“Ya UNRWA Ya Hiç”

Lübnan’daki Filistinliler kendilerini en kötü duruma hazırlıyor...

Lübnan’da Dışişleri Bakanlığı’na vekalet eden Cibran Basil, 3 Eylül günü muhabirlere verdiği demeçte ABD’nin Birleşmiş Milletler Yakındoğu Filistin Mültecilerine Yardım Ajansı’na (UNRWA) her türlü finansmanı durdurma kararını kınayarak, ajansın finansmanının devam etmesini “ölüm-kalım meselesi” olarak tanımladı. Uzun süredir temel hizmetlerin sağlanması için UNRWA’ya bel bağlayan Lübnan’daki Filistinlilerin çoğunluğu için Basil’in iddiası bir abartı değil.

UNRWA’nın Lübnan’daki kamu enformasyonu görevlisi Fadi el-Tayyar, Al-Monitor sitesine, “tarihsel olarak finansman sorunlarımız var” şeklinde konuştu ve ekledi: “Bu devasa bir sorun. Şu anda, eşi görülmemiş krizlerden birini yaşıyoruz.”

Kuruluşun baş sözcüsü Chris Gunness’a göre, ABD’nin mali katkısı, UNRWA’nın finansmanının çeyreği ile üçte biri arasında bir meblağa denk düşecek şekilde, yıllık 380 milyon doların üzerine varıyordu. 2017 yılında ABD’nin katkısı, bütün diğer ülkeleri açık ara geride bırakmıştı.

2015 yılında Beyrut Amerikan Üniversitesi ve UNRWA tarafından yürütülen kapsamlı bir araştırmaya göre, Lübnan’daki Filistinli mülteciler, Gazze dışında Ortadoğu’daki bütün diğer Filistinli topluluklara göre en kötü sosyo-ekonomik koşullarda yaşıyor. Bazı durumlarda, tümüyle UNRWA’ya bağımlılar. Bunun sonucunda, ABD’nin son kararının Lübnan’daki Filistinlileri bilhassa sert vurması, onların pek çok kişi tarafından zaten yetersiz olarak görülen hayat kurtarıcı sağlık hizmetlerine, temel eğitime ve yaşamsal önemdeki istihdam olanaklarına erişimlerini daha da düşük bir seviyeye indirmesi muhtemel.

Beyrut’un güneyindeki Şatila mülteci kampında bulunan ve UNRWA tarafından işletilen Ramallah Karma İlkokulu’nun Müdürü Sahar Dabdub, finansman kesintisi nedeniyle okulların kapanması korkusunun kendisi ve yerel topluluğun geri kalanı nezdinde son derece gerçek olduğunu söyledi.

Dabdub, Al-Monitor sitesine, “Benden itibaren aşağıya doğru herkes -müdür yardımcıları, öğretmenler, öğrenciler, ebeveynler- gelecekten korkuyor” şeklinde konuştu.

UNRWA ve Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne göre, bir dizi siyasi, iktisadi ve coğrafi faktör nedeniyle, Filistinli çocukların çoğu tek başına, genellikle aşırı kalabalık olan UNRWA okullarına bel bağlamak zorunda. Dabdub, altı yıl önce Ramallah Okulu’nun yalnızca 333 öğrencisinin olduğunu söyledi. O tarihten bu yana bu sayı, daha önce Suriye’de yaşayan Filistinlilerin kapılarının önüne kadar gelen iç savaştan kaçmak için Lübnan’daki mülteci kamplarına gitmesi sebebiyle iki kattan fazla artarak 820’ye çıkmış.

Filistin İnsan Hakları Derneği (Witness/Şahid) sözcüsü Muhammed Şuli’ye göre, aşırı kalabalıklaşmayla mücadele etmeye ilave olarak UNRWA son aylarda, okullardaki elektrik kesintileri nedeniyle jeneratör temini sorunları da yaşadı.

Lübnan Filistinlilerin bir dizi meslek dalında çalışmasını hukuken yasakladığı için UNRWA, mülteciler için önde gelen bir işveren işlevi de görüyor. Dabdub, kuruluşun okullarının, işten çıkarılmaları halinde başka yerde çalışamayacak olan kendisi ve diğer eğitmenler için bir can simidi olduğunu söyledi.

İleride neyle karşılaşılacağına dair sorular, eğitim tesislerinden sonra kuruluşun bütçesinin ikinci en büyük kısmını alan UNRWA tıp klinikleri için de rutin bir mesele haline geldi. Beyrut Amerikan Üniversitesi-UNRWA çalışmasına göre Lübnan’daki Filistinlilerin yaklaşık yüzde 99’unun UNRWA dışında bir sağlık sigortası yok ve kuruluş dışında bir yerden en temel sağlık hizmetlerini bile alamıyorlar.

UNRWA’nın Beyrut’taki Orta Lübnan Bölgesi Polikliniği’nden üst düzey tıp görevlisi Nasr Hamad, “insanlar sağlık hizmetleri almalarını, örneğin ilaç satın almalarını ya da hastaneye yatmalarını sağlayacak kaynaklara sahip değiller” şeklinde konuştu. “Bu yüzden bir kriz var ve biz bu krizi yaşıyoruz.”

Yaşanan korkuların orta yerinde, kuruluş yetkilileri, tarihi finansman açığını kapatacakları konusunda güven duyduklarını söylüyor. 11 Eylül’de düzenlenen Arap Birliği zirvesine gönderme yapan Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri, 18 Eylül günü Bloomberg’e, “Arap devletleri ve Arap olmayan devletler, Amerikan yardımının geri çekilmesinden doğan boşlukların kapatılacağı sözünü verdi” şeklinde konuştu.

Tayyar, yaşanan durumda güvenini koruduğunu söyledi ve “planımız, hizmetlerimizi var olan haliyle, kesintisiz olarak sürdürmek. Bizim görevimizin gerektirdiği budur” şeklinde konuştu. “Herhangi bir ücret kesintisi yapmadık ve hizmetlerimiz de devam ediyor.”

Gunness’a göre ise halen yaklaşık 200 milyon dolar temin edilmesi gerekiyor ve Tayyar’ın iyimserliğine rağmen, hizmetlerde azalma şimdiden başladı. Hamad, personel açığının sürdüğünü ve şimdi yalnızca hayati tehlike meydana getiren hastalıkların tedavi edildiğini söyledi. Amina Hindi isimli bir hasta Al-Monitor sitesine, finansman yokluğu nedeniyle UNRWA’nın, kendisinin tedavi gördüğü bir endokrinoloji servisini kapatmak zorunda kaldığını anlattı.

Geçmişteki finansman açıkları da büyük hizmet kesintileriyle sonuçlanmıştı. 2015 yılında UNRWA, bütçesinin yeni gelenlerin ihtiyaçlarını karşılayamaması sebebiyle, Lübnan’a Suriye’den gelen Filistinli mültecilerin barınmaları için yapılan nakit yardımını durdurmak zorunda kaldı. Her ne kadar daha önceki kesintiler Lübnan’daki mülteciler üzerinde belirgin bir etki yaratmış olsa da, Şuli’ye göre şu andaki açığın eşi görülmemiş ölçeği, daha öncekilerle kıyaslandığında sahada daha da kötü bir durumun habercisi.

Şuli, Al-Monitor sitesine şöyle konuştu: “Geçmişte kesintiler, mültecileri yardım yönünden ve başka bakımlardan negatif etkiliyordu. Son yıllarda kesinti küçüktü: 50 milyon dolar, 90 milyon dolar düzeyindeydi. Eğer bütçedeki kesinti devam ederse ben UNRWA’nın mültecilere hizmet sunmada ciddi zorluklarla karşılaşacağını düşünüyorum.”

Ağustos ayında Foreign Policy dergisi, Donald Trump yönetiminin UNRWA’ya fon sağlamayı durdurmadaki amaçlarından birinin, Arap ülkelerini Filistinli mültecilerin mali yükünü daha fazla omuzlamaya teşvik etmek olduğunu yazdı. Ancak borç içinde olduğu gibi, ülkede yaşayan kalabalık Filistinli nüfus sebebiyle demografik gerilimlerle geçen bir tarihe de sahip olan Lübnan’da, Filistinlilere Lübnan vatandaşlarıyla aynı hizmetlere erişim sağlanması yaygın bir şekilde bir fantezi olarak görülüyor. Şu anda durum, Dabdub’un Al-Monitor sitesine konuşurken kullandığı tabirle, “ya UNRWA ya hiç” olarak ifade ediliyor.

Hizmetler daha da küçüldükçe, Lübnan’daki Filistinli topluluğu kaçınılmaz olarak giderek daha fazla çaresizleşecektir. 11 Eylül tarihinde Sayda şehrindeki Ayn el-Hilve mülteci kampında olduğu gibi, kesintilere karşı protestolar şimdiden başladı ve gerilimler muhtemelen, krize bir çözüm bulununcaya kadar artmaya devam edecektir.

UNRWA, ABD’nin sebep olduğu bütçe açığını kapamak için kısa vadede acil finansman kaynakları temin edebilir, ancak uzun vadeli bir çözüm bulmak çok daha zor olacaktır. İkisinin arasında ise Lübnan’daki Filistinliler muhtemelen, bu yeni statükonun sonuçlarına en kötü şekilde katlanmak zorunda kalacaktır.

[Al-Monitor’da 25 Eylül’de yayımlanan İngilizce orijinalinden Selim Sezer tarafından bdsturkiye.org için çevrilmiştir.]

Michael Kranz

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Siyonistler suçüstü oldu!
Abdurrahman Dilipak: Kurbağa haşlaması sever misiniz?
Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!