Zora dayalı bir yönetime, ‘Hakk’ inancıyla direnmek

Selâhaddin Çakırgil

15 Temmuz Darbe Hıyaneti’nin 2. Yıldönümü yaklaşırken, ‘fakir’e yöneltilen suallere dün bir nebze değinmiştik, devam edelim:

*** 

Önce, bir toplumu yöneten gücün meşruiyet dayanağının mahiyetini anlamak için, şu iki latince terimi hatırlayalım:‘De jure’  ve ‘De facto..’ 

‘De jure’, yani, toplumun ekseriyetince kabul edilmiş bir hak /hukuk ölçüsü‘De facto’ ise içinde bulunulan fiilî duruma uygun olanı kanûnî veya meşrû’ kabul etmek pratikliği.. 

Hulefâ-y’ı Râşidîn döneminden sonraki 14 asrımıza baktığımızda yazık ki, güç odağını fiîlî durum itibariyle hangi kişi veya grup ele geçirdiyse, ona göre şekillenen bir hukukîlik, yani ‘de facto’ (fiilî durumu hukukî ve meşrû’ saymak) anlayışı içinde göre geçti. 

Darbelerin dış güçlere bağlanmasına nasıl bakıyorsunuz? 

* Bu reddedilemez, ama dış güçleri suçlamak yerine, onların etkisine açık kalmanın sebeplerini anlamak ve toplumun bugün ve yarınlarına halkın ekseriyetinin hür inanç ve iradesiyle sahip çıkmak şuûru asıl alınmalıdır. Yoksa, hele de NATO üyesi olan bir ülkede darbeci güçler, NATO’nun izni olmadan bir askerî darbeye kalkışamaz. Nitekim, bizdeki bütün askerî darbeler de NATO’nun beyni olan B. Amerika’nın bilgisi dahilinde olmuştur.. 

Bunu 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünde de gördük. O gece, USA’nın Birleşmiş Milletler’deki baştemsilcisi (ve şimdi Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olan) John Bolton’ın ilk saatlerde, ‘Erdoğan devrilirse, onun için gözyaşı dökmem.. Çünkü, o Türkiye’yi İslamî bir yönetime doğru sürüklüyor..’ deyişi pek çok şeyi açıklamıyor mu? 

Darbecilerin anayasalarının referandumlarda, büyük ekseriyetle kabul edilişini nasıl izah etmeli?

* Halk kitlelerinin devlet korkusu ve askerle karşı karşıya gelmekten kaçınmasıyla.. Hatırlayalım, 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963’de iki kez darbeye teşebbüs edip sonra da kurşuna dizilen Alb. Tal’at Aydemir, ‘Giresun’da İl Jandarma Komutanı iken, vatandaşın göğsünde sigara söndürerek, zorla kabul ettirdiğim (1961 Anayasası’nı) ihlâl ettiğim gerekçesiyle idâm talebiyle yargılanıyorum’ diyecekti. Bu bile durumu anlatmaya yeter.. 

- 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü’nü diğerlerinden ayıran en önemli özellik?

* Elbette darbeye kalkışan güçler açısından, 15 Temmuz Darbe hıyaneti de, tıpkı 27 Mayıs 1960 Darbesi gibi; ordunun tamamı adına veemir-komuta disiplini içinde yapılan diğer darbelerden ayrılıyordu, amaönceki askerî darbeler, tamamiyle kemalist-laik temellere dayanıyordu. 15 Temmuz’da ise halkın dinî duygularını CIA laboratuvarlarında hazırlanan entrikalarla çarpıtarak devreye sokmaya çalışan bir darbeye kalkışıldı. 

Ama, o oyun minarelerden gece yarılarında yükselen ezân’lar ve salâlarla bozuldu ve milletin manevî dinamikleri harekete geçirildi ve liderini bulan bir halk ile halkını bulan bir lider denklemi sâyesinde, o hıyanet ateşi söndürüldü. Daha önceki darbeler, milletin birliği içinresmî ideolojinin ilkelerini bir çare olarak dayatırken, o gece yükselen ezânlar milletin gerçek birliğini haykırıyordu. 

Böylece, geçmişteki, ‘Ezanları susturmak isteyen darbelerden, darbeleri susturan ezânlar’ noktasına gelmiştik. 

15 Temmuz’un sonuçlarını gelecek açısından nasıl değerlendirmeli?

* En başta,‘Ordu adına yapılan müdahalelere karşı çıkılsa bile, netice alınamayacağı cihetle, darbelere karşı konulamayacağı’  şeklindeki kanaat kırılmıştır. Bu açıdan, daha korkunç  ve kanlı darbelere bile kalkışsalar; Müslüman halk, hele de son bir asırdır sosyal bünyemize daha bir musallat olan bu darbecilik mikrobuna ve hastalığına karşı, kazandığı direniş tecrübesiyle de teslim olmayacaktır, inşaallah.. 

stargazete