İşte Zaman Gazetesi'nin Yalçın Doğan'a verdiği cevap:
Yalan haberlerin doğrusunu ortaya koymak bizim işimiz. Bu günlerde bir hayli yoğunuz. Doğru olmayan bilgiler içeren köşe yazıları da kapsama alanımıza girdi. Köşelerinde ahkâm kesen birçok ismin, hiç araştırma yapmadan, dost sohbetlerindeki kulaktan dolma bilgileri "Olay aynen böyle, birinci elden." diyerek yazdığına şahit oluyoruz.
Haber yayınlanınca bir taksici gazetemizi aradı. İsmini ve telefonunu vererek 'akıllara ziyan şeylerden' bahsetti. Hangi televizyon olursa çıkacağını ve Yalçın Doğan ile nasıl polise kadar gittiklerini anlattı uzun uzun. Kayıtları bizde mevcut. Sakallı görünümü nedeniyle duyduğu hakaretleri, parasını alamadığını, daha neler neler. 'Olay aynen böyle, birinci elden' deyip yazmak bize yakışmadığı için Yalçın Bey'i üçüncü kez aradık. Doğru olmadığını söylediği için haberi girmedik. Belli ki bu taksici Doğan'ı çok rahatsız etmiş. Hemen yayın yönetmenimize ulaşıp muhabirin aramasından duyduğu rahatsızlığı iletmiş. Bunu mahalle baskısı olarak yorumlayıp yazacağını söylemiş.
Dün 'Karşı mahalle baskısı altındayım' diyor. 'Olay aynen böyle, birinci elden' dediği kaynağını da açıkladı. Yakın bir arkadaşının eşiymiş. Plaka alınmamış, şikâyet olmamış. Ama sonuçta Harbiye'de çalışan taksicilerin hepsi zan altında kaldı. Valilik de, 'taksicinin plakasını istemiş'. Bizim aramamız mahalle baskısı ise, valiliğin sorusuna ne demeli? Resmî baskı olabilir mi? Yalçın Doğan, 'haber müdürü' olarak özür dilediğimi söylüyor. Nazik bir üslupla, 'doğru bilgi için çalışıyoruz' demiştim. Soru sormak özür dilemeyi gerektirecek bir durum değil ki. Biz doğruyu bulmak için hep soracağız. Olay aynen böyle: Sormadan gazetecilik olmaz.