Yağmur, Kuraklık ve Bazı Gerçekler

Zaman gazetesi yazarlarından Ali Ünal'ın, modern biliminin hayatı izah konusunda bir mm yol katdemediğini anlattığı ve niçin Darvinizm'i kullandığını açıkladığı yazısı.

Yağmur, Kuraklık ve Bazı Gerçekler

Yağmur, kuraklık ve bazı gerçekler

Allah (cc), İslâm'ın muarızlarının hoşuna gitmese de, yağmur dualarına pek çok yerde, hem de Berat (bağışlanma) Gecesi arifesinde bir defa daha cevap verdi.
Yağmur için bitki örtüsünün önemine rağmen, uzun yıllardır hem de asıl Ege, bu yıl ayrıca Marmara Bölgesi'nin özellikle Karadeniz sahili ve bir Karadeniz sahil şehri olan Ordu, kuraklıkla kıvranıyor. Buna karşılık, yine birer Karadeniz sahil şehri Samsun, Giresun ve Rize'yi, asıl Ege ve Karadeniz sahil bölgelerine göre çok daha az ormana sahip Sivas, Kayseri ve Yozgat'ı ise seller basıyor.

Bazılarına göre "siyasî-ekonomik" boyutlu bir iddiadan ibaret olan "küresel ısınma"da yarım derecelik yükselme, sıcaklık artışını ve kuraklığı izaha yetiyor mu? Dünya üzerinde 400 yıldır damla düşmemiş çöllere kar yağmasından, Türkiye'nin daha az ağaçlı yerlerini ve aynı sahil şeridindeki bazı şehirleri sel basarken, bu şeritteki bazı şehirlerde ve daha çok ağaçlıklı yerlerde kuraklık yaşanmasından sorumlu olan gerçekten küresel ısınma mı? Kaldı ki, küresel ısınmanın sebebi, bilime ve teknolojiye tapan, tabiatı bir yandan bir başka "tanrı" gibi değerlendirirken, diğer yandan hep mağlûp edilmesi gereken bir düşman olarak gören modern insan değil mi?

Okulda bize yağmurun, yerden yükselen su buharlarının havada soğuk bir tabakaya rastlaması neticesinde meydana geldiği öğretildi ve evlerde pencere camlarında su damlacıklarının oluşması buna misal olarak verilirdi. Bunun gibi, yağmurun oluşmasıyla ilgili en modern bilgiler bile hâlâ teoriden ibarettir. Biliyoruz ki, su 0 derecede donar ve camlarda ısı 0 dereceye ve altına düşerse su damlaları değil, buz oluşur. Gökte bulutların bulunduğu saha ise yerden 500-1500 m yüksekliktedir ve bu yükseklikte ısı -10-20 derece arasındadır. Ayrıca, bulutlar bir yerde binlerce sene de dursa, elektrik yüklü olduklarından bir bulut kümesinin - ve diğer kümenin + kutbu karşı karşıya gelip elektriklenme gerçekleşmedikçe yağmur meydana gelmez. Bu karşı karşıya gelme, rüzgârların bulutları taşıması ile olur. Yine, bulutlar belli bir yerde yığılır ve yağmur bekleriz; ama bazen rüzgârlar gelir, ya onları başka yerlere taşır veya dağıtır. Bütün bunlarda bir irade söz konusudur.

Allah (cc), yeryüzünü yaratırken, yerle birlikte onda yaşayan varlıklara yetecek miktarda su depo etmiştir. O, bu sudan bir miktarı, buharlaşma ve yağışları sebep kılarak her yıl yeryüzüne dağıtır. Her yıl yeryüzüne düşen yağış miktarı değişmediği gibi, yeryüzünde depo edilmiş bulunan suyun miktarı da değişmez. Değişen, yağıştaki dağılımdır. Bazı kaynaklar kururken, yenileri ortaya çıkar. Su, iki atom hidrojen ve bir atom oksijenden oluşur. Allah, bu gazları bir defa bir araya getirip, yeryüzünde belli miktarda ve ölçülü olarak bulunan muazzam su kütlesini oluşturmuştur ve artık bu kütleye bir damla bile ilâve olmamaktadır. Bu gazlar dünyada bol bol bulunduğu halde, bir defa daha bir araya gelip yeni su kütleleri oluşturmamakta, ayrıca, buharlaşarak yukarı çıkan sulardaki bu gazlar hiçbir zaman ayrışmamaktadır da. Modern bilim, sadece inkâra vesile olması için hayatı maddî sebeplerle ve Darwinizm üzerinden izaha çalışmaktadır. Yapılan onca araştırmaya ve harcanan onca servete rağmen bilim, hayatı izah adına bir mm yol alabilmiş değildir. Çünkü hayat, evet ona giden yolda Allah, hikmeti gereği birtakım maddî sebepler var etmişse de, nihayette İlâhî Kudret'in doğrudan bir tecellisidir. Yağmur da, ona giden yolda yine Allah'ın var kıldığı birtakım maddî sebepler olmakla birlikte, nihayette İlâhî Rahmet'in tecellisidir ve bundan dolayı halk arasında rahmet olarak anılır. O, İlâhî İrade ile yağar ve dağıtılır; bu dağıtımda Cenab-ı Allah'ın pek çok hikmetleri vardır. Yağmur için bilhassa Müslümanlar açısından İlâhî İrade'yi harekete geçirecek duadır, istiğfardır; infak (maldan Allah yolunda harcamak)tır, zekâtı tam vermektir. Yağmur gibi, yağmursuzluğu da sadece sebeplere bağlamak, insanlarda dua, istiğfar ve infak şevkini kırar; onları esbapperest yapar ve ancak daha çok kuraklığa maruz kalmalarına yol açar.

Zaman

Medya-Makale Haberleri