İsrail basınında çıkan her haber, iste doğru olsun ister yanlış, palavra olduğu apaçık ortada olsa bile Türk medyasında geniş yer alıyor. Söz konusu haberler, iddialar "İsrail'den Türkiye'ye tokat gibi cevap" şeklinde bir sunumla Türkiye'de pazarlanıyor. Haberin niteliği, içeriği hiç önemli değil. Doğru olup olmadığı araştırılmıyor, sorgulanmıyor bile.
Açıkça ideolojik bir propagandanın unsuru olsa bile o haber, Türkiye karşıtı ise kesin değer kazanıyor. Ölçü; haberin kendisi değil, İsrail'in bu ülkede birilerini vuruyor olması, o birilerinin de Türkiye içinde bazılarının hedefi olması. İşte o zaman, akla hayale gelmeyecek saçmalıklar olsa bile haber dikkat çekici bir biçimde Türkiye kamuoyuna sunuluyor.
Sanki, Türkiye'nin ortak çıkarlarından çok daha fazla İsrail'in çıkarları önceleniyor. İsrail'in ve o malum çevrelerin çıkarlarının örtüştüğü yerde Türkiye için "yıkıcı" da olsa, o iddia, kampanya allanıp pullanıp servis ediliyor.
Öteden beri hangi gazetenin, televizyonun hangi haberi, iddiayı nasıl pazarladığını dikkatle izliyorum. Ne yazık ki, İsrail ve Türkiye'de bazı çevreler arasında çok sıkı menfaat dayanışması var. Bu dayanışma, çok ince bir söylemle medya üzerinde bir operasyon olarak kendini gösteriyor. Şimdiye kadar onlarca haberi bu çerçevede arşivlediğimi söylemeliyim. Haber doğru olsa en azından sorgulanmaya değecek ölçüde olsa da, sunuluş, pazarlanış şekli o haberi okumayı bilen herkesi rencide edecek nitelikte.
Bunun en son örneği Haaretz gazetesinin "bomba gibi" haberi.. Mavi Marmara katliamından sonra İsrail'in el koyduğu bilgisayarlarda yapılan incelemede; bir toplantının kayıtlarına ulaşıldığı, kayıtlara göre de Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümetin, Mavi Marmara filosuna en üst düzeyde destek verdiği tespit edilmiş...
Mavi Marmara soruşturması Türkiye ile İsrail arasında bilinen bütün platformlarda hukuki ve siyasi açıdan büyük bir mücadeledir. Hal böyle iken, İsrail tezlerine ısrarla vurgu yapmanın, bir iddiayı bu kadar güçlü dile getirmenin, iç politika malzemesine dönüştürerek doğrudan Türkiye'yi Başbakanı'nı hedef almanın anlamı ne olabilir? Neden bu haberler bu kadar sevinçle verilir?
Mavi Marmara nerede basıldı? Akdeniz'de, açık denizde. Gazze saldırısı neden oldu? Neden bu küçük bölge abluka altında tutulur? Neden abluka'yı kırmaya dönük her girişime kanlı bir şekilde cevap verilir? Bu soruların çok sayıda cevabı var ve hepsi doğru. Ancak geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir haber hepsinden doğru. Aslında bizim medyada çok daha fazla tartışılmalıydı, ilgilenmediler?
İsrail doğalgaz şirketi ABD merkezli Noble Energy ile birlikte İsrail'in yüz yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak kaynaklar üzerinde çalışmaya başlıyor. 135 kilometre açıkta keşfedilen 453 milyar metreküp doğalgaz İsrail'i doğalgaz ihracatçısı yapacak. 2009 yılında bulunan Tamar kaynağından sonra keşfedilen Leviathan bölgesi Akdeniz'de dengeleri değiştirecek güce sahip.
Peki bu gaz kimin? İsrail'in mi? Lübnan ya da Filistin'e ait zenginlik nasıl oluyor da İsrail'in oluyor? Mavi Marmara nerede saldırıya uğradı? Gazze bu zenginlik yüzünden mi saldırıya uğradı? Bu zenginlik yüzünden mi abluka altında? Bu zenginlik yüzünden mi açlığa mahkum? İsrail bu zenginlik yüzünden mi Gazze'ye özgürlük diyen herkesi, her ülkeyi düşman sayıyor?
Biraz gerilere gidelim. On yıl önce, Filistin yönetimi ile İngiliz gaz şirketi BG Grup ve Lübnanlı iki aile arasında Filistin açıklarında keşfedilen doğalgaz kaynaklarının işletilmesi için anlaşma yapıldı. Gazze-Deniz 1 ve Gazze-Deniz 2 kuyuları açıldı. Çıkarılan gaz İsrail'e satılacaktı. Hisseler bile paylaşıldı.
İsrail, güvenlik nedeniyle, doğalgazı satın almayacağını açıkladı. Bu satışın Filistin'i zenginleştireceğinden korktu. Gazze-İsrail kıyı şeridindeki rezervlerin yüzde altmışı Filistinlilere aitti. Yani yasal olarak Filistin halkı milyarlarca metreküp doğalgaza sahipti. Arafat'ın ölümü, Hamas'ın seçimi kazanması ve İsrail'in kararı ile anlaşma yattı. Kaynaklar işletilemedi. Şirket 2008'de bölgedeki ofisini kapattı.
Ancak hemen sonra İsrail, aynı şirkete söz konusu kaynaklar için görüşme teklif etti. Görüşmelerin başlamasından birkaç ay sonra, sebepsiz yere o bilinen Gazze katliamı başlatıldı. Ardından acımasız bir ambargo başladı. Ve şimdi İsrail, aslında Filistinlilere ait olan, Lübnan'a ait olan doğalgaz kaynaklarını yüz yıl yetecek kaynak olarak yeniden keşfediyor. İsrail'i enerji piyasasında önemli bir yere getirecek olan kaynaklar, Bakü-Ceyhan'dan gelecek kaynaklarla birleştiğinde, bu ülke tam anlamıyla enerji kavşağına dönüşecek.
İşte Mavi Marmara, bu büyük savaşın tam merkezine düştü. Doğu Akdeniz'in yeni enerji kaynakları, aynı zamanda Kıbrıs açıklarına denk gelen bu kaynak, Türkiye'yi de kavganın içine çekiyor. Türkiye, Filistin, Lübnan, Suriye ve KKTC birlikte düşünüldüğünde İsrail'in öfkesini anlamamak mümkün değil. Tabii Doğu Akdeniz'i Türkiye'nin aleyhine istikrarsızlaştırmaya dönük terör saldırıları, İskenderun olayı, Rum Kesimi ile güvenlik anlaşmaları, Akdeniz'de tatbikatlar da bununla birlikte düşünülmeli.
Türkiye'ye yöneltilen kara propaganda bu gerekçelere dayanıyor. Ve bazıları bu kampanyayı Türkiye'ye pazarlıyor? Kim adına, ne için?
yenişafak