Siyonistler Gazze’ye Neden Saldırdı?
Siyonist rejim İsrail, saldırılarını Gazze’nin her tarafına yaydı. ve saldırılardan ne çocuklar kurtulabildi ne kadınlar ve ne de yaşlılar.
Gazze Şeridi’nin etrafındaki Yahudi yerleşim birimlerine uygulanan dört günlük olağanüstü hal ve teyakkuzun ardından işgal ordusunun Gazze’ye saldırması, saldırının neden ve zamanlaması ile ilgili birçok soruyu beraberinde getiriyor. ,
Kandırma ve hilenin ardından saldırıya geçen işgalci, sadece İslami Cihad Hareketi'ne karşı saldırı yaptığını ve ona odaklandığını iddia etti. Hâlbuki saldırılarını Gazze’nin her tarafına yaydı. Saldırılardan ne çocuklar kurtulabildi ne kadınlar ne de yaşlılar.
İşgalci rejim İsrail daha önce olduğu gibi bu saldırılarında da Filistin direnişinin komutanlarına yönelik suikastlara başladı. Bunlarla yetinmeyen işgal güçleri sivillere yönelik de saldırılarda bulundu. Onlarca şehit ve yaralı bıraktı. Bunların arasında çocuk, kadın ve yaşlılar da var. Cuma günü saldırıya geçen işgal güçleri Gazze’ye yönelik geniş bombardımanda bulundular. Düşmanın Doğru Şafak adını verdiği saldırılarda 46 kişi şehit oldu, 350’den fazla kişi de yaralandı. Onlarca ev, bina ve altyapı yerle bir oldu. Siyonist işgal güçlerinin havadan ve karadan saldırılarına misilleme olarak direniş güçleri 400’den fazla füzeyi işgal hedeflerine fırlattılar.
Saldırı niçin şimdi?
İsrail’de yaklaşan seçimlerle ilgili siyasi hesaplar, saldırıların başlatılmasında ana etkendir. Ancak şimdiki Siyonist Başbakan Lapid ve Savaş Bakanı Gantz bölgede nispi bir sükûnet hâkim olmasına rağmen saldırı kararı aldı. Saldırıların başında işgal güçleri İslami Cihad Hareketi'nin Batı Yaka liderlerinden Şeyh Bessam Es-Sa’di’yi Cenin Mülteci Kampı'nda tutukladı. İslami direniş hareketleri işgalcinin ani saldırılarda bulunabileceği uyarısında bulundular. İsrail konusunda uzman, araştırmacı yazar Muhammed Muslih, işgal ordusunun istihbarat, güvenlik ve ordunun koordinatörlüğü sonucu Gazze’ye saldırdığını belirtti. Filistin Enformasyon Merkezi'ne konuşan Muslih “hızlı ve şok darbelerle suikastlar, Gazze çevresinde ilan edilen olağanüstü durumun ardından geldi. Suikastlardan önce dünyaya direnişin Gazze çevresine füze saldırısı yapacağı izlenimini verdi.” dedi. Gazze direnişi son yıllarda Batı Şeria, Kudüs ve 48 Toprakları'nda meydana gelen olaylarla da yakından ilgileniyor (ve aralarında kopmaz bir ilgi, alaka ve bağ olduğunu gösteriyor). Nitekim geçen yıl (2021) Ramazan ayında meydana gelen Kudüs Kılıcı Savaşı bu yakın ilgi ve bağın açık örneğidir. Muslih değerlendirmesinde “Lapid ve Gantz, İsrail seçimlerinin telleri üzerinde cambazlık yapıyorlar. Her ikisi, kamuoyunun şimdiki hükümetin Gazze ile savaşma niyetinde olmadığına dair kanaatini önemli ölçüde değiştirdi.” ifadesini kullandı.
Uzmanlara göre, Gazze’ye yönelik bu saldırı Lapid ve Gantz’ın grafikteki oklarını yukarıya çıkarabileceğini, buna karşın Netanyahu'yu ise önümüzdeki seçim arenasından uzaklaştırabileceğini, aynı şekilde aşırı sağcı oyların bir kısmını kendilerine çekebileceklerini ve iç cepheyi hükümetlerinin gayet güçlü ve muktedir olduğuna ikna edebileceğini söylüyorlar.
İslami Cihad Hareketi'ne karşı en büyük operasyon
Askeri alanda uzman General Yusuf Şerkavi, yaptığı değerlendirmede, Siyonist rejimin Gazze’ye yönelik saldırısının, İsrail’in yaptığı askeri bir operasyon ve bu operasyonda İslami Cihad Hareketi'ni hedef aldığı iddiasından daha büyük olduğunu söyledi. Filistin Enformasyon Merkezi'ne savaşı değerlendiren askeri uzman Şerkavi “Kanaatimce Hamas hareketi Gazze’deki durumu iyi değerlendiriyor. Saldırının zaman ve süresini işgal rejimi kontrol etmek istiyor. Ancak direniş, düşmanı gözetlemekte, işgalcinin saldırıyı sürdürme kararına sahip olmadığını ifade etmektedir.” dedi. Gazze’deki direniş grupları ortak operasyon merkezinin koordinasyonuna göre hareket ediyor. Kassam Tugayları savaşa girdiğini resmi olarak bildirmese de işgal rejimi, savaşı idare noktasında Hamas’ın parmağı olduğunu birkaç kez dile getirdi. Ortak operasyon merkezi ile İslami Cihad liderlerinin açıklamaları meydanda istisnai bir uyum olduğunu gösteriyor.
Gazze’ye saldırının şu an yaşanan bölgesel gelişmelerle alakasının olduğuna dikkat çeken Şerkavi, "Şayet İsrail Amerika’nın desteğiyle İran’a saldıracaksa, bundan önce Gazze ve Güney Lübnan cephelerini etkisiz hale getirmesi gerekiyor. Çünkü ancak bu şekilde orada savaşabilecektir.” dedi. Şerkavi devamla “İşgal rejimi arabulucu durumundaki Mısır’ı aslında ciddiye almıyor. Çünkü daha önce suikast yapmayacaklarını söylemiştiler. Diğer taraftan dünya kamuoyunu da Gazze çevresinde yaşayan Yahudi yerleşimcilerin kuşatma altında oldukları söylemiyle kandırdılar ve suikastlara başladılar.” ifadesini kullandı.
İsrail’in saldırı zamanlaması
İsrail’in Gazze saldırısının zamanlaması sadece seçimlere yönelik bir yatırım değildir kuşkusuz. Normalleşme zamanında Arap rejimleriyle bölgede yapılan yeni bir pakt ve koalisyon doğmuştur. O nedenle İsrail mantığını ağır ağır ve iyi okumak gerekir. Bir saldırı yaptığında onu acıtmak için stratejik hedefler belirlemek gerekir. Muslih değerlendirmesinde, şu an İsrail’de hükümetin başında olanların müttefiklerine mesajlar göndererek, kendilerinin en büyük güce sahip güvenlik şemsiyesi olduklarını, Gazze ve Lübnan ile dengeleri değiştirme imkânına sahip olduklarını ifade ettiklerini söyledi.
Diğer taraftan bu saldırıda Gazze ile Batı Yaka’yı birbirinden ayırma politikası açıkça görüldü. İsrail, Batı Yaka ve 48 Toprakları'nda meydana gelen gösteri ve protestolara fazla karışmak istemiyor. Geçen sene meydana gelen Kudüs Kılıcı Savaşı'nda olduğu gibi gücünü dağıtmak istemiyor. Muslih devamla “Gazze Şeridi'yle Batı Şeria’yı birbirinden ayırma politikasının bir sonucu olarak işgal rejimi Batı Yaka’da tutuklama ve takiplere başlayacak. Nitekim İslami Cihad lideri Sa’di’yi tutuklaması bu ayırımın bir sonucudur. Bununla birçok cephede çalışabileceğini göstermek istedi (Ateşkesin sağlanmasıyla Nablus'a onlarca kişiyle giren işgal güçleri üç kişiyi şehit etti kırktan fazla kişiyi de yaraladı).
Askeri uzman Şerkavi devamla, Gazze iradesinin kırılamayacağını, savaşın devam etmesi durumunda Kudüs Kılıcı'nda olduğu gibi daha fazla şiddetleneceğini belirterek, Gazze’den havalanan bir İHA’nın sınırı geçmesi, önümüzdeki dönemin sürprizlere gebe olduğunu gösterdiğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze sahasını Batı Şeria’dan koparmamak gerekir. Dayanışma ruhunun devam etmesi gerekir. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) daha önce Merkez Kurulu'nda aldığı kararların gereklerini yerine getirmesi, Gazze’ye baskı yapmaktan vazgeçmesi gerekir.”