Ya Bunları Yaparlar, Ya da Kıyameti Beklerler

Mehmet Şevket Eygi'nin yazısı...

Mehmet Şevket Eygi

Milli gazete


(1) Kuzey Irak bataklığına girilmeyecek, çünkü girilirse çıkılamaz.

(2) PKK terörünün uluslar arası boyut kazanmasına kesinlikle izin verilmeyecek, bu konuda hiçbir tuzağa düşülmeyecek.

(3) Kürt meselesi ayrı bir konudur, PKK terörü ayrı bir konu. Bu iyi bilinecek.

(4) PKK terörü içeride halledilecek. Dışarıda değil.

(5) PKK terörünün gölgesi ve toz dumanı içinde yapılan büyük uyuşturucu kaçakçılığına, ticaretine, trafiğine mutlaka son verilecek.

(6) Şimdiye kadar bu yolla kara servet kazanmış olanlardan hesap sorulacak (Kürt olsun, Türk olsun, G.Y. olsun...)

(7) Yine PKK’nın gölgesinde yapılan silah ve cephane ticaretine kesinlikle son verilecek ve bu yolla kara servet edinmiş Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi herkesten hesap sorulacak.

(8) PKK’ya büyük kazanç temin eden, onu ayakta tutan akaryakıt kaçakçılığı önlenecek.

(9) PKK bahanesiyle şimdiye kadar on milyarlarca dolar örtülü dağıtılmıştır. Bunun önüne geçilecek ve bu konuda millete hesap verilecek.

(10) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki feodal yapının yerine adil bir yapı getirilecek.

(11) Bütün Türkiye’de İngiltere’de, Norveç’te, Kanada’da ve diğer medenî ülkelerde olduğu gibi tam (yüzde yüz) bir din, inanç, düşünce, inandığı gibi yaşamak hürriyeti ilan edilecek. Hiçbir vatandaş dininden ve inancından dolayı rahatsız edilmeyecek, mahkemeye verilmeyecek, hapse atılmayacak.

(12) Resmî ideoloji saltanatı kaldırılacak, resmî ideoloji özelleştirilecek, isteyen inansın, istemeyen inanmasın.

(13) Türkiye’nin uluslar arası kokuşma notu, 10 üzerine 3’ten, 7’ye 8’e çıkartılacak, ülke idaresi, şeffaf ve temiz bir hale getirilecek.

(14) Siyasete kalite ve fazilet getirilecek.

(15) Türkiye’de nasıl Komünist Parti kurmak serbest ise din partisi kurmak da serbest olacak. (Ben din partisine taraftar değilim...)

(16) Kaliteli, ahlâklı, faziletli, vatansever, temiz, şaibesiz bir medya kurulacak. (Bunun çareleri ve çözümleri vardır...)

(17) Rantçılığın kökü kurutulacak.

(18) Laikçilik ideolojisine ve terörüne son verilecek.

(19) Kalkınmada Japonya, Güney Kore, Tayvan ve Singapur gibi Asya ve doğu ülkeleri örnek alınacak.

(20) Türk, Kürt, şu veya bu hiçbir eşkıyaya, çeteye, mafyaya göz yumulmayacak, hepsinin kökü kurutulacak.

(21) Herkesin serveti şeffaf olacak, herkese nereden buldun sorusu yöneltilecek, kara ve haram servetlere el konulacak.

(22) Emanetler ehline verilecek, nepotizm, adam kayırma, partizanlık son bulacak.

(23) Düzmece tarih hikayeleri son bulacak, Türkiye tarihi ile yüzleşecek, muhasebesini yapacak.

(24) Real-politiklerle yapılmış her şey tartışılacak, bu konudaki baskılar, tabular, töreler kaldırılacak.

(25) Tarihî ârıza devri kapanacak, tarihî devamlılığa geçilecek.

(26) Masonlar, Sabataycılar, şunlar bunlar kendi dinleri, ideolojileri, hegemonya ve hakimiyetleri için çalışmakta ne kadar hür ve serbest iseler, Müslümanlar da o nisbette hür ve serbest olacak.

Yukarıda sayılanları yapmak işlerine gelmiyor mu? O halde kıyamete hazır olsunlar.

16 Sahnelik Deprem Traji-komedisi

BİRİNCİ SAHNE: Bir depremolog demeç veriyor. Beklenen zelzeleden hemen sonra Marmara denizinde yüksekliği beş metreye ulaşacak tsunami dalgaları oluşacağını, bunların Eminönü’ndeki rıhtımlarda bekleyen şehir hattı gemilerini Yeni Camii’nin önüne saman çöpü gibi atacağını söylüyor.

İKİNCİ SAHNE: Bir sismolog profesör demeç veriyor ve “Marmara denizi küçüktür, orada tsunami olmaz...” diyor.

ÜÇÜNCÜ SAHNE: Bir başka deprem uzmanı, “Asıl zelzele İstanbul’da değil, İzmir’de olacaktır...” diye uyarıyor.

BEŞİNCİ SAHNE: İstanbul’un Avcılar semtindeki binaların durumu çok kötüymüş. Bunlar depremde yıkılır ve içindekilere mezar olurmuş. Bunu da konunun uzmanı bir doçent söylüyor. Oradaki bütün binaları incelemiş, hemen hepsi yıkılmaya mahkummuş.

ALTINCI SAHNE: İstanbul’da bir milyon bina yıkılıp yeniden yapılacakmış. Bu iş için on milyarlarca dolar harcanacakmış. Birtakım gözde müteahhitlerin etekleri zil çalıyor, ellerini sevinçle ve kıvançla ovuşturuyorlar. Zelzele, rant, para... Oh hayat ne güzel.

YEDİNCİ SAHNE: (Bir ev, yemek masası kenarında bey, hanım ve çocuklar toplanmış) Babacığım, deprem konusunda demeç verirken seni tv’de seyrettik. Harikaydın, çok fotojeniktin... Seninle iftihar ediyoruz...

SEKİZİNCİ SAHNE: (Bir ofiste birkaç kişi konuşuyor) “- Kulak vermeyin o şarlatana. O sismolog mismolog değildir...”

DOKUZUNCU SAHNE: (Başka bir ofiste...) “- O herif demagoji yapıyor, söylediklerinin aslı esası yoktur...”

ONUNCU SAHNE: Vatandaşlar!.. Depreme alışalım... Depremle birlikte yaşayalım...

ONBİRİNCİ SAHNE: “Efendiler!.. Marmara denizinin altından fokur fokur gazlar çıkıyor... Durum çok vahimdir...”

ONİKİNCİ SAHNE: “27’nci deprem kurultayına hoş geldiniz. Atatürk için saygı duruşu yapılacaktır... Herkes ayağa kalkar ve sessiz durur.

ONÜÇÜNCÜ SAHNE: “Depremde kırk bin kişi ölecek...”

ONDÖRDÜNCÜ SAHNE: “Ne kırk bini!.. Bir milyon kişi ölebilir...”

ONBEŞİNCİ SAHNE: Büyük ve şiddetli bir İstanbul depremi Türkiye’yi çökertir...” (Ah vah sesleri. Bazıları içlerinden “Çöksün çöksün...”)

ONALTINCI SAHNE: “- Gereken önlemler alınacaktır...” “- Ne zaman?..” “- Çıkmaz ayın son çarşambasına...” (Alkışlar, yaşa varol sesleri, gözyaşları, hıçkırıklar...”

(Perde iner)

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine
Ali Bulaç yazdı: Davutoğlu'nun İslami camia ile toplantısı, Suriye'de Esad'ın devrilişi...
Abdurrahman Dilipak: Yeni salgınlar kapıda!