Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Şimdi siyaset zamanıdır

Bir zamanlar “siyaset mi, politika mı” diye tartışırdık. Ve derdik ki, “Biz Politikacı değil, Siyasetçiyiz.” Yok efendim “Politika çok yüzlülük” demekmiş, yalancılık demekmiş.. “Yunanca”ya gıcık ya millet. Arapçaolsun gibi bir anlayış.

Mesela “Maslahat” kelimesi çok daha hoş “Sulh etmek” gibi bir anlamı var, ama “idare- maslahat”la onun da içini boşaltmışız..

Aslında Politika, Politia, yani şu bildiğimiz “Polis” kelimesi ile ilgili, şehri yönetimine gönderme yapan bir kelime..

Şehid, dini, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vicdani kanaat farklılıklarına sahip, kültürel ve gelir farklılığına, cinsiyet ve sınıf farklılıklarına sahip bu insanları bütün bu farklılıklarına rağmen nasıl bir arada tutacaksınız.

Politika, bu anlamda “Farklılıklarına rağmen barış içinde bir arada yaşama” sanatını ifade ediyor..

Eğer herkes aynı dine mensup, hatta aynı mezhebe mensupsa, onları dini önderleri yönetebilir.. Ya da herkes aynı aşiretten de, geleneksel metotlarla o aileyi yönetebilirsiniz. Ama bu farklılıklar sözkonusu ise ve siz, çevrenizdeki diğer topluluklarla ilişki içinde iseniz o zaman farklı bir yaklaşım gerekiyor.. Bir hukuk düzeni oluşturmanız gerekiyor..

Resulullahın Yesrib’de kurduğu şehir yönetimi, işte tam da böyle bir şeydi.. Yesrib’Medine yapan şey buydu. Bir toplumsal sözleşme ve buna dayalı bir hukuk düzeni sözkonusu.. Medeniyet kelimesi de buradan kaynaklanıyor. “Medeni” dediğiniz kişi “Şehirli” demektir.. Bunun karşıtı “Bedevi”dir..

Tabi burada “Medeniyet”ten derken Akif’in sözünü ettiği “Maskara mahluk”tan sözetmiyorum..

Aslında bu açıdan bakınca Politika çok daha doğru bir tanım.. Bir bakıma “Medine”nin yunancası. Siyaset Arapça olmakla birlikte etimolojik olarak baktığınızda at eğitmek gibi, çok daha kaba ve feodal bir anlam içeriyor.. Tam da o çoban-sürü ilişkisini hatırlatan bir yaklaşım.. Resulullahın bir misal olarak “teşbihte hata olmaz” kabilinden verdiği bir örnek Yahudiler tarafından çarpıtılmıştı.. Ve doğru bakış açısı “Raina demeyin, Unzurna diyin” şeklinde ifade edilmişti.. Politika buna daha yakın bir kavram.

Birinin bir başkasına iteati değil, burada aslolan söze iteat.. Hani ”Söz verdiğinizde sözünüzde durun” diyor ya! Hani, “Sizden olan, (yetkisini sizden alan, size hesap veren, sizi koruyan, sizi hakka ve hayra çağıran)yöneticilerinize iteat edin” diyor ya.. Biat, aslında karşılığı cennet olan, cenneti satın alacak ameller için bir arada yaşamanın temel şartlarını ifade eden bir sözleşmeye taraf olmak anlamına gelen  bir eylem değil mi!

Değilse o devlet kendini kutsal ilan eder, Gün gelir bize İlahlık ve Rablik taslar.. Kutsal devlet, Tanrının yeryüzündeki gölgesi (Haşa) krallar böyle çıkıyor..

Biz kendi kavram ve kurumlarımızda kopartıldık..

Eğer doğru bir siyasi düşünceye ulaşmak istiyorsak kendi medeniyetimizin dayandığı kavram ve kurumları ihya etmemiz gerekiyor. Bunun için siyasetname okumalıyız. Bunun için Fütüvvetname, Emanname, Pendname okumalıyız.. Bunu yaparken dünyadaki siyasi tecrübelerden de yararlanmamız gerek. Kendi köklerimizden kopartılalı çok oldu. Bugünümüzü yeniden inşa ederken bir gelecek hayalimiz olmalı.. Çocuklarımıza o hayal ülkesini miras bırakmalıyız bir dava olarak. O dava uğruna çaba göstermeliler, ter dökmeliler. Servetlerini o hayali gerçekleştirmek için harcamalılar. Onun bilimini, sanatını, hukukunu, ekonomisini üretmeliler..

Eğer iktidara gelmek, bu yolda yürüşümüzde önümüze açmıyor, sadece bize rahatlık vadediyorsa, mütrefinlerden oluruz bu süreç bizi her anlamda çürütür..

Bugün işadamlarımız para kazanmayı öğrendiler ama parayı nerede, ne için ve nasıl harcayacaklarını bilmiyorlar.

İtiraf edelim kendi Münevverimizi üretemedik. Kendi havasımızı üretemedik.. Başkalarının yaşam tarzını ve hayallerini, kendi ritüeller ve ikonlarımıza sarmalayıp sunmaya çalışıyor birileri. Ağuyu altın tas içre sunmaya çalışıyorlar bir bakıma.. Başörtüsünü 28 Şubatçılar değil ama, başörtüsü üreten firmalar ve bizim sonradan görme zenginler sıradan bir aksesuar haline getirmeye çalışıyorlar.. Doğrusu bunlarla mücadele daha zor..

Bizim bu medeniyet mücadelemiz, seçimle başlayıp biten bir mücadele olmayacak..

Seçim de önemli elbette, ama sandıklar açıldıktan sonra da, sonuç ne olursa olsun yapacak çok işimiz var.

Siyaset ya da politika sadece siyasi parti çatısı altında yapılacak bir iş de değil aslında..

Herşey siyaset de değil. Ama siyaset de bu medeniyet mücadelesinin olmazsa olmazı.

Sivil toplum da olmalı, bilim insanlarımız, sanat insanlarımız, tüccarlarımız da.

Dini kaygılar taşıyan vakıflar ve kuruluşlar hayatın her alanında etkili olmalı..

Biz bu yolda henüz işin başındayız.. Düne göre daha ileri bir noktada olsak da, gitmemiz gereken yere göre henüz için çok başındayız.

Şimdi 1 ay gündemde siyaset var. Herkes her zaman yaptıklarından ve yapmaları gerekirken yapmadıklarından hesaba çekilecek..

Bizler Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacağız.

Haydin o zaman, ne duruyorsunuz..

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1410 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar