Abdurrahman Dilipak
Şimdi ne oldu?
ABD seçimlerinin sonuçları belli oldu. Sürpriz yok. Demokratlar 2010’dan beri ilk kez Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdi, Cumhuriyetçiler ise Senato’daki ağırlığını korumaya devam etti. Bu seçimde herkes için kendilerini teselli edecek kazanımlar elde etti. Bu arada; Demokrat İlhan Omar, ABD Kongresi’ne girmeyi başaran iki Müslüman kadından birisi oldu. İlhan Omar “Modern” bir Müslüman kadın. Başörtüsü yerine Sih’lerin sarığına benzer bir “türban” örtüyor. Diğeri Raşide Talib. Talib Filistinli bir ailenin 14 çocuğundan biri. 42 yaşında, 2008’de Michigan’ın ilk eyalet meclis üyesi. Müslümanlar yanında Kızılderililerden de adaylar meclise girdi. Eylemci, mücadeleci bir tip. Omar Somalili. Kenya’da mülteci kampında kalmış. Luteryen Kilisesi tarafından Minneapolis’e yerleştirilmiş. 36 yaşında Minnessota da Somali kökenli ilk eyalet meclisi üyesi olmuş. Daha önce 107 kadın vardı kongrede, şimdi, 2 Müslüman hanımın da katılımı ile bu sayı 110’u aştı. Bu seçimlerde başka ilkler de var: Türk asıllı Lauren Arıkan, Maryland eyalet meclisine giren Türk isimli ilk kişi oldu. Kongrenin ilk siyahi kadın üyesi Ayanna Presley ile birlikte, kongreye giren en genç kadın unvanı alan Alexandria Ocasio – Cortez 29 yaşında. Amerikalı seçmen Sharice Davids isimli bir yerli Amerikalı eşcinseli de kongreye soktu. Temsilciler Meclisinde çoğunluk Demokratlarda. Trump artık eskisi kadar rahat hareket edemeyecek. Beyaz Saray’ın üzerinde kongrenin gölgesi bundan sonra daha çok hissedilecek. Trump daha çok eleştiri alacak. Trump bazı eyaletlerdeki valilikleri kaybetse de, bazılarında kazandı ve kazandığı eyalet sayısını artırdı. Bu da Trump lehine bir durum. Öte yandan; Cumhuriyetçilerin kırsalda oy kaybettikleri anlaşılıyor. Bu bizdeki durumun tam tersi, dindarlar ve milliyetçiler ABD’de daha şehirli. Cumhuriyetçiler; Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kaybetti, ancak Senato’daki ağırlıklarını güçlendiriyorlar. Bu seçimlerde Cumhuriyetçiler büyük kentlerin dışındaki küçük yerleşim yerlerindeki güçlerini koruyamadı. Şehirli ve dindar Cumhuriyetlerin eğitim seviyesi yükseldikçe oy kaybettikleri anlaşılıyor. Bazı eyaletler de durum Demokratlar lehine değişmiş durumda. Valilikler de Trump daha şanslı gibi gözükse de bıçak sırtı bir durum söz konusu, bu da inatlaşma ve rekabetin artacağı anlamına geliyor. ABD şimdi artık 2020 başkanlık seçimlerine odaklanacak. Tarafların 2019 performansı 2020’ye yön verecek. Trump’ın seçimler sırasında üslubu değişmedi. Gazetecilerle tartıştı, meydan okudu, tehdit etti ve Adalet Bakanı Jeff Sessions’ı kovdu. Yaptırım listeleri yayınladı. Listede “Türkiye” adı yoktu. Bronson’un serbest bırakılmasından sonra dövizdeki gerileme devam ederken, henüz Halk Bankası ile ilgili somut bir adım atılmadı ama ABD’nin, terör örgütü PKK’nın elebaşları Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan” için koyduğu para ödülü Ankara’da ihtiyatlı bir şekilde olumlu karşılansa da “gecikmiş bir adım” olarak değerlendirildi. Bu konuda asıl soru şu: ABD 3 PKK’lı yönetici hakkındaki yakalama kararını; a- Bu örgüt liderleri, ABD’nin PKK’lı militanları, kendi emperyal siyasi hesapları ve işgal planları için “ucuz paralı asker” olarak kullanmaları ve Marksist bir örgütü, Kapitalizmin tetikçisi gibi kullanma planlarına karşı çıktığı, aynı şekilde ABD’nin PKK’yı İran’a karşı bir vurucu güç olarak kullanma planına karşı çıktıkları için mi tasfiye edilmek isteniyor? b- ABD, PKK’nın karşısındaymış ama DEAŞ’a karşı PYD ile işbirliği yapıyormuş, PYD, PKK’nın devamı değilmiş gibi bir kanaat uyandırmak istiyor olabilir mi? Dahası da var. Ben PYD çatısı altında PKK’dan kopardığım bu işleri, kendi ülkemin “Paralı askeri” yapıyorum gibi bir mesaj vermek istiyor olabilir mi? ABD aslında, bu PKK’lılar üzerinden birilerine, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden mesaj vermiş oluyordu bu şekilde. c- ABD bu tür ayak oyunları ile bölgede varlığını sürdürmek adına yeni fırsatlar doğurmak için zaman kazanmaya çalışıyor olabilir. Çünkü Suudi kozu da elinde patladı. Arap NATO’su da boşa çıktı. İngiltere ve Fransa da artık Trump yönetimine karşı daha mesafeli ve ihtiyatlı. ABD bölgeye büyük miktarda silah yığdı. DEAŞ konusu da artık bu askeri yığınak açısından inandırıcı değil. ABD ne yapacağını bilmiyor. İsrail konusunda da çuvalladılar. İsrail’e destek vererek Kudüs’ü başkent ilan ettiler. Bu adım İsrail’i dünyada yalnız bıraktı. İsrailli ve ABD’deki fanatikler, bu yıl bitmeden Süleyman Mabedi için düğmeye basacaklarını hayal ediyorlardı. Gelinen noktada bu da mümkün değil. Gelinen noktadan geri adım atmaları da mümkün gözükmüyor. ABD aslında İsrail hamlesi ile İsrail’i kucağına çekti ama şimdi de daha ileri gitmesini istemiyor. Bunun bölgede yeni çatışmalara sebep olacağını görüyor. Suudi Arabistan ve İran planlarında evdeki hesap çarşıya uymadı. Tamam, yeni bir savaş için düğmeye basabilirler, ama burada asıl sorun, savaşı başlatmakla ilgili değil, savaşı nasıl bitireceğinizle ilgili, savaşın faturası ve sonucu ile ilgili belirsizlik. Bölgedeki güçler dengesinin bir dehşet dengesine dönüşmüş olması. HDP cephesinden ise şöyle bir tepki geldi: HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili Meral Danış Beştaş, ABD’nin bu kararını “uluslararası bir proje” olarak gördüklerini ve “Türkiye ile olan bir anlaşmanın neticesi olduğu”nu belirtirken “Öcalan’ın da buna benzer bir uluslararası ittifakla alındığını” söyledi. Bu durumun önümüzdeki günlerde HDP, PKK, PYD içinde ciddi tartışmalara sebep olması bekleniyor. ABD’de bu süreçte, Marksist bir örgüt görüntüsü veren PKK ve PYD’nin ABD tarafından kullanıldığı da ortaya çıkmış oluyor. Selam ve dua ile. Yeniakit