Yaşasın Irak DEVRİMİ

Özellikle İslam dünyasında büyük değişikliklere şahit olmaktayız...

Allah'ın adıyla

Özellikle İslam dünyasında büyük değişikliklere şahit olmaktayız. Bu değişimlerin harekete geçireni Müslümanlar olduğu gibi, geleceğini belirleyecek olan da onlar olacaklardır. İslam'ın siyasal alandaki etkisi dünyayı sarsmaya devam etmeye tek adaydır. İslam'ın dışındaki alternatifleri tüketmiş bir zamanın içerisinde bulunuyoruz. Dünyanın yiyicileri bu gidişatı durdurmak ya da yönünü değiştirmek için çaba sarf etmektedirler.

Dünyanın geleceğini en fazla etkileyecek değişimlerden biri komşumuz Irak'ta yaşanmaktadır. Irak'taki değişim, durdurulması için evrensel istikbarın tüm planlarını boşa çıkarmıştır. Dünya küfrü ve işbirlikçi tekfirciler çok kayıplar vermelerine ve Irak halkına çok büyük oranda katliamlarına rağmen Irak'ta ulema önderliğindeki İslami gelişmenin önünü alamamışlardır.

Irak'ta meydana gelen devrim, yazık ki birçok Müslüman'ın dikkatini çekecek durumda olmamıştır. İşgal öncesi ve işgal sürecinde verilen mücadeleyi iyi takip edemeyen Türkiye'deki İslamcılar, Irak'taki gelişmeleri fark edememişlerdir. İşgalin başladığı günden bugüne ortaya konulan mücadele sonucu işgalciler için Irak'ta kalıcı olmak mümkün olamamıştır. Şiileri işbirlikçi olarak tanımaya yönlendirilmiş İslamcı yazarlar için Irak'ın bugününü izah etmek zor olmuştur. Bu zorluktan dolayı Irak'taki gelişmelere ilgisiz kalmışlardır.

İşgale son vermede büyük çaba ortaya koyan özellikle Şii ulama ve Şii siyasi şahsiyetler olmuştur. Onlar işgalcilerin bu yılın sonuna kadar Irak'taki varlığına son verme konusunda hemfikir olmuşlardır. Bu durum karşısında Irak'ta daha fazla kalmalarının mümkün olmadığını anlayan Amerika, tüm güçlerini bu yılın sonuna kadar çekeceğini açıklamıştır. Bu durum, Müslümanlar açısından büyük bir zaferken, işgalciler için hezimettir.

Büyük Şeytan Amerika ve işbirlikçileri Irak'ta zamanın en büyük tağutlarından Saddam'ın Irak Müslüman halkı eliyle bertarafının doğuracağı sonuçları tahmin ederek Irak'ı işgal ettiler. Bu işgalle, zalim Saddam'ı Müslümanların devirmesini ve İslam'a dayalı bir oluşumun önüne geçmenin hesaplarını yaptılar. Kendileri zalim Saddam'ı bertaraf ederlerse Irak toplumuna vaziyet edeceklerini düşünüyorlardı. Öyle ya bu çağın en çok kan döken bir zaliminin bertarafını Irak halkı şükranla karşılayacaktır. Zalim Saddam'ın ölümüne sevinen Şii halk işgalcilerin varlığına da her zaman karşı çıkmışlardır. Sünni ve Kürt siyasilerin Amerika'nın Irak'taki varlığını uzatma çabaları da sonuçsuz kalmıştır.

İran İslam İnkılâbı hariç İslam dünyasındaki İslami yöneliş noktasındaki hareketlerden hiçbiri Irak kadar İslam'a dayalı bir yapılanma ortaya koymayı başarmaya müsaid değildir. Çünkü Irak'ın çoğunluğu ulema önderliğinde hareket etmenin gereğine inanır durumdadır. İslam'a dayalı olmanın olmazsa olmazlarının başında ulemaya dayanma gelmektedir. Uleması olmayan ve ulemanın etkin olmadığı toplumlar ister istemez İslam'a dayanmada zorluklar yaşayacaktır.

Dünya istikbarı İslam inkılâbının alternatifini Irak'ta düşündüler. Şia'yı tanımadıkları için Irak'ın İslam inkılâbının alternatifi olma isteğini canlandırabilir miyiz diye hesaplar yaptılar. Gördüler ki Şii ulema tüm hesapları boşa çıkarıyorlar. Hatta birçok yazarlarımız bile evet İran Şiiliğine karşı Irak Şiiliği gibi olmayacak yazılar yazdılar. Zavallılar Şia'yı bilmediklerinden bu tür yazılar yazdılar. Şiiliğin İran'cası, Irak'cası, Bahreyn'cesi ya da herhangi bir ırkı olmaz.

Bugün İran ile Irak düşman olmadığı gibi birbirlerine asla alternatifte değiller. İran' ile Irak tam bir dostluk ve kardeşlik içerisinde yoluna devam edeceklerdir. Irak devleti hiçbir zaman işgalcileri dost olarak bilmeyecektir. İşgalcilerin baş düşmanı İran İslam devletiyle tam bir dayanışma içerisinde bölgede ve dünyada asli rollerini oynamaya devam edeceklerdir. Amerika'nın işgalinden çıkmış bir devlet nasıl olur da Amerika'nın baş düşmanı İran İslam devletinin dostu olur diye soruyorsanız biraz olsun İslam inkılâbını ve Şia'yı anlamaya çalışın.

Irak'ın geleceğinden her türlü hayırlı beklenti içerisinde olabiliriz. Irak'a vaziyet eden ve edecek olan irade İslam olacaktır. Bunu sağlayacak olan beraber hareket etme kabiliyetine ve yeterliliğe sahip olan âlimlerdir. Gönül rahatlığıyla Irak'ın geleceğinin her zaman daha iyiye gideceğini söyleyebiliriz.

Irak'ın devlet toplumsal yapısını Necefi Eşref, Kerbela, Bağdat ve Semarra belirleyecektir. Bu şehirlerde imamların mukaddes varlıkları toplumların temiz kalmasını temin etmiştir. Yüzyıllardır tağutların egemenliğine rağmen bu şehirler İslami değerlerin korunduğu yerlerdir. İmamlara inanmış ulemanın, serbest bir şekilde İslam'ın hakikatlerini dünya insanlığına ulaştırma imkânları, yakın bir zamanda semerelerini daha büyük bir şekilde verecektir. Özelde Irak toplumu, yüzyılların engelleri ortadan kalktığı için imamlarla tanışma fırsatıyla büyük değişimler yaşayacaktır. Tekfirciler ve dünya yiyicileri hoşlanmasa da.

İmamlar  onları ziyaret edenlere Öz Muhammedi İslam'ı, izzeti, şerefi ve Allah için yaşamayı öğretecektir. Her zaman imamlar insanları Allahın muradına taşımışlardır. Ama Irak'ın imamlara gönül verenlerin iktidarında çok daha büyük topluluklara dersler vereceklerdir. Yüzyılların tüm kötülüklerinden kurtulmak için Irak ders vermeye müsait hale gelmiştir. Türbelerin İslam'ın öğretilmesi ve ayakta kalmasındaki rolünü tüm Müslümanlar olarak daha iyi anlayacağız.

Tarih, başta Ayetullah Sistani (Allah ömrünü uzun etsin) olmak üzere Şii ulemayı hayırla vaat edecektir. Onlar İslam ümmeti için en büyük fitneleri tahammülsüz sabırlarıyla ve ferasetleriyle geçtiler. Selam, İmam Ali'den hikmet ve sabır dersi almış olan ulemaya ve onların yol göstermesiyle amel eden halka olsun. Sade hayatlarıyla toplumlara güven veren âlimlere ne kadar da muhtacız.

Belki bu yazıyı okuyan birçok kardeşimiz Irak bu durumda mı diyecektir. Türkiye'den bakıldığında gerçekte Irak maalesef çok ıraktır. Irak'ı doğru tanıyacağımız günlerin yakın olmasını temenni ederim.

Hüseyin TAŞ

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı
Abdurrahman Dilipak: Gelin yeniden iman edelim