Eğer 28 Şubat soruşturması genişletilecek olursa, tepedekilerden kapısı çalınmadık çevre az kalır.
Kimi saflığından, kimi korkusundan, kimi menfaat hesabı ile.
Kimi gidip geldi. Rüzgar gülü gibi döndü durdu.. Kimin yanında ise ondan görünen oldu.. Kimi yaranmak için 40 takla attı.. Sonunda direnenler kazandı..
Malûm mediada bir telaş telaş..
28 Şubat soruşturmasını ABD, İsrail ve AB ekseni dışında sürdürmek mümkün değil.. Bakalım o zaman ne olacak?.. Bakalım bu çevrelerin içerideki mutemetleri o günlerde neler yapmışlar?..
28 Şubat savsaklanacak olursa.. Balyozcular, Ergenekoncular, eğer ABD, AB karşıtlığında samimi iseler, buyursunlar, onlar da açıklasınlar ellerindeki bilgi ve belgeleri..
Bu iş her yönü ile zor bir iş. Savsaklamak da zor, sürdürmek de..
28 Şubat etap etap genişleyecek bir dava. Bu arada Muhsin Yazıcıoğlu davası da eklenecek bu davaya.. O zaman hem geriye dönük, hem de bugünlere uzanan bir başka boyutu ile karşı karşıya kalacağız bu işin..
Yazıcıoğlu davasında ürkek davrananlar belasını bulacak.
Bu işin içinde de İsrail, ABD, asker, sivil, siyasi yine birçok grub var. Var, var olmasına da, ihale kime kalacak?
JİTEM, daha doğrusu bu işler Jandarmanın bilgisi dışında olmaz.
Mesela, bu iş düne kadar Jandarmanın ağırlıkla içinde olduğu bir iş gibi gözükürken, Havacılar ürkek, isteksiz, tedirgin davrandıkları için giderek Havacılar üzerinde yoğunlaşan bir hadise haline geldi.
Zaten işin bir de sivil havacılık boyutu var..
Burada kim risk alır ve cesaretle yanlışın üzerine giderse o kazanacak. Olayın üstünü örtmeye çalışanlar suçüstü olacaklar..
Bir de, MİT ve Emniyet İstihbaratın bu konuda savcılarla ve hükümetle bilgi paylaşımı içine girmesi gerek..
Hepsinden önemlisi, STK, basın ve toplum bu işi ne kadar sahiplenecek..
Bu süreçte ASDER'in çok daha aktif olması gerek.. Bu bir memleket meselesi..
ASDER müdahil olmalı, mahkeme sürecinde görev yapacak, izleme, değerlendirme yapması gerek. Dahası, insan hakları ve hukuk derneklerimizle bir ortak çalışma grubu oluşturmalı.. Hem mahkeme süreci yakından takip edilmeli ve hem de halk ve basın doğru bir şekilde bilgilendirilmeli. Belki siyasilere de düzenli bir şekilde bilgi akışı sağlanmalı.
Demem o ki, bu işin sahibi millet olmalı..
Yabancı ülkelerin devlet içindeki işbirlikçilerinin de bu dönemde ortaya çıkarılması gerek.
Hani şu, Heronlar Türkiye'ye illegal giriş yaptıklarında radarları kapattıran o tuğgeneral ve albay kim oluyor, kimden cesaret alıyor bu adamlar?..
Bu subayları işkenceyle öldüren kimlerdi, bu işi niçin yaptılar?..
Rıdvan Albay da işkence ile öldürülmüş.. Peki bu cinayetlerin üzerini kim örttü, niçin bu iş örtülmek istendi ve neden kimse bu işin üzerine gidemedi..
Albay Çillioğlu konusu da böyle ve bunlar tek örnek değil..
İslam'a, Müslümanlara, siyaset adamlarına küfürler ve hakaretler yağdıran bu paşalar kimin adamı ve neden bu işin hesabı sorulamıyor onlardan.. Son olarak video paylaşım sitesi dailymotion.com'da şok bir ses kaydı daha yayınlandı. Ses kaydının 3. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Ergüder Toptaş'a ait olduğu iddia ediliyor.
Kim bu adamlar?. Daha da önemlisi bunlara cesaret verenler kimler?
Bunlardan neden hesap sorulamıyor ve bütün bir TSK bu adamların kontrolü altına girebiliyor. 28 Şubat döneminde yaşanan bu değil mi?
Hal böyle iken, bu CHP nasıl bunların avukatlığına soyunabiliyor?
Ama artık yetti. Millet bunaldı.. Bu işin üstü örtülemez.. Başlatılan süreç sonuna kadar gitmeli ve ondan sonra millet karar vermeli ne olacağına.
İnkarla, milletle alay eder gibi savunma takdikleri ile, hatta meydan okumalar karşısında bu iş savsaklanacak olursa birileri, evdeki hesabın çarşıya uymayacağını bilmesi gerek..
Bu işin kan, can, gözyaşı maliyeti yanında, vatandaşa, devlete ve piyasaya ekonomik maliyeti iyi hesaplanmalı ve sorumlular cezalandırılmalı. Bu işin sosyal maliyeti iyi hesaplanmalı, kültürel maliyeti de öyle.
Demirel de konuşmalı, Ağar da Yılmaz da Cindoruk da ve daha birçok kişi de.. Susarak aklanamayacaklarını bilmeleri gerek. Bakalım 2. Dalga ne zaman ve sırada kim var?
Selâm ve dua ile.
yeniakit