Malatya Hayrın Yolcuları Derneği'nin düzenlediği Filistinle Dayanışma Gecesi'nde bir konuşma yapan Nureddin Şirin, Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsüne serbetlik tanıyan yasayı iptal etmesine tepki göstererek "başörtüsüne düşmanlığı ilk olarak Peygamberimiz zamanında yahudiler başlatmıştı, bugün de ülkemizde Kemalistler sürdürüyor" dedi.
9 Haziran Pazar günü Malatya Belediye Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Filistinle Dayanışma Gecesi'nde siyonizme karşı mücadele ve Kudüs davası'nın yanısıra Tükiye'deki başörtüsü yasağı konusu da gündeme geldi.
Gecede bir konuşma yapan Nureddin Şirin "Bundan 1400 yıl önce Medine'de Ben-i Kaynuka kabilesi yahudileri bir müslüman hanımın hicabını açmaya kalkınca Hz. Resulüllah (s.a.v) ashabını toplayarak savaş düzenine geçmesini buyurdu. Zira, başörtüsüne saldırı bir savaş sebebiydi. Ben-i Kaynuka kabilesi müslüman kadının hicabına yaptığı saldırının karşılığını ağır bir şekilde ödemişti. Bunun içindir ki, müslüman kadının örtüsüne saldırı tohumunu eken yahudiler olmuştur. Bu şeytani tohum yüzyıllar boyu sürdü. Günümüzde de kemalistler yahudilerin ektiği bu tohumu biçerek başörtüsü düşmanlığını sürdürmektedirler; zira bunlar yahudileşen bir topluluktur.Anayasa mahkemesinin aldığı karar her ne kadar güncel bir konu gibi gözükse de gerçekte biz bu tür kararlara Firavun, Nemrud ve Ebu Leheb'ler'in zamanından beri hep tanık olduk. Onun içindir ki Rabbimiz "tebbet yeda ebu Leheb" buyuruyor. Hem dün hem bugün İslam e müslümanlara karşı düşmanlık yapan her kim ise elleri kurusun, elleri kırılsın..." dedi.
Siyonist rejimin eli kanlı şefi terörist Şimon Peres'in Ankara'da mecliste konuşturulmasına atıfta bulunan Şirin "Bugün Anayasa mahkemesinin aldığı karara tepki gösteren milletvekilleri ne yaman bir çelişki içindediler. Ellerini onbinlerce masum müslümanın kanına bulaştıran siyonistlerin şefini kalkıp ayakta alkışlayacaksınız, daha sonra Anayasa mahkemesinin bu kararından rahatsızlık duyacaksıınız. bilmiyor musunuz ki başörtüsü düşmanlığını başlatan ve tarihe bunun şeytani tohumlarını ekenler bu yahudiler olmuştur. Anayasa mahkemesinin yaptığı da bundan başka ne anlama geliyor ki? Yoksa siz o zaman ayakta kimi ve neyi alkışladığınızın farkında değil miydiniz" diye sordu.
Konuşmasında, siyonist İsrail rejiminin Lübnan Hizbullah savaşçıları ve Filistin İslami direnişi karşısında üst üste buzguna uğradığına dikkat çeken Nureddin Şirin, "Siyonistler 14 Mayıs 1948'de İsrail adlı bu kanser mikrobu rejimin Filistin topraklarında kuruluşunun 60. yılını kutlamak istedi. Bunun için Büyük Şeytan ABD'inin başkanı ve dünya terörizminin şefi Bush da Tel Aviv'e gitti. Bush, Olmert ve Peres bir araya gelip kadeh tokuşturacaklardı ki, Filistinli mücahidlerin yahudilerin işgali altındaki Askalan kentine attıkları uzun menzilli bir füze ile en az 80 siyonisti yaralayınca bu hevesleri kursaklarında kaldı. Siyonistler istiyorlardı ki, bir 60 yıl daha yaşayacaklarını ilan edebilsinler. Şundan herkes emin olmalıdır ki, bu siyonist rejim değil 60 yıl, 6 yıl dahi yaşamayacak, Allah'ın izniyle pek yakında tarihin çöplüğüne atılacaklardır. Nil'den Fırat'a kadar büyük İsrail devletin kurmak için yola çıkan bu siyonistler bu 60 yılın her ayı her haftası, her gününe bir katliam ve cinayet sığdırdılar. Bir gün geçmedi ki masum ve savunmasız müslümanların kanlarını dökmemiş olsunlar. Bir gün geçmedi ki, islam beldelerini viran edip kana bulamasınlar. Bir geçmedi ki, kan içici pençelerini müslümanların göğüslerine saplamamış olsunlar. Ama bugün bu siyonistler İslami direnişten aldıkları ağr darbeler sonucu, artık gerisi geriye kaçmaya başladılar. İşgal ettikleri topraklardan zelilce çıkarıldılar. Şimdi de yüksek duvarlar inşa edip ölmemeye çalışıyorlar. Toplu ölümlerden kurtulmak için büyük büyük sığınaklar yapıyorlar. İster duvar yapsınlar, ister sığınak, siyonistler için kaçış ve kurtuluş yoktur. Bu onların son çırpınışlarıdır. Allah siyonistlerin kaderine yok olmayı yazmıştır. Bu ilahi takdir ve sünnetullah yakında tecelli edecektir biiznillah" dedi.
Türkiyeli müslümanların Filistinlilerle dayanışma amaçlı etkinliklerini ve eylemlerini artırarak devam ettirmesi gerektiğini vurgulayan Şirin, "Bugün bizler bu coğrafyadan, Anadolu topraklarından Filistin için bir şey yapıyorsak, bunu kendimiz için yapıyoruz, zira biz Filistin'iz, Filistin'in içinde ve Filistin'i bağrındayız. Filistin'i savunmak kendimizi savunmaktır. Kendi vatanımızı, kendi toprağımızı kendi sancağımızı savunmaktır. Kendi geleceğimizi, özgürlük ve bağımsızlığımızı savunmaktır. Bugün Filistin İslami direniş hareketi sözcüleri diyorlar ki, "biz Osmanlı'nın emaneti olan Filistin'i savunuyoruz!" Filistinli kardeşlerimiz böyle söylerlerken, bizim bir gün bile durmamamız bize yaraşmaz. Biz Osmanlı'nın çocuklarıyız. Biz Osmanlı'nın akıncıları olmak zorundayız. Bunun için maddi ve manevi her alanda, sosyal ve siyasal her düzlemde Filistin'i savunmak için gayret göstermeli, mücadele etmeliyiz" dedi.
Velfecr