Ya İsrail'e Karşı Acil Eylem ya da Zillet ve Onursuzluk

Nureddin Şirin

Siyonist rejim güçlerinin 31 Mayıs"ta Akdeniz"de uluslararası sularda Gazze"ye insani yardım götürmekte olan "Mavi Marmara Özgürlük Filosu"na yönelik gerçekleştirdiği barbarca saldırı ve 9 kardeşimizi vahşice katletmesinin üzerinden tam yarım yıl geçti.

Başbakan Recep Tayyib Erdoğan bu katliamın ardından yaptığı konuşmasında, Siyonist rejimin bu terörist saldırısının hesabının sorulacağını söylemiş, İsrail"in Türkiye"den özür dilemesini ve tazminat ödenmesini talep etmişti.

Ancak siyonist rejim bu insanlık dışı saldırısını "meşru müdafaa" ve Gazze"ye insani yardım götüren gönüllü kardeşlerimizi "terörist" olarak tanımlamaya devam etmekle, katilliğinin yanında ne kadar da küstah olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Velfecr"de yayınladığımız bir haberde, Mavi Marmara katliamının ardından İsraillilerle yapılan bir ankette, İsraillilerin % 80 kadarının Mavi Marmara"ya yapılan barbarca katliamı destekledikleri, hatta o geminin içinde başbakan Erdoğan bile olsa, aynı şekilde hareket edilmesi gerektiğini belirttikleri görülüyor.

İşte "İsrail" gerçeği.

Onlar size küfrediyor, onlar sizin kanınıza susamışlar.

Bunlardan mı özür bekliyorsunuz?

1948 yılında Batı emperyalizmi tarafından İslam dünyasının bağrına "zehirli bir hançer" olarak saplanan bu siyonist rejim 60 yılı aşkındır sürekli katliam, cinayet ve soykırımdan başka ne yaptı?

Bir "kanser mikrobu" olan bu rejim, Müslümanların yurtlarını işgal etmekten, kanlarını dökmekten, mukaddesatını yıkmaktan başka ne yaptı?

Seyyid Abbas Musavi"nin deyimiyle; "mutlak şer" olan bu siyonist rejime karşı sergilenecek tavır, onun işgal ettiği tüm Filistin topraklarından sökülüp atılmasından başka bir şey değildir.

Türkiye"nin devlet olarak siyonist İsrail rejimine böyle bir tavır içine gireceğini beklemiyoruz.

Elbette ki, bu siyonist rejimin varlığını gayri meşru gören, sahip olduğu politik, askeri, ekonomik tüm imkanlarını bu kanser mikrobunu İslam dünyasından silip temizlemek için seferber eden bir devletimizin olmasını isterdik.

11 şubat 1979"da İran"da İslam İnkılabı"nın gerçekleşmesinin ardından siyonist rejim elçiliğinin kapatılarak Filistinlilere teslim edilmesi örneğinde olduğu gibi, Ankara"daki ve İstanbul"daki siyonist rejim temsilciliklerinin yerinde, Filistin halkının temsilcilerinin bulunmasını isterdik elbette.

İnşaallah o günler de gelecektir.

Böylesi gayri meşru, katil ve terörist bir rejim ile ilişkiye girmekten, onunla stratejik ortaklık yapmaktan, ekonomik askeri işbirliği ve eğitim anlaşmaları düzenlemekten daha kötü ne olabilirdi ki?

Bu siyonist rejimin varlığını tanımak, onunla ilişkiyi sürdürmek, terörist katillerin ellerini sıkmak, insanlık onur ve şerefini ayaklar altına almaktan başka ne anlama gelebilir?

Siyonist rejim, Filistin"deki gasıp işgalci Yahudi halk ile birlikte bize ne kadar düşman olduklarını çekinmeden söyleyebiliyorlarsa, kardeşlerimizi barbarca katledip bir de arkasından bunların "terörist" olduğunu ileri sürme cüret ve küstahlığında bulunabiliyorlarsa, bizim de hükümet ve halk olarak bunlara vereceğimiz karşılık, sadece "öfke dolu sözler" sadece "protesto ve slogan" sadece "diplomatik kınama" sadece "özür ve tazminat talebi" olarak mı kalacak?

Siyonist rejim aynı barbarlığını sürdürme küstahlığını gösterirken bu geçen altı ay hepimiz açısından ve bu milletin hükümeti olduğu iddiasındaki Ak-Parti hükümeti açısından büyük bir vebal değil midir? Daha ne kadar bekleyeceğiz?

Bizler uluslararası kamuoyu veya birtakım uluslararası mahkemeler ve kuruluşların vicdanlarına mı sığınıp kalacağız, ya da bu terörist katillerin vermeye kalkacağı birkaç yüz milyon dolar karşılığında onur ve şerefimizi, şehirlerimizin kanını mı satacağız?

İşte başbakan dedikleri Netenyahu, "biz meşru müdafaa yaptık, Türkiye bunu kabul etmelidir" diyor.

İşte dışişleri bakanı dedikleri Lieberman, "Türkiye teröristlere katkı sunduğu için bize tazminat ödesin" diyor.

İşte "savunma bakanı" dedikleri Barak, "İsrail Türkiye"den asla özür dilemez" diyor.

İşte "İsrail halkı" denilen siyonist işgalciler, Mavi Marmara katliamından dolayı Genelkurmay Başkanı Ashkenazi"yi kutluyor.

Açıkça ifade etmek gerekir ki, Türkiye hem hükümeti hem halkı ile birlikte kelimenin tam anlamıyla bir "onur sınavı"nda.

Ya İsrail"e karşı "acil eylem" ya da "onursuzluk" ve "zillet"

Önümüzde başka hiç bir seçenek yok.

Hükümet bu terörist katillere karşı gerçekten bir anlam ifade eden adımlar atmadıkça, kendi yüzüne büyük bir kara çaldığını ve bu karayı aynı zamanda millet olarak bizim anlımıza sürdüğünü bilmelidir.

Türkiye"deki İslami camia, kurum ve kuruluşlarımız, vakıf ve derneklerimiz, aydınlar, alimler, hatipler, gazeteciler, tüm kanaat önderlerimiz bu siyonist rejime karşı, ellerinden kan damlayan bu katillere karşı artık seferber olmazsa, unutmasınlar ki, bizler sadece kendimizi aldatmaktayız.

Her şeyi gören ve bilen Rabbimizin bize bir uyarısı yok mu?

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir."

Aslında bizim ne halde olduğumuzu anlatan en güzel bu ayet olsa gerek.

HAMAS"IN 23. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ İSLAM ÜMMETİ"NE MÜBAREK OLSUN

Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas, bugün kuruluşunun 23. Yıldönümü kutluyor. Aslında bu kutlama Hamas"nı sadece kendisinin düzenlediği bir kutlama değil. Yeryüzünün tüm Müslümanlarının ve özgür insanlarının kutlamasıdır.

Şehid İmam Hasan el Benna"nın mübarek öğretisi, Şahid Ahmed Yasin"lerden Şehid Abdulaziz Rantisi"lere, Şahid Yahya Ayyaş"lardan Şehid Salah Şehade"lere nice aziz önderin, mücahid kahramanın ve Filistin"in şehadet sevdalısı yiğit Müslümanların pak kanlarının bereketi ile 23. Yılına gelen Hamas, ortaya koyduğu cihad ve direniş, fedakarlık ve kahramanlık, sebat ve kararlılık ile ümmetimizin iftiharı ve yüz akıdır.

23. Zafer yıldönümü dolayısıyla başka özgürlerin şeyhi Şehid İmam Ahmed Yasin olmak üzere tüm şehidlerimizin mübarek ruhlarına selamlarımızı gönderirken, Halid Meşal"in şahsında bütün Hamas hareketine, mücahidlerine, şehid ailelerine, direnişin tüm erlerine tebriklerimizi sunuyor, Allah Tebareke ve Teala"dan Kudüs"ümüzün özgürlüğünü, İsrail"siz bir dünyanın kuruluşunu tez kılmasını niyaz ediyoruz.

velfecr