Yargı yanlış yapınca nereden dönecek?

Eğitim özgürlüğünü genişleten anayasa değişikliğini iptal ederek 46 yıllık tarihinin en tartışmalı kararına imza atan Anayasa Mahkemesi'ne tepkiler sürüyor.

Şok karar hakkında bugüne kadar yorum yapmayan Başbakan Tayyip Erdoğan, sessizliğini dün bozdu. Erdoğan, grup konuşmasının neredeyse tamamını bu konuya ayırırken, önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, parlamenter demokrasilerde kuvvetler ayrılığının esas olduğunu ifade ederek, bütün erklerin yetki ve sorumluluklarının açıkça Anayasa'da belirtildiğini söyledi. Hiçbir kurumun kendisini Anayasa'nın üzerinde göremeyeceğini, kendisinde diğer kuvvetlerin üzerinde bir güç vehmedemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, kaynağını Anayasa'dan ya da yasalardan almayan hiçbir yetkinin millet adına kullanılamayacağının altını çizdi. Kuvvetler ayrılığı prensibine dayanan parlamenter demokrasimizin sağlıklı çalışmasının görev ve yetki sınırlarına riayet etmesiyle mümkün olduğuna dikkat çeken Başbakan, göz göre göre 'yetki aşımı'na gitmenin karmaşaya yol açacağını vurguladı. "(Ben yaptım, oldu) anlayışının kabul edilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, rejimi korumanın ancak hukuk içinde, hukukun üstünlüğü ilkesine, Anayasa'nın bağlayıcılığına sadık kalmakla mümkün olduğunu anlattı. Ardından şu kritik soruyu sordu: "Yasama organı yanlış yaptığında yargıdan döner. Yürütme yanlış yaptığında yine yargıdan döner. Olmadı, önüne sandık geldiğinde bizzat milletin kendisinden döner. Peki yargı erki yanlış yaptığında nereden döner?" Anayasa'nın 6. maddesinin egemenliği, 7. maddesinin yasama yetkisini, 148. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin görevlerini tanımladığını belirten Başbakan, herkesi bu hükümleri ideolojik gözlüklerle değil, evrensel hukukun ışığında okumaya çağırdı. "Mesele sadece şu veya bu partinin meselesi değil. Bu mesele, Anayasa'mızda sadece TBMM'ye verilen yasama yetkisi tekelinin korunması, Anayasa'nın bağlayıcılığına ve hukukun üstünlüğüne sadık kalınması meselesidir." diyen Erdoğan, "İster beğenelim, ister beğenmeyelim. Anayasa'da bu hükümler yokmuş gibi davranmak, daha büyük bir soruna, bir sistem yetmezliği sorununa yol açar." uyarısında bulundu.

Başbakan Erdoğan, konuşmasında 'Meclis'in yetkisine müdahale' karşısında sessiz kalmayacaklarının ipuçlarını da verdi. 'Kurtuluş Savaşı'nı yöneten, Cumhuriyet'i kuran iradenin Meclis'te şekillendiğinin altını çizen Başbakan, TBMM'nin bugüne kadar hiçbir vesayeti kabul etmediğini, bundan böyle de kabul etmeyeceğini' söyledi. Meclis için "Burası milletimizin evidir, harim-i ismetidir (kutsal ocağıdır)." nitelendirmesinde bulunan Erdoğan, şu teminatı verdi: "Bu ülkenin izzeti için, bu milletin şerefi için aklıselimin, sağduyunun yolundan ayrılmadan, metanetle ve vakarla bir ve bütün olarak milletimizin hukukunu ilelebet koruyacağız, milletimizin iradesini hakkıyla temsil edeceğiz. Kendimizi geri çekmeden, başkalarını da dışlamadan milli irademize, müşterek hukukumuza hep birlikte sahip çıkacağız. Milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz. Ne milletimizin bir adım ilerisinde olacağız ne de milletimizden bir adım geride kalacağız. Milletimiz kendi ülkesinde, kendi bayrağı altında, kendi devletini yönetenlerden adalet istiyor, demokrasi istiyor. Ne bir eksik, ne bir fazla; adalet ve demokrasi..."

Meclis, dava bitinceye kadar tatile girmeyecek

İçtüzük gereği 1 Temmuz'da tatile girecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin en azından 1 ay daha fazla çalışması kesinleşti. Başbakan Erdoğan, Meclis'in, AK Parti'ye açılan kapatma davası sonuçlanıncaya kadar çalışmasını istedi. Bu talebini grup toplantısında oylamaya sunan Erdoğan'a milletvekilleri destek verdi. Kapatma davası en erken temmuz sonunda sonuçlanacak. Böylece Meclis, temmuz ayı boyunca da çalışmalarını sürdürecek.

CHP, Meclis'i içeriden kuşatmaya çalışıyor

CHP, Anayasa'mızda yetki sınırları açıkça çizilen yasama ve yargı erklerini karşı karşıya getirmek istiyor. İdeolojik hukuk yorumlarıyla TBMM'nin iradesini bloke etmeyi 'muhalefet' zannetmek, doğrudan doğruya halkın taleplerine, milli iradeye açıkça tavır almaktır, objektif hukuk kurallarını sabote etmektir. Anamuhalefet partisi, siyaseti içeriden kuşatmaya, bu yüce Meclis'i içeriden zayıflatmaya yönelik girişimler içinde. Herkes 'Meclis'in yasama yetkileri daraltılıyor' derken, bir tek CHP'den 'Meclis'in yetkilerini aştığı' iddiasını duyarsınız.

Rejimi koruma, hukuka bağlı kalmakla mümkün

'Ben yaptım, oldu' anlayışını demokratik rejimler kaldıramaz. Hükümetler yaptığında da kaldırmaz, yasa koyucu yaptığında da kaldırmaz. Yargı yaptığında hiç kaldırmaz. 'Ben yaptım, oldu' anlayışı, demokratik hukuk devletlerinin kimyasını bozar. Demokrasilerde rejimi korumak ancak hukuk içinde, hukukun üstünlüğü ilkesine, Anayasa'nın bağlayıcılığına sadık kalmakla mümkündür. Sadece yasama ve yürütmenin yanlış yapabileceği düşünülen, sadece yasama ve yürütmenin eleştirilebildiği bir sisteme demokrasi demek mümkün müdür?

Kararın gerekçesiz açıklanması talihsizlik

Türkiye, teamüllerle idare edilemez, hakkında hüküm oldukça... Nedir bu? Anayasa'nın 153. maddesinde belirtildiği gibi, aslında iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. Bunu, Tayyip Erdoğan söylemiyor, Anayasa söylüyor. Bu, Anayasa Mahkemesi adına büyük talihsizlik. Anayasa'nın ve bunun bilimsel olarak izahını bize yapmak zorundadırlar. Niçin gerekçeler ortaya konulmadan bir iptal kararı açıklanır? Bunu bana vatandaş soruyor. Neden acaba, bunun altında ne var, ne bekleniyor?

Kulis fiskoslarıyla bu ülke yönetilmez

Yazılı veya görsel medyanın fiskos gazetelerinden veyahut da kulisten duyduğu şeylerle bu ülkeyi yönetebilir miyiz? Soruyorum, Allah aşkına... Onun bilmem nerede medya mensubu varmış, onun bilmem nerede ne bağlantısı varmış, onun bilmem nerede ne görüntüleri varmış; o, onunla görüşüyormuş; bu, bununla görüşüyormuş, içeriden aldıkları bilmem ne haberle... Beyler, ülke yönetiyoruz ülke, millet yönetiyoruz millet. Oyuncak değil. Bütün siyasi partiler de sağduyuyla gereken değerlendirmeyi yapmak durumundadır.

Anayasa'ya dayanmayan kararların anlamı olmaz

Cumhuriyet'in hiçbir niteliği, Anayasa'nın hiçbir maddesi diğerinden daha önemsiz değil. Her kurum, kişi veya kurul, Anayasa zemininde ve Anayasa'dan aldığı meşruiyet çerçevesinde faaliyette bulunabilir. Anayasa'ya aykırılık, temel hukuk metnine ve Cumhuriyet'in temel esaslarına aykırılık demektir. Anayasa'ya dayanmayan, kaynağını, gücünü Anayasa'dan almayan hiçbir karar, anlam taşımayacağı gibi, Anayasa'nın vermediği hiçbir yetki de kullanılamaz.

Keyfî uygulamalar, telafisi zor yaralar açar

Hukuk devletinin temeli, her türlü keyfiliğe kapalı olmasıdır. Demokratik hukuk sisteminin işleyişini ciddi şekilde zedeleyecek olan her türlü girişim, milletimizin yüreğinde telafisi zor yaralar açacaktır. Milletimizin vicdanında, gönlünde, aklında karşılık bulmayan her işlem, toplumda tartışmalı bir konu olarak kalacaktır. Anayasa Mahkemesi gibi önemli bir kurumu yıpratmaktan, imajını zedelemekten sakınmak durumundayız. Her kişi ve kurum, işlem ve kararlarında Anayasa'ya sadık kalarak bu özeni göstermelidir.

Zaman

Politika Haberleri

HÜDA PAR'dan Bahçeli'nin çıkışına ilişkin ilk açıklama
HÜDA PAR'dan çok sert açıklama! İpini koparmış haysiyetsizler...
HÜDA PAR Milletvekilleri Meclis'te Şehid Heniyye ve Yahya Sinvar posterlerini açtı
HÜDA PAR'dan soykırım davası açıklaması: Gecikmiş de olsa önemli bir adım
"Ülkemde siyonist istemiyorum"