Yavaş gardaşım yavaş!

Abdurrahman Dilipak

28 Şubat’ta ve sonrasında bize ne yaptıklarını biliyorsunuz. 312 General birlik olup bize dava açmışlardı.. Hurşit Tolon, Çetin Doğan aralarına MGK Genel Sekreteri Kılıç paşayı da alıp, askeri mahkemede aleyhimize davalar açmışlardı.. Bir ara hakkımda açılan davalar beş yüz yılı geçmişti.. Günde 5 kez, haftada beş gün mahkemeye çıkıyordum. DGM, Askeri Mahkeme, Ağır Ceza, Asliye Ceza, tazminat davaları bitmek bilmiyordu.. Genelkurmay Basın Bürosu iyi çalışıyordu. Hani şu Hasan Tahsin Basın Merkezi.. Her gün onlarca gazeteci hakkında suç duyurusunda bulunuyorlar ve savcıya, mahkemeye baskı yapıyorlardı..

Çevik Bir’in bu görevini paralel yapı aldı sanki bugün.. Sanırım akit yazarları hakkında istenen ceza 300 yılı aştı. İstenen tazminat miktarı da 1 Milyon TL’yi aşmış durumda. Arkası da geliyor.. O zaman brifinglenmiş yargıçlar vardı, şimdi onların yerini şerbetlenmiş efsunlanmış yargıçlar aldı sanki.. Kuşkusuz hepsi öyle değil ama, polis, savcılık, yargıda olup bitenleri herkes görüyor, duyuyor, biliyor artık. Bunların mübaşirinden gardiyanına kadar her yere sızdıkları biliniyor..

 akit’in son reklam filminde, “Gelene Hocam, gidene Paşam demedik” mesajı dünden bugüne yaşananlara bir gönderme aslında..

Bu arada Erkaya davasında sona gelindi. AİHM’den lehimize bir karar çıktı..

O gün bize zulmedenler, daha sonra sanık durumuna düştü. Ne demişler; ‘alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste’. Zulm ile abad olunmaz.. 

Ben hiçbir zaman böyle bir seçim yaşamadım.. At izi, it izine karışmış durumda.. Yolsuzluk bahanesi ile cemaat, Sarıgül’e destek istiyor, ama Sarıgül, daha önce Kılıçdaroğlu’nun kendine rakip gördüğü için yolsuzluk dosyaları önünde poz veren adam değil mi?

CHP’nin Adana adayı MHP’li, Hatay adayı AK Partili.. Daha düne kadar AK Parti’den aday olan, Erdoğan’ın çocukluk arkadaşı İ. N. Şahin nasıl bir anda CHP’li aday lehine sahaya indi dersiniz..

Cemaatin mantığı belli: Düşmanımın düşmanı, benim dostumdur..

Düne kadar siyasal İslam’a karşı çıkanların, Müslümanları siyaset dışı tutmaya çalışanların bugün din adına siyaseti yeniden dizayn etme iddiasına ne demeli.. İlhamını gökten mi alıyor, yoksa MOSSAD’dan mı, CIA’dan mı, Vatikan’dan mı birileri, belli değil.. Hem Komünizmle Mücadele Derneği’ne üye olup, hem Halkevi’ne üye olup, hem hocaefendileri “Atatürk aleyhine konuşma yapıyor” diye ihbar edecek, sonra da “hocaefendi” olacaksın!

Erbakanın yeğenini CHPye üye yaptılar ya.. 1970’lerden bu yana Müslümanların kendi kimlikleri ile siyaset yapma mücadelesine destek veren İhvan hareketine karşı, bu mücadelenin devamı iddiasındakilerin İhvan’a karşı Esad ve Esad destekçisi, İran ve İran karşıtı Gülen ve bugüne kadar İslama irtica diyen ulusalcılarla aynı siyasi söylemi sahiplenecek bir vadiye savrulmak nasıl bir şeydir bilmiyorum..

Yıllardır Amerikano İslam’dan söz ediyordum. Amerikano bir mehdinin zuhuruna ilişkin uyarılarda bulunuyordum, TSE damgalı bir dinden söz ediyordum, atalarımızın dininden, folk İslam’dan, siyasal İslam’dan söz ediyordum. Geleneksel bir dinden, dine karşı dinden, söz ediyordum, Şimdi buna bir de paralel din eklendi. Ama insanların çoğu bu acı gerçeği görmek istemedi.. Kalkancılar çıktı. Yıllarca Müslümanlara masonluk dersi veren adam mason olduğunu açıkladı sonunda.. Zekeriya Beyaz’lar, Yaşar Nuri’ler geldi geçti..

Şimdi “Türkiyenin Birleştirici GücüCHP Üsküdar’da sokaklara afiş asıyor; “Çözerse Müftü Çözer” diye.. Resminin altına “Eski Üsküdar Müftüsü” diye yazmış. Herhalde “Üsküdar eski Müftüsü” demek istiyor.. Hem zaten “Hemfikir herkes, İhsan Özkes”.. Birkaç gün sonra göreceğiz bu sözün ne kadar doğru olduğunu.. 

Türkiye’nin en büyük birleştirici gücü AK Parti aslında. Baksanıza cemaat ile CHP’yi bile birleştirdi.. AK Parti karşısında herkes birleşti.. Hani “Bir topluluğa olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin” diye bir ayet vardı “hocaefendi”!?.

Siyasi sloganları reklam ajanslarına sipariş ederseniz olacağı bu.. O zaman millet size “Yavaş gardaşım yavaş” der.. Ne bu hız, ne bu döneklik.. İnsanın başı dönüyor.. Kılıçdaroğlu Devlet Bahçeli ile kanka oldu, Bozkurt işareti yapıyor!

Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz! Bugünleri de gördük. Kim kimdir şimdi daha iyi anlıyoruz.. Taşlar yerinden oynadı bir kez ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık..

Yolsuzluktan söz edip Sarıgül’ü destekleyenler, mut’adan söz ederek, İran’a gönderme yapanlar, İran’ın desteklediği Suriye rejimine arka çıkan CHP’yi, Nuseyri hareketinin avukatlığını üstlenen Kılıçdaroğlu’nu hangi mantıkla savunuyor olabilirler aceba?!.

Hem merak ediyorum, o haltı yemeye karar verenler, normal nikah yapmak varken, niye mut’a yapıyorlar olsunlar ki! Ya da o haltı yiyecekler de ve günah bir şey yapıyorlar ise, neden günahlarına başkasını şahid edip, Allahın adını kullansınlar ki! Bu iş besmele ile rakı açmak, CHP’li bir belediye başkanının yaptığı gibi, kurban keserek kerhane-meyhane açmaya benzer..

Demek ki, bazılarının öfkesi aklından büyük olunca, bu tür saçmalıkların farkına bile varmıyorlar.. Bir de kendi yalanlarına Peygamberi alet etmiyorlar mı? Mut’ayı diline dolayıp, takiyye yapmak nasıl bir mantık ürünü aceba! Zırva te’vil götürmüyor netekim.. Bu rezillikleri olduğu gibi kabul edip, bu yalanlara alet olan birtakım akıllılara ne demeli. Kafayı kiraya verip, gözlerine de at gözlüğü takınca insan, demek ki, gözü oluyor görmüyor, kulağı oluyor ama duymuyor, kalbi oluyor amma hissetmiyor.

“Şeytan sizi/bizi Kur’an’la aldatmasın”, “Allahım bize, hakkı hak, batılı batıl göster ve hakta toplanmayı nasib et.” 

Selâm ve dua ile..

yeniakit