Hep söylüyorum, “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. İstismarcılar değer ifade eden her şeyi istismar edebilirler. Aklınıza gelen her şeyi.. Ayet öyle diyor: “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın!”
“Banka soyarken kar maskesi, ülkeyi soyarken de Atatürk maskesi” takmadılar mı? Darbeler hep demokrasi için yapılmadı mı?. Sağ ve sol; soğuk savaşta aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırmak için uydurulmadı mı? Bunların kadrolarında “Şeyh de var fahişe de”. FETÖ de onların tezgahında yontuldu, BÇG de PKK da aynı tezgahta üretildi.. DAEŞ de. Hepsinin de “arz-ı ihlas ettiği loca” aynı! FETÖ ya da PKK fark etmez, başı sıkışanın kaçtığı ülkeler aynı ülkeler değil mi!
Son zamanlarda “Yerli” ve “Milli” lafını çok duymaya başladım. Aman dikkat! Bu “gayri milli” çeteler gelirken maskelerini takarlar. Mesela Osmanlı’da ilk “Türk” adını kullanan şirketler “İngiliz” ve “Fransız” şirketleridir. Osmanlı’yı yıkan İttihat Terakki zihniyeti değil mi? Kurdukları bankanın adı “İtibarı Milli”dir. “Türk Ocağı”nı kim kurdu, Lazaro Franko değil mi? Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu niye kuruldu?.
Mason Locasının adı da “Türk Yükseltme Cemiyeti” idi değil mi?
Zaten Türk Ulusçuluğunun, Kemalizm’in fikir babası da “Tekin Alp” kod adlı Moiz Kohen değil mi? Bakanlığın adının başına “Milli” koyunca “Milli” mi oluyor. Eğitimi Fulbright’e emanet edeceksin, adını “Milli” koyacaksın. Darbe yapan orduyu “Ucuz asker deposu” olarak NATO’ya bağlayacaksın, Ordunun tedarikçisi konumuna düşürdüğünüz Savunma Bakanlığını da “Milli” yapacaksın.
Göreceksiniz, uluslararası sistem, bu yerli ve milli konusunu istismar edecek.
Bunlar hep böyledir. Boraksı İngilizler işletiyordu, ama kısa sürede iki yerli ve milli kuruluş, Kimsan ve Atabay kimya kendi imkanları ile Boraks rafinerisi kurdular. Hem de 60’lı yıllarda. Atay 1939’lu yıllardan itibaren ilaç sanayiinde. 1967’de ilaç hammaddesi üretimi işine giriyor.
İngiliz Borax Consolidated Ltd. devreye giriyor, Boraksın millileştirilmesi için DİSK’i devreye sokuyor. DİSK, boraksın özel sektörden alınıp devletleştirilmesini istiyor. Borax Consolidated Ltd. şirketinin Türkiye mümessili, “Batıya kalkan tren” kitabının yazarı DP’li Sıtkı Yırcalı. Ne alaka değil mi, İngiltere, DP, DİSK. Bu hikaye biraz 28 Şubat’ın 5’li çetesine benziyor. Orada da DİSK, TÜRK-İŞ ve TİSK kol kolaydı!
Boraks millileştiriliyor ve Boraks işletmesi Etibank’a devrediliyor. Etibank Boraks fabrikası kurmak için Atabay ve Kimsan’ın tesislerini alıp büyütmek yerine, bu işten hiç anlamayan İspanya’daki bir firma ile anlaşıyor ve yeni bir Boraks rafinerisi kuruluyor. Aşırı istihdam ve üretim maliyetlerinin yüksekliği sebebi ile rafineri büyük oranda zarar etmeye başlar. Yetkililer, durumu değerlendirirler, bu şekilde üretime devam etmek mümkün değildir. Boraks cevher olarak satmak daha kârlıdır ve zaten ihracat konusunda Borax’la bir işbirliği vardır. Türkiye hammadde satacak, mamul madde alacaktır. Ve başka bir ülkeye de satış yapamayacaktır. Bu arada Rusya Türkiye’den Boraks almaya kalkınca NATO devreye girecek ve NATO’nun stratejik madenleri sınırlandırma komisyonu Boraksı stratejik maden ilan edecek ve Türkiye’nin NATO ülkeleri dışındaki ülkelere Boraks satışını yasaklayacak, tek lisanslı satışı ise Borax Consolidated Ltd. olacaktır.
Ne güzel değil mi? Size bir “Yerli” ve “Milli” hikayesi.
Bugün de değişen bir şey yok.. Siz “Yerli” ve “Milli” olsun isteyin yeter ki, okurlar, üflerler, içini bildikleri gibi doldururlar, etiketine “Türk Malı” yazarlar. Hatta bir de “Helal” etiketi bile yapıştırırlar.
Sermaye deseniz kaynağı belli. Katma değeri yüksek kısmı zaten ileri teknoloji, onu da size bir yoldan temin ederler. İngilizler DİSK üzerinden “Milli” bir operasyon yapıyorlarsa, mesela Çin Malezya kapısını kullanır, İsrail ister BAE ya da Romanya, daha doğrusu neresini isterseniz orası.
Bizim işadamları da öyle yapmıyor mu, ABD’ye ihracatta düşük navlun, kota muafiyetinden ve düşük vergilerden yararlanmak istiyorsanız, İsrail kapısını kullanacaksınız.
Yahudi teknoloji şirketleri ya da finans şirketleri ABD’den, Kore’den, Çin’den, Avrupa’dan, Lübnan’dan, Ürdün’den, Kuveyt’ten gelebilirler. Oradaki ortakları da muteber insanlardır. Buradaki temsilcileri de her zaman iktidara yakın insanlardır, cömerttirler. Mesela muteber kişi ya da kuruluşların çalışmalarına sponsor olabilirler. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemezler. İlginçtir, sizin ne isteyip ne istemediğinizi bilirler. Mutlaka ortak dostlarınız çıkar. Zaten temsilcilik verdikleri kişiler ve kuruluşlar da tanıdıktır. Pazarlığa açıktırlar. Bütün uluslararası standartlara ve belgelere sahiptirler. Ötekilerin bütün açıklarını bilirler. Stratejik hedefleri olan firmaların belli istihbarat örgütleri ile dirsek temasları vardır ve onlar bu tür şirketlere her türlü bilgi desteği sağlarlar.
Bunlar yarın Borsadan bu yerli ve milli şirketlere ortak olabilirler. Bu şirketlere önce kredi sağlayarak, sonra yatırımları daha da büyüterek bu kuruluşları kendileri için bir paravan olarak kullanabilirler. Birilerinin yerli ve milli firmalarla birtakım temaslar kurmak üzere harekete geçtikleri anlaşılıyor. Mesela kenevir konusunda da birileri devrede. Sureti haktan gözükerek ya da muteber adamları ve yakın çevrelerini kullanarak bir şekilde bu çevrelerle temas kurmaya çalışacaklar. Aman dikkat!
Selâm ve dua ile.