Yardım ve yataklık

Abdurrahman Dilipak

Bir yanda Manisa Valisinin açıklaması, öte yanda Bülent Arınç’ın açıklamaları. Zor bir durum..

Gülen hareketini terör örgütü ilan etmişsiniz. Kırmızı kitaba yazmışsınız. Bir yandan böyle bir karar vereceksiniz, öte yandan bu örgüte yardım ve yataklık edenleri tutuklamayacaksınız. Bunu nasıl açıklayacaksınız. Ya da diğer devlete karşı suç işlediğini iddia ettiğiniz örgütlere yardım ya da yataklık yapanları da serbest bırakacak mısınız.

Sanırım ortada ciddi bir kafa karışıklığı var..

Paralel yapı hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor ama, basında iktidar aleyhine yapılanlar, söylenenler, yabancı ülkelerin medialarına verdikleri demeçler hiç de iddiaları ile örtüşmüyor.

Gülen’in söylemleri, eylemleri, hareketin içinden birilerinin aktardıkları da bu iddialarla örtüşmüyor..

Bölgeyi yakından tanıyan emekli bir bürokrat, Urfa’da SODES’den, Hakan Fidan’ı tutuklamaya kalkan savcının, paralel yapı ile birlikte hareket eden kardeşine kamu kaynaklarının nasıl aktarıldığını tek tek anlattı. Sadece SODES değil, kamu kaynakları, kamu görevlileri tarafından paralel yapıya sonuna kadar açılmış. Araziler, binalar, ihaleler, teşvikler, hibeler..

Şimdi bu kaynaklar geri alınmaya, yapılan haksız atamalar iptal edilmeye çalışılıyor..

Bu süreçte dikkat edilmesi gereken kurunun yanında yaşın da yanmaması. Bu yapının okullarında, yurtlarında, evlerinde kalan herkes bu konuda tedirgin.. 17 Aralık’a kadar ayrı-gayrı yoktu sanki..

Kriptoların, profesyonellerin soruşturulması, haksız işlem ve tasarrufların önlenmesi tamam. Ama sanırım bunun dışında kalanların, özellikle de konunun kırmızı kitaba kaydedilmesine kadar ki zaman içinde geçmişe dönük işlemler konusunda dikkatli davranmak gerek.. O dinleme yapanlar, operasyonlara katılanlar, sınav sorularını çalanlar, haksız atamalar, kamu kaynaklarını hortumlayanlar, yabancı istihbarat örgütüne gizli bilgileri aktaranlardan bu işlerin hesabı sorulmalı. Sahte diplomalar, haksız terfiler ve işe alınmaların hepsi idari ve hukuki açıdan soruşturulması gerek. Ve bu işin daha hızlı bir şekilde yapılması şart. İnsanların uzun süre şüphe altında tutulmaması gerek.

Şu da önemli, Cemaat denilen yapıdan boşalan yerleri kapmak isteyen başka grublara fırsat verilmemeli. Yine aynı şekilde, kendi kariyeri için önünde engel olarak gördüğu birilerini “paralel” diye ihbar eden kişilere itibar edilmemeli.. Hatta birtakım paralelcilerin, paralelci olmayan birilerini yıpratmak için, kendilerini başka grublara nisbet ederken ötekileri paralelci olarak suçlayabileceklerini aklımızdan çıkarmamak gerek.

Birilerinin bu yapının farkına varınca bu yapıdan ayrılanlar konusunda da dikkatli davranılması gerek.. Hatta birileri gerçekten Cemaat denilen bir yapı ile hiç de gönülbağı olmamasına rağmen, sadece işe girmek, terfi etmek, ihale almak için bu yola girmiş olabileceğini de hesaba katmak gerek..

Bu işlerde karar vermek çok kolay değil. Karşınızda takıyeci bir grub var.. Son derece örgütlü hareket ediyorlar. İşin dini, ezoterik bir yanı var. Yine ciddi bir sosyal ağa sahipler. Media ayakları var. Eğitim kurumları ile her yere uzanan bir yapıdan söz ediyoruz. Siyasi organizasyonları var. STK’ları var. Kültürel faaliyetler yapıyorlar. Ticari yanları var. Dünyanın birçok yerinde ciddi bir lobi gücüne sahipler.. Dünyanın en güçlü istihbarat örgütleri ile çalışıyorlar. 

Herkesin bundan sonrasi için bu örgüte yardım ve yataklık anlamına gelecek söz ve davranışları konusunda dikkatli olması gerek..

Ankara, seçim sonuçlarına göre gücünü koruduğunu gösterirse, başka ülkeler de bir örgütü desteklemek uğruna Türkiye gibi bir devletle ilişkisini zora sokmak istemeyecektir..

Seçim sonuçları şimdiden büyük ölçüde belli. Hiçbir ülke Türkiye’yi kaybetmek, karşısına almak lüksüne sahip değildir. Hele Avrupa’da, Afrika’da, Arap dünyasında bugün yaşanmakta olanlar Türkiye’yi daha da vazgeçilmez kılıyor. Bu seçimler, bu anlamda paralel yapı için sonun başlangıcı olacaktır. Selâm ve dua ile.

yeniakit