalar yürüttü, darbe senaryoları hazırladı. Başaramadılar sadece...

Yine İsrail'in Türkiye'den duyduğu rahatsızlıkları deşifre eden işaretler var dosyalarda. Yine biliyoruz ki; Türk-İsrail ilişkilerindeki gerilimin nedeni, Ankara'nın yakın çevresini toparlaması, ortaklıklar kurması ve İsrail'in alanını daraltması... Dolayısıyla, İsrail'in Türkiye karşıtı pozisyonunun gerekçeleri bizim açımızdan net biçimde belirgin.

Şok edici bilgiler açısından bakınca çok da şaşırmadık... Umarım gerçekten şok edici bilgiler; örtülü operasyonlar, suikast dosyaları, kirli para trafiği, ülkelerin kaderlerine değiştiren acımasız planlar, uluslararası kurumların emperyal hesaplar için seferber edilmesi, bulunduğumuz coğrafyada yüz binlerce ölüme neden olan operasyonlarla ilgili dehşete düşürecek bilgiler de açıklanır, sızdırılır ve insanlık aslında nasıl dehşet dengesizliği içinde yaşadığını anlama fırsatı bulur.

Ancak; her ne kadar içerik açısından şok olmadıysak da, diplomasi tarihinde görülmemiş oranda bir skandalla karşı karşıyayız. Dünyanın en büyük emperyal gücünün, olayları ve ülkeleri algılama biçimi gerçekten utanç verici. Son derece yüzeysel hatta gülünç.

Şüphesiz bu notların bir çoğu resmi kabul görmüş şeyler değil. Subjektif yorumlar, düşünceler paylaşılmış. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, BM çalışanlarının kredi kartı bilgilerinin çalınmasını istemesi gibi, yüz kızartıcı olanları da var. Aslında diploması çevrelerinin çok iyi bildiği şeyler kamuoyuna yansıdı, herkesin öğrenmesi sağlandı. Siber savaşı ABD büyük oranda kaybetti, sırlarının artık güvende olmadığı ortaya çıktı, kitleler belli bir azınlığın vakıf olduğu şeyleri öğrenme fırsatı yakaladı. Bu yönüyle, Wikileaks belgeleri gerçekten bazı şeyleri değiştirecek güçte. ABD ve İsrail'in Türkiye'nin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı'yla ilgili kanaatleri, Türk dış politikasına yönelik korkuları bu ülkede uzun tartışmalara konu olmalı. Neden Türkiye'den rahatsızlar?

Sınırlarından taşan bir ülke var ortada çünkü. Eski tek yanlı bağımlılık ilişkilerini sorgulayan, kendi pozisyonunu kendi gelecek perspektifine göre şekillendirmeye çalışan, sahip olduğu çevresel gücün farkında olan, bu gücü öne çıkaran, hesapları bozan, bazılarının bu bölgedeki çıkar alanlarını daraltan bir ülke. Elbette karşı çıkacaklar.

Elbette bu gücü tekrar Anadolu'ya hapsetmek isteyecekler. Bir süre sonra bu niyetlerini açıkça ortaya koymaya başlayacaklar... Bu ülkenin temsilcilerini "tehlikeli", "deli" diyenler yarın bunu daha başka cümlelerle açıkça ifade etmekten çekinmeyecek... Bu durumları aslında bir korkudan kaynaklanıyor. Bizden korkuyorlar. Tarihi bugüne çağıran Türkiye'nin, kendini ve sahip olduklarını yeniden keşfeden Türkiye'nin hesapları nasıl altüst edeceğini çok iyi biliyorlar...

Wikileaks belgeleriyle ilgili çokça konuşmak gerekiyor: Kırılma noktalarını, gerçek niyetleri, ülkelerin duruşunu algılamak, işlerin nasıl yürütüldüğünü görmek, dünyanın gördüğümüz resimden ibaret olmadığını öğrenmek açısından... Sorulacak sorular, aranacak cevaplar var.

Belgeler yayınlanırken, neden Türkiye bu kadar öncelendi? ABD'den sonra en fazla belge Türkiye hakkında. Burası sorgulanmalı.

Neden Fransa, Almanya, Avrupa ülkeleriyle ilgili belgeler yok ya da bu kadar az?

Neden İsrail yok bu belgelerde? Ya da İsrail'i rahatsız edecek bilgiler? Çünkü İsrail, yeryüzünün her köşesinde yürütülen örtülü operasyonların tam merkezinde bir ülke. Yüz binlerce belgeyi ele geçirenler, neden çok hassas bilgileri ele geçirememiş? Yoksa belgeler elenerek, bazı bilgiler sansürlenerek mi yayınlandı? Öyleyse, farklı bir siber savaşa mı, bir operasyona mı tanık tanık oluyoruz?

En önemlisi de; Wikileaks kim, ne? Gerçek patronları kim? Bütün bunları sadece insanlık doğruları öğrensin diye mi yayınlıyor? Hangi ülke ya da gücün operasyonunu yürütüyor? Umarız bunları sorgulama fırsatı da yakalarız...

 

yeni şafak