Bugünkü yazım, “yalan” üzerine... Malûm; “Gerçek kapıdan çıkmadan, yalan dünyayı dolaşır” ya da “Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır” şeklinde atasözlerimiz vardır.
Peki, “yalan” söyleyen, “gıybet” eden, “iftira” atan ve “kul hakkı”na girenler, bu “günah”larından nasıl kurtulurlar?..
RADİKAL’DEN YAYILAN YALAN!
Peki, bu “atasözleri”ni niye aktardım?..
Tabiî;
“Tam Zaman’ına denk geldiği” için!..
Efendim, önceki gece, bir olay yaşandı... Çeşitli “internet siteleri”nde ve “tweet” yazışmalarında, “Hatay’da İl Jandarma Komutanlığı’nca yakalanan bir TIR’ın içinde silah ve askerî malzemeler bulunduğu, bu TIR’ın da İHH’ya ait olduğunun belirlendiği” iddia ediliyordu.
Bu iddiayı ortaya atan kişi, Radikal gazetesi muhabiri Fatih Yağmur’du... Fatih Yağmur, “Radikal’in internet sitesi”nden yaydığı “Hatay’da silah dolu TIR iddiası” başlıklı haberinde diyordu ki;
“Hatay İl Jandarma Komutanlığı’na gelen ihbarı değerlendiren jandarma ekiplerinin durdurduğu ve İHH’ya ait olduğu belirtilen bir yardım TIR’ında silah ve mühimmat bulunduğu iddia ediliyor.”
Dedik ya;
“Gerçek pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır!”
Son günlerde, bir “operasyon merkezi” haline gelen Radikal’de yayınlanan bu “yalan” da; bir anda Today’s Zaman ve Hürriyet tarafından “bütün dünyaya servis edilmeye” başlandı.
Hem de “İngilizce” olarak!..
Yalana “balıklama” atlayanlardan biri de CHP Milletvekili Mevlüt Dudu idi... Dudu, saat 21.15’te attığı tweette diyordu ki;
l “Kırıkhan’da İHH’ya ait silah yüklü bir tır yakalandı. İçinde de bir MİT görevlisi var. İnsani yardım adı altında ne yaptıkları belli oldu.”
Aynı Mevlüt Dudu; yetkililerden aldığı “bilgi”lerden sonra, saat 01.52’de attığı “tweet”te ise şunu söylüyordu:
l “Kırıkhan’da durdurulan tırın İHH veya başka bir yardım kuruluşuna ait olmadığı konusunda net bilgilere ulaşmış bulunuyoruz... İşin İHH ile ilgili bölümü konusunda aldığım yanlış bilgilere dayanarak yaptığım açıklama yanlıştır. Bu konuda kamuoyundan özür dilerim.”
Hadi; Mevlüt Dudu, gerçeği gördü ve “özür” diledi...
Peki Radikal ne yapacak, Hürriyet ne yapacak, Today’s Zaman ve Fatih Yağmur ne yapacak?..
Bütün dünyaya yaydıkları “yalan” ve “iftira”yı nasıl temizleyecekler?.. Bu “vebal”den nasıl kurtulacaklar ve bunun hesabını nasıl verecekler?..
Öyle ya;
Hatay İl Jandarma Komutanlığı’nın da açıkladığı gibi; “Durdurulan TIR’ın İHH ile ya da herhangi bir yardım kuruluşu ile ilgisi yok”tur...
Ortada “kasıtlı bir ihbar” vardır...
Olay budur.
Ama, bu olayı bahane edip, her zaman olduğu gibi, “bir taşla iki kuş birden vurmayı” hesaplayanlar, bir ölçüde amaçlarına ulaştılar... Olay soğuyunca, herkes gerçeği gördü ama, sıcak saatlerde “yalana aldananlar”a nasıl anlatacaksın?..
Öyle ya;
“İHH’ya çamur atıldı” bir kere,
Temizle, temizleyebilirsen!
OPERASYON ÜSSÜ RADİKAL!
Olayı aydınlığa kavuşturduğumuza göre, gelelim “yalanın ilk kaynağı”na...
Kimdir bu Fatih Yağmur?
İddialara göre;
Fatih Yağmur, “Cemaatçi Abi’lerin tedrisatından geçmiş biri”dir ve haberlerini de “Abi’lerin yönlendirmesi” ile yapar!..
Yine iddialara göre;
Fatih Yağmur’un; “7 Şubat MİT krizini ateşleyen savcı” ile de “ahbap-çavuş ilişkisi” derecesinde bir münasebeti vardır.
Ve ayrıca;
“17 Aralık kirli operasyonu”nun ardından “25 Aralık darbe girişimi”ni de, “kamuoyuna ilk haber veren gazetecilerden biri”dir...
Şunu demeye çalışıyorum;
“TIR olayı”nı “aydınlattık” ama, bu Fatih Yağmur o kadar “karanlık bir gazeteci ki, yüzüne “fener” değil, “projektör” tutsan aydınlanmaz!..
Diyeceksiniz ki;
“Fatih Yağmur böyle bir tezgâhın içindedir de, Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, orada bostan korkuluğu olarak mı duruyor ki, bu haberlere göz yumuyor?”
Şu kadarını söyleyeyim;
“Eyüp Can da Cemaat kökenli bir gazetecidir... Hatta, bir ara Hürriyet’in başına getirilmesi bile düşünülüyordu!”
Ben bu kadarını söyleyeyim, gerisini Yeni Şafak yazarı Cem Küçük’ten dinleyelim...
Cem Küçük, 12 Aralık 2013 ve 23 Aralık 2013 tarihli yazılarında, “Eyüp Can’la ilgili ilginç bilgiler” verdikten sonra diyordu ki;
l “Belki gönüllü değil ama zorunlu bir emir subaylığı Eyüp Can’ınki... Zaten o yüzden, Radikal’in başında... Hiyerarşi çok katı ve ağabeyler isterse bir günde Can’ı bitirir... Sözde solcu gözüken Radikal, öyle kritik zamanlarda öyle manşetler atıyor ki; Eyüp Can, cuntadan alkış alıyor.”
l “Şu an Aydın Doğan medyası ise Emniyet-Yargı cuntası ile ittifak içinde. Çıkarları ortak... Aydın Doğan medyasında Eyüp Can’ın Radikal’i, Erdoğan’ın yasadışı yollardan devrilmesinin baş tetikçi yayın organı... Eyüp Can ile ilgili gerçekleri ilk yazdığımda çoğu kişi itiraz etti. Şimdi herkes haklı çıktığımı gördü. 17 Aralık darbe girişiminden sonra görüldü ki, Aydın Doğan’ın sahip olduğu Radikal, Emniyet-Yargı cuntasının merkez üslerinden biri. Bürokratik vesayet amaçlı bütün operasyonel haberler, abileri olan polis şeflerinin dediğini yapmak zorunda kalan Eyüp Can’ın gazetesinde çıkıyor. Sonra tüm cemaat televizyonları bunu Radikal’den alıntılıyor. Böylece Eyüp Can da görevini yerine getiriyor. Fakat bu yapılan açıkça hukuka ve demokrasiye aykırı.”
Mesele, herhalde anlaşıldı... Benim daha başka bir şey eklememe gerek yok...
HER TAŞIN ALTINDA İSRAİL!
Her zaman söylüyorum, bu; kesinlikle bir “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” değil, “Uluslararası bir komplo”dur ve hedef, “Türkiye’ye diz çöktürmek”tir... Sadece “Türkiye”yi de değil, “Ortadoğu başta olmak üzere, İslâm dünyasını yeniden dizayn etme projesi”dir!..
İçinde de, İsrail vardır, Amerika vardır, Vatikan vardır, Almanya vardır, İngiltere vardır.
Hiç şüpheniz olmasın ki;
“Hatay’da silah yüklü TIR” haberi de, “İsrail kaynaklı” değilse bile, “İsrail’in işine yarayacak” bir haberdir.
Çünkü, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, çok yakın bir geçmişte İHH için şöyle demiştir;
“İHH, İsrail için bir tehdit!”
Ne ilginç değil mi;
İsrail, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan da “fena halde rahatsız”dır.
Gerek “7 Şubat MİT krizi”, gerek “İHH’nın adının karıştırıldığı silah yüklü TIR” haberlerine imza atan, Radikal muhabiri Fatih Yağmur’dur!..
Sizce de ilginç değil mi?
Şu hale bakın;
Hangi taşı kaldırsak,
Altından “İsrail” çıkıyor!..
Ve de, “taşeron”ları!..
“HİZMET”TE SINIR YOK!
Yazıya “yalan” mevzuu ile başladık, oradan devam edelim.
Efendim; önceki günkü Akit’te; “Hizmet’te sınır yok” başlıklı bir haber vermiştik... Haberde; “Gülen Cemaati” ile ilişkisi sır olmayan Bugün
Gördüğünüz gibi; gerçekten de “Hizmet’te sınır yok”tu!.. Yılbaşı eğlenceleri, yılbaşı hindisi kızartmalar, gayler, lezbiyenler ve transseksüeller!..
Her yere, herkese hizmet!..
İşte bu haber üzerine, Samanyolu Haber televizyonu, önceki gün saat 18.13’te verdiği haberde demiş ki;
“Akit gazetesi yalan haber üretmeye devam ediyor!.. Akit gazetesinin FEM dershanesi Düzce Şubesi’nin yılbaşı eğlencesi düzenlediğini iddia eden haberi yalan çıktı. Akit gazetesinin daha önce yaptığı bir çok haber daha yalanlanmıştı.”
Haberi veren Samanyolu Haber, Düzce FEM Dershanesi Müdürü Ali Besler’in görüşlerine de başvurmuş..
Ali Besler, son günlerde birilerinin kurumu karalamaya çalıştığını ve bunun sonucu olarak dershane camına bir broşür asarak, yılbaşı kutlaması yapıldığı izlenimi verilmeye çalışıldığını söylemiş..
Broşürün, birileri tarafından asılıp fotoğrafının çekilerek, sosyal medyaya konulduğunu belirten Besler, bazı ard niyetli yayın organlarının karalama kampanyası yürüttüğünü iddia etmiş!..
Peki, “yalan” nerede?
O “yılbaşı eğlencesi broşürü” hazırlanmış mı, hazırlanmış!.. Dershanenin camına asılmış mı asılmış!
Kim hazırladı, kim astı beni ilgilendirmez... Sen orada “müdür” müsün, “bostan korkuluğu” mu?..
Ama kazın ayağı öyle değil..
Açık ve net söylüyorum;
Bu broşür hazırlandı ve cama asıldı... Bundan “müdür”ün de haberi vardı, “öğretmenler”in de... O “yılbaşı eğlencesi” de yapılacaktı... Ne var ki; “öğrenci velileri”nden biri, o broşürü gördü ve “tepki” gösterdi... Sonra, “diğer veliler” de tepki gösterince, o broşür camdan indirildi, eğlence de iptal edildi...
Olay budur!.. Samanyolu’nin iddia ettiği gibi, Akit’in haberi kesinlikle “yalan” değildir...
Yüzde yüz doğrudur!..
Çünkü biz “Hesap Günü”nden korkar ve “yalan” yazmamaya gayret ederiz...
“Cemaatin Abileri”ne bir tavsiyemiz olacak:
“Akit’i yalanlamayı” bırakın da, siz “kendi yalancılarınıza, kendi iftiracılarınıza ve kendi haysiyet cellatlarınıza” bakın!..
O yalan, bu yalan!..
“Sizin nereniz doğru ki ?!?
Yoksa, size;
“Her yol mübah” mı?..
*********************************************************************
Ne aradığını bilen, nasıl ulaşacağını da bilir!
Akit’i yeni yeni okumaya başlayan okurlarım soruyor: “Yazılarınızdaki bilgi ve belgelere nasıl ulaşıyorsunuz? Bu kadar isim, bilgi ve belgeye ulaşmak zor olmuyor mu?..”
Açık, net ve samimi olarak söyleyeyim: İlk bilgi kaynağım “okuyucularm”dır.. Onlar bana ya “ipucu” verirler, ya da “belge” gönderirler... Doğruluğundan emin olursam, yayınlarım... İkinci kaynağım “arşiv”imiz ve “internet”tir... Ben, gazeteciliğe “arşiv servisi”nde başladım, arşivi iyi bilir, iyi kullanırım... “İnternet”e gelince... Sen yeter ki, “ne aradığını” ve “nerede arayacağını” bil..
“Bilgi” ve “belge”ye ulaşmak, artık çok kolay...
Haa, bir de “mesleki tecrübe” var tabii... “40 yıl”ını meslekte geçirmişsen, nereden ne çıkacağını da bilirsin...
Herhalde anlatabilmişimdir...
yeniakit