Basın açıklamasını Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına Diriliş Saati Dergisi yazarı Ömer Faruk ŞİMŞEK okudu. Açıklamada ortaçağ Avrupa'sındaki gibi cahil ve bağnaz odaklar tarafından ülkeyi karanlığa gömmek için suni gündemler oluşturup hayali düşmanlıkların üretildiği ifade edildi. Devletin önemli kademelerindeki önemli isimlerin, generallerin, gazetecilerin; düzeni(!) sağlamak için terör örgütü kurabildiklerine dikkat çekilen açıklamada " ülkenin geleceğini karartan bu olaylarda önemli köşeleri tutmakta olan Ergenekon çetesinin zanlıları, bin bir türlü hile ve desiselere başvurarak, sözüm ona temsil ettikleri halkı bertaraf etmeye çalışıyorlar" dendi.
Ekini ve nesli helak etmek için acımasız kıyımlara devam eden ve hiç kimseye hesap vermeyen zalimlerin, her daim karşılarında Müslüman halkı bulacakları ve ülkeyi, kargaşa ve düzensizliğe itmeye çalışan bu hain insanların karşısında adaletin ve huzurun temininin de yine İslam'ın bizzat kendisinde olduğu vurgulandı.
"Güçlü olmak haklı olmak değildir ve biz daima hakkın ve haklının yanında olacağız" denilen açıklamada Başörtüsünün Müslüman halkın onuru olduğu ve bu onurun sonuna kadar korunacağı ahdi yinelendi. Son olarak da şu ifadelere yer verildi: "Biz biliyoruz ki; Hz. Ömer'i Faruk kılan; Atıf Hocayı, Es'ad Efendiyi, Malcom X'i, Şeyh Ahmed Yasin'i ve nicelerini Rasulullah(s.a.v.) ile buluşturan aynı inancın muhafazasıdır. Bizler de, Rabbimizin izniyle her türlü yasağa, baskıya rağmen inancımızda muhafız olacak ve inancımızın gerektirdiği bedelleri ödemekten çekinmeyeceğiz."
Açıklama boyuca "Tevhid Adalet Özgürlük" pankartı ve "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık", "Yasak Sürüyor, Duyuyor musunuz?" yazılı dövizleri taşıyan katılımcılar "Zulme Karşı Direneceğiz" ve "İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti" gibi sloganlar attı.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 147. Basın Açıklaması Tam Metni:
Bilim cahillerin elinde çar-çur ediliyor, devlet zalimlerin eliyle tüketiliyor ve maalesef hukuk, adaletsiz yöneticiler ile baş kesen kılıca dönüşüyor. Ve bu kılıç, hakkı arayanın hürriyetini, hukuku arayanın dilini, yazanın elini kesiyor.
Yirmi birinci yüzyıl, ortaçağ Avrupa'sında olduğu gibi, cahil ve bağnaz adamların elinde kumlara gömülüyor. Etrafa daha rahat saldırabilmek için hayali düşmanlar üretiyorlar. Bu karanlık adamlar putlaştırdıkları vehimlerin etrafında; tanımadıkları, algılamayı beceremedikleri ve kendilerinin asla bir benzerini üretemeyecekleri tüm fikir ve inanışları birer düşman ilan ediyorlar. Kur'an'ı Kerim'in ifadesiyle, her gürültüyü kendi aleyhlerinde bir plan zannediyorlar. Bu travmanın sarsıntısından kurtulamadıkça da, Rabbimizin bizlere emanet ettiği değerlerimizi tahrip etmeye çalışıyorlar.
Çalıyorlar, yok ediyorlar ve hakları gasp ediyorlar. Yuttukları büyük lokmaların sesi duyulmasın diye anlamsız sesler çıkararak bağıran adamların; Ergenekon ve benzeri suç ortaklığı oluşumunda, üzeri açıldıkça kokusu daha da çirkinleşen bir leş gibi koktuklarını içimiz sızlayarak görüyoruz.
Bugün görüyoruz ki, devletin kademelerindeki önemli isimler, generaller, gazeteciler; sözüm ona, düzeni sağlamak için terör örgütü kurabiliyorlar. Meşhur Susurluk kazası, onlarca insanımızın öldüğü Gazi olaylarının örgütsel bağlantıları bugün gün yüzüne çıkıyor. Ülkenin geleceğini karartan bu olaylarda önemli köşeleri tutmakta olan Ergenekon çetesinin zanlıları, bin bir türlü hile ve desiselere başvurarak, sözüm ona temsil ettikleri halkı bertaraf etmeye çalışıyorlar. Bizler, hakk ve halk adına; "Bu insanların, bu milletin serveti, inancı ve güvenci üzerinden yine bu millete oyun oynama cesaretini kimden ve nereden aldıklarını" sormak istiyoruz.
Şu noktayı defaatle vurgulamalıyız ki, ekini ve nesli helak etmek için acımasız kıyımlara devam eden ve hiç kimseye hesap vermeyen zalimler, karşılarında Müslüman halkımızı bulacaktır. Türkiye'deki başörtüsü direnişi, sadece eğitim hakkının değil; bizden çalınan ve hayatımızın her alanına sirayet eden özgürce yaşama hakkımızın geriye alınmasıdır. Ülkeyi, kargaşa ve düzensizliğe itmeye çalışan; halkın kendi içinde çatışmasını sağlamak için hayali düşmanlıklar üreten ve teşvik etmeye çalışan bu hain insanların karşısında adaletin ve huzurun teminini vaat eden de yine İslam'ın bizzat kendisidir.
Başörtüsünü pazara çıkaranlar, karşılığında iffeti, hayâyı, onuru, direnişi, ilmi, yüreği, düşünceyi ve aileyi de tezgâha serdiler. Hayır! Biz bu pazarlığı kabul etmiyoruz. Sizin, bizim üzerimizden yaptığınız çirkin oyunlarda asla rol almayacağız. Ne kanunun geri çekilmesi ve ne de kamusal alan uydurmacası, yapılan hukuk dışı uygulamaların üzerini örtebilecek. Çaresiz kaldıkça ortaya attığınız darbe söylentileriniz ya da hukukun girebileceği hiçbir delik bırakmıyor oluşunuz; zalim olduğunuz ve insanlık suçu işliyor olduğunuz gerçeğini haykırmamızı engelleyemeyecek. Güçlü olmak haklı olmak değildir ve biz daima hakkın ve haklının yanında olacağız. Bu vesileyle bir kez daha haykırıyoruz ki; inancımızın gereği olarak başörtüsü mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Başörtüsü onurumuzdur. Ve bu onurumuzu sonuna kadar koruyacağız.
Sakarya Adalet Girişimi olarak; inancımızı, düşüncemizi ve değerlerimizi gözetmeye ve yaşamımızda aktif olması için çalışmaya devam edeceğiz. Fitneci zalimlerin oyunlarına gelmeyeceğiz. Bu ülkenin insanlarına reva görülen zulüm ve baskılara karşı adalet eksenli bir direniş mekanizması oluşturarak, saflarımızı her daim sıklaştıracağız. Biz biliyoruz ki; Hz. Ömer'i Faruk kılan; Atıf Hocayı, Es'ad Efendiyi, Malcom X'i, Şeyh Ahmed Yasin'i ve nicelerini Rasulullah(s.a.v.) ile buluşturan aynı inancın muhafazasıdır. Bizler de, Rabbimizin izniyle her türlü yasağa, baskıya rağmen inancımızda muhafız olacak ve inancımızın gerektirdiği bedelleri ödemekten çekinmeyeceğiz.
Sakarya Adalet Girişimi, hukuksuzluğun ortadan kalkması ve adaletin tesisi için duruşunu ve direnişini her zeminde sürdürecektir.
Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına
Diriliş Saati Dergisi