Siyonistler neden kara savaşına girdi?
Hizbullah komutanı, Doğru Vaad operasyonunu ve ilahi zafere gidilen yolda bilinmeyenleri anlattı.
el İntigad gazetesinin güvenlik gerekçesiyle adı açıklanmayan Lübnan İslami Direnişi Hizbullah komutanlarından birisiyle yaptığı röportajın ikinci bölümünü sunuyoruz:
Kara Savaşı
Çatışmalar silsilesine dönecek olursak; pahalıya patlayacağını bilmesine rağmen düşman neden kara savaşına girdi?
Yenildim ve her şey bitti demekten başka seçeneği yoktu. Özellikle de her alanda kışkırtılması mümkünken. İlk olarak siyasi alanda; İsrailli askerleri esir alma operasyonunu yaparken onun siyasi yapısına dokunduk. Sayın genel sekreterimiz de hiçbir düşman liderin gerekli askeri deneyime sahip olmadığını söyleyerek ve başarısız olacakları için savaşa girmemelerini tavsiye ederek büyük oranda onların liderlerini hafife aldı. Bu tahrik karşısında hiçbirinin havadan saldırı yapmaktan başka çaresi yoktu. Çünkü ellerindeki askeri verilerin (hedef bankası) direnişi yok etmelerini sağlayacağını düşünüyorlardı. Ama bu silah bir şey yapamadı. Öte yandan İsraillinin prestiji ve askeri caydırma gücü gerçekte bizi esir operasyonunu yapmaktan alıkoyamadı. Böylece tahrik, İsrail ordusunun kusurlarını ortaya çıkardığımız bir metotla yapılmış oldu. Bu büyük çıkmaz karşısında karadan saldırma macerasına girmekten ya da Hizbullah bizi yendi demekten başka çareleri kalmamıştı. Kanaatimce eğer İsrailli bunu yapmış olsaydı birliği dağılır, halkı pılını pırtısını toplar ve Filistin'i terk ederdi. Ama İsrail'de hiç kimse buna cesaret edemedi. Tek bir kez Rabin 93-94 yıllarında liderleri çözüme ikna etme hedefiyle buna cesaret etmişti. Rabin, Hizbullah'ın gücü ve askeri durumu dikkatini çekince anlaşmaya varmalıyız demişti.
Düşman daha geniş bir alana girebilecek güçteyken kara savaşında neden aşamalı bir şekilde hareket etti?
İsrail bizim ileri hatlarda olduğumuzu biliyordu. Onun farklı askeri uzmanlıklarına denk önemli savunma hatlarına sahiptik. Bu yüzden o siyasi, istihbarat ve hava alanındaki başarısızlıktan sonra başka bir başarısızlığı kaldıracak güçte değildi. Ondan başarılı bir adım atması isteniyordu. Bu durum onu hareket edebileceği bir zaman payı olduğu temelinde daha dikkatli adımlar atmaya sev ketti. Bunun yanı sıra direnişin arka hatlarında hakim olabileceği zayıf noktalar bulabileceği düşüncesiyle ileri hatları en az hasarla aşması zorunluydu. Biz de büyük bir sabırsızlıkla bu anı bekliyorduk.
Bu adıma karşı ne yaptınız?
Adım adım ve uygun metotlarla ilerledik.
Özetleyebilir misiniz?
Biz düşmana karşı halkımız nezdinde "engelleme" fikrini temellendirdik. Bu teorinin, işgal altında ve bizim sahip olduğumuz özelliklere sahip olan herhangi bir halka uygulanabilirliğini ispat edebiliriz. Diyoruz ki; geleneksel silahlarla dünyadaki bütün güçleri ezebiliriz. Bunun delili de Marun Al-Ras'ta ve diğer bölgelerde olan çatışmalardır. Bir grup direnişçi Marun Al-Ras'ta iki İsrail tugayına karşı günlerce savaşmıştır, büyük bir sabır ve cesaretle direnmiştir. Buradan da direnişçiler olarak bizler, üzerinde çalıştığımız teorinin uygulanabilir olduğunu ve askeri okullarda bunu kanıtlayabileceğimizi düşünüyoruz.
Düşmanı (Binti Cubeyl ve Vadi El-Huceyr) bazı bölgelere doğru çektiğiniz doğru mu?
Tabi" Biz açık ve düzlük alanlarda İsrail'in hareket etmesine izin vermedik. Bunu da füze savarlarla tanklarını vurarak yaptık. Bu dar vadilerde ilerlemeyi getirdi. Bu bölgelerde çatışma daha uygun olduğu için biz de bunu istiyorduk. Bu bölgelerde düşman dar alanlara dağıtılarak askeri yapısı parçalanırken biz de uçak, tank ve toplardan uzak durabiliyorduk.
Sokak Çatışmasına Girdiniz mi?
Bazı zamanlarda özellikle Binti Cubeyl, Marun Al-Ras ve Ayta el-Şaab bölgesinde. Bu bölgelerde ev ev, sokak sokak savaşa girdik.
Örnek verebilir misiniz" Bazıları hayaletlerden bahsediyor.
(Gülüyor) hikaye hayalet hikayesi değil. Düşünün bir odada patlama oluyor ve direnişçi yığınların altından canlı olarak çıkıyor. İsrail de kara, deniz ve havadan bize gönderdiği ateş gücünü çok iyi biliyor ve bu ateş yoğunluğunun direnişçileri yok etmek için yeterli olacağını zannediyor. Fakat direnişçilerin hala canlı olmasına ve rakibi kadar sebatla savaşmasına şaşırıyor. Bu gerçek bir sürpriz. İsrail 60 senedir böylesini görmemiş. Düşman, direnişçinin Dahiye, Bekaa ve güneyde olanları duyup maneviyatının çöktüğünü düşünüyor ve bu şekilde karada ilerliyor. Arkasında hala hırsla savaşan direnişçiler olmasına şaşırıyor. Bu daha önceden alışık olmadığı bir durum.
İsrail'in savaşı kaybettiğini ne zaman anladınız?
Açık konuşacağım. İsrail saldırısının son iki haftasında artık İsrail'in yenilmiş olduğuna kanaat getirdim. İsrail'in vakit kazanmaya çalıştığını biliyordum. Yani girdiği çıkmazdan onu çıkaracak siyasi faaliyet için gerekli vakit. Düşman kara, hava ve denizde hakimiyeti kaybedince buna karşılık sen de savaşı yöneten ve ne olup bittiğini bilen olunca iş bitmiştir. Örneğin İsrail köylere girdiğinde biliyordu ki orada direnişçiler var ve onunla savaşacaklar. O vakit anladık ki bu savaş düşmanın sonu olacak.
Tanklar (Merkava ve diğerleri) söz verdiğiniz sürprizlerden biri miydi?
Evet. Fakat söz verdiğimiz ve gerçekleşen başka sürprizler de var: ilk olarak 33 gün boyunca koordineli ve disiplinli bir şekilde İsrail yerleşim birimlerine aralıksız füze gönderilmesi. Eğer bir günde 1000 füze atmak isteseydik yapardık. Fakat savaşın 3 ay sürebileceği görüşüne uygun olarak çalıştığımız için bu sayıya çıkmadık. İkinci olarak: İsrail'in bütün güçlerine hakim olamaması. Üçüncü olarak: bütün istihbaratına ve direnişin hareketini etkileyen casuslarına ek olarak kara, hava ve deniz silahında başarısız olması. Son olarak diyoruz ki; gerilla savaşı 100 yıldır revaçta olan düzenli orduya yaptı yapacağını. Şimdi gelecek için ne hazırlıyorlar? Bush onları açıkça gerektiği gibi hazırlık yapmaya çağırdı ve onlara silahın kendi sorumluğunda olduğu garantisini verdi. Ama ilerideki savaşlarda da başarısız olurlarsa halklarına ne diyecekler?
Gerçekten de İsrail bütün istihbarat ve gelişmiş gözetleme teşkilatlarına rağmen direnişin askeri sisteminden bu derece habersiz miydi?
İsrail karşı koyabilmek için farklı araçlarla askeri sistemimiz hakkında bilgi edinmeye çalıştı ama yapamadı.
Direniş, füzelerini geliştirmeye çalıştı mı?
Katyuşa füzeleri sayı, yaygınlık ve taktik bakımında İsrail'in bildiklerinin dışındadır.
Yok yüksek bir gizlilik olduğundan bahsettiniz.
(Kesinti) Hizbullah'ın ne kadar değerli olduğunu biliyor musunuz? Hizbullah tek bir bütün gibi hareket eden insanlardan kurulu bir örgüttür. Asıl sorulması gereken soru; Lübnan gibi bir ülkede Hizbullah'ın düşman için oluşturduğu tehlike nedir? olmalıdır. Bilindiği gibi Lübnan turistik ve herkese açık bir ülkedir. Hizbullah gibi karmaşık füze sistemiyle büyük bir gizlilikle ve İsrail'e yapacağını yapan bir örgütün varlığına rağmen Lübnan'ın kırılgan güvenliğinin gölgesinde eğlenmek isteyen herkese açıktır. Direnişin gücü ve büyüklüğü buradan kaynaklanmaktadır. Bu, düşman için olağanüstü bir meseledir. Kesin olan şudur ki; İsrail bütün istihbarat örgütleri, casusları, yerel olan ve olmayan uşaklarına rağmen direnişin nasıl çalıştığını bilmemektedir. Bu kolay bir iş değil. Bunun din ve inanç boyutuyla ve yüksek deneyimle alakası var. Bu kesinlikle İsrail'in anlamadığı bir mesele.
Marjayoun Kışlası
Direnişin Majayoun'da Siyonist güçleri muhasara ettiği söylendi. Bu olayı tekrar anlatabilir misiniz?
Düşman Marjayoun bölgesine girdiğinde orada direnişçilerin olacağını tahmin etmiyordu. Direnişçiler bunun akabinde güneşin ilk ışıklarıyla birlikte doğrudan darbe vurdular ve iki tank yok edildi. Bu gücün Marjayoun kışlasına yöneldiği ortaya çıktığında direnişçiler onu yok edebilirlerdi. Ama kışla içinde 300'den fazla Lübnan askeri olduğu için herhangi bir çatışma olmasından kaçındık. Özellikle de bu kişiler hayatlarını tehlikeye atacak herhangi bir askeri adım atmamaları için direniş askerlerine yalvardılar.
Sizce, düşman 30 bin askerle Lübnan'a en büyük çıkartmanın yapılacağını ilan ettiğinde gerçekten geniş bir kara harekatı yapmaya mı niyetlenmişti yoksa bu bir psikolojik savaş mıydı? (Savaşın son günleri)
Bu, yüzü yere gelmesin diye son kozunu oynamaya çalışan, bir şey yapmaktan aciz birinin adımına benziyor. Başka bir ifadeyle daha önce de size açıkladığım gibi düşman, ister kara, hava ister denizden olsun direniş karşısında bir şey yapmaktan acizdir. Bu sebeple Lübnan toprakları üzerinde bulunduğunu dünya kamuoyuna göstermek için gece karanlığında operasyon yapmak istedi. Ama asıl önemli olan onun bu topraklarda bulunduğunu ispatlamasıdır ve bu hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bunun delili ise; direnişçilerin hareketini etkisiz hale getirememiş olmasıdır. İsrail ordusu ne direnişin attığı füzelere engel olabilmiştir ne de bu güçlerin yaptığı etkiye karşı koyabilmiştir.
Bu sebeple mi Baalbek ve Bawadi'ye çıkartma yaptı?
Evet. Baalbek'e yaptığı çıkartma propaganda amaçlıydı. Güney cephesindeki kayıplarını kapatmayı, Lübnan kamuoyunu etkilemeyi,güney cephesini sarsmayı ve "düşman" hattının arkasına kolayca çıkartma yapabileceği temelinde direnişçilerin safını etkilemeyi hedefliyordu. Şükürler olsun o bu hedeflerini gerçekleştiremedi. Bawadi'ye yaptığı çıkartmada ise çok önemli bir komutanını yitirdiği acı kayıplar verdi.
Düşmanın çıkartmalarının yapısına yoğunlaşacak olursak; askeri açıdan bunun önemi nedir?
Askeri çıkartmalar hedeflerinin gerçekleşmesiyle değerlendirilirler. Yoksa sarf edilen çaba boşa gitmiş demektir. Bawadi'ye yapılan çıkartma direnişçiler tarafından düşmanın zayıf noktaları tespit edilerek ortaya çıkarıldı. İlk olarak: amacı gerçekleşmedi. İkinci olarak: direnişçiler tarafından ortaya çıkarıldı ve grubun komutanı öldürüldü. Son olarak şunu söylemek istiyorum ki; direniş bir kez daha gözetlemeden, operasyonlarının yapısı ve çıkartmalara karşı koymasına kadar her alanda etkinliğini ve faaliyetini ortaya koymuştur.
* Lübnan'da yayınlanan el İntigad gazetesinde yayınlanan bu röportajın ikinci bölümü, Gülşen Topçu tarafından İsra Haber için tercüme edilmiştir
Kara Savaşı
Çatışmalar silsilesine dönecek olursak; pahalıya patlayacağını bilmesine rağmen düşman neden kara savaşına girdi?
Yenildim ve her şey bitti demekten başka seçeneği yoktu. Özellikle de her alanda kışkırtılması mümkünken. İlk olarak siyasi alanda; İsrailli askerleri esir alma operasyonunu yaparken onun siyasi yapısına dokunduk. Sayın genel sekreterimiz de hiçbir düşman liderin gerekli askeri deneyime sahip olmadığını söyleyerek ve başarısız olacakları için savaşa girmemelerini tavsiye ederek büyük oranda onların liderlerini hafife aldı. Bu tahrik karşısında hiçbirinin havadan saldırı yapmaktan başka çaresi yoktu. Çünkü ellerindeki askeri verilerin (hedef bankası) direnişi yok etmelerini sağlayacağını düşünüyorlardı. Ama bu silah bir şey yapamadı. Öte yandan İsraillinin prestiji ve askeri caydırma gücü gerçekte bizi esir operasyonunu yapmaktan alıkoyamadı. Böylece tahrik, İsrail ordusunun kusurlarını ortaya çıkardığımız bir metotla yapılmış oldu. Bu büyük çıkmaz karşısında karadan saldırma macerasına girmekten ya da Hizbullah bizi yendi demekten başka çareleri kalmamıştı. Kanaatimce eğer İsrailli bunu yapmış olsaydı birliği dağılır, halkı pılını pırtısını toplar ve Filistin'i terk ederdi. Ama İsrail'de hiç kimse buna cesaret edemedi. Tek bir kez Rabin 93-94 yıllarında liderleri çözüme ikna etme hedefiyle buna cesaret etmişti. Rabin, Hizbullah'ın gücü ve askeri durumu dikkatini çekince anlaşmaya varmalıyız demişti.
Düşman daha geniş bir alana girebilecek güçteyken kara savaşında neden aşamalı bir şekilde hareket etti?
İsrail bizim ileri hatlarda olduğumuzu biliyordu. Onun farklı askeri uzmanlıklarına denk önemli savunma hatlarına sahiptik. Bu yüzden o siyasi, istihbarat ve hava alanındaki başarısızlıktan sonra başka bir başarısızlığı kaldıracak güçte değildi. Ondan başarılı bir adım atması isteniyordu. Bu durum onu hareket edebileceği bir zaman payı olduğu temelinde daha dikkatli adımlar atmaya sev ketti. Bunun yanı sıra direnişin arka hatlarında hakim olabileceği zayıf noktalar bulabileceği düşüncesiyle ileri hatları en az hasarla aşması zorunluydu. Biz de büyük bir sabırsızlıkla bu anı bekliyorduk.
Bu adıma karşı ne yaptınız?
Adım adım ve uygun metotlarla ilerledik.
Özetleyebilir misiniz?
Biz düşmana karşı halkımız nezdinde "engelleme" fikrini temellendirdik. Bu teorinin, işgal altında ve bizim sahip olduğumuz özelliklere sahip olan herhangi bir halka uygulanabilirliğini ispat edebiliriz. Diyoruz ki; geleneksel silahlarla dünyadaki bütün güçleri ezebiliriz. Bunun delili de Marun Al-Ras'ta ve diğer bölgelerde olan çatışmalardır. Bir grup direnişçi Marun Al-Ras'ta iki İsrail tugayına karşı günlerce savaşmıştır, büyük bir sabır ve cesaretle direnmiştir. Buradan da direnişçiler olarak bizler, üzerinde çalıştığımız teorinin uygulanabilir olduğunu ve askeri okullarda bunu kanıtlayabileceğimizi düşünüyoruz.
Düşmanı (Binti Cubeyl ve Vadi El-Huceyr) bazı bölgelere doğru çektiğiniz doğru mu?
Tabi" Biz açık ve düzlük alanlarda İsrail'in hareket etmesine izin vermedik. Bunu da füze savarlarla tanklarını vurarak yaptık. Bu dar vadilerde ilerlemeyi getirdi. Bu bölgelerde çatışma daha uygun olduğu için biz de bunu istiyorduk. Bu bölgelerde düşman dar alanlara dağıtılarak askeri yapısı parçalanırken biz de uçak, tank ve toplardan uzak durabiliyorduk.
Sokak Çatışmasına Girdiniz mi?
Bazı zamanlarda özellikle Binti Cubeyl, Marun Al-Ras ve Ayta el-Şaab bölgesinde. Bu bölgelerde ev ev, sokak sokak savaşa girdik.
Örnek verebilir misiniz" Bazıları hayaletlerden bahsediyor.
(Gülüyor) hikaye hayalet hikayesi değil. Düşünün bir odada patlama oluyor ve direnişçi yığınların altından canlı olarak çıkıyor. İsrail de kara, deniz ve havadan bize gönderdiği ateş gücünü çok iyi biliyor ve bu ateş yoğunluğunun direnişçileri yok etmek için yeterli olacağını zannediyor. Fakat direnişçilerin hala canlı olmasına ve rakibi kadar sebatla savaşmasına şaşırıyor. Bu gerçek bir sürpriz. İsrail 60 senedir böylesini görmemiş. Düşman, direnişçinin Dahiye, Bekaa ve güneyde olanları duyup maneviyatının çöktüğünü düşünüyor ve bu şekilde karada ilerliyor. Arkasında hala hırsla savaşan direnişçiler olmasına şaşırıyor. Bu daha önceden alışık olmadığı bir durum.
İsrail'in savaşı kaybettiğini ne zaman anladınız?
Açık konuşacağım. İsrail saldırısının son iki haftasında artık İsrail'in yenilmiş olduğuna kanaat getirdim. İsrail'in vakit kazanmaya çalıştığını biliyordum. Yani girdiği çıkmazdan onu çıkaracak siyasi faaliyet için gerekli vakit. Düşman kara, hava ve denizde hakimiyeti kaybedince buna karşılık sen de savaşı yöneten ve ne olup bittiğini bilen olunca iş bitmiştir. Örneğin İsrail köylere girdiğinde biliyordu ki orada direnişçiler var ve onunla savaşacaklar. O vakit anladık ki bu savaş düşmanın sonu olacak.
Tanklar (Merkava ve diğerleri) söz verdiğiniz sürprizlerden biri miydi?
Evet. Fakat söz verdiğimiz ve gerçekleşen başka sürprizler de var: ilk olarak 33 gün boyunca koordineli ve disiplinli bir şekilde İsrail yerleşim birimlerine aralıksız füze gönderilmesi. Eğer bir günde 1000 füze atmak isteseydik yapardık. Fakat savaşın 3 ay sürebileceği görüşüne uygun olarak çalıştığımız için bu sayıya çıkmadık. İkinci olarak: İsrail'in bütün güçlerine hakim olamaması. Üçüncü olarak: bütün istihbaratına ve direnişin hareketini etkileyen casuslarına ek olarak kara, hava ve deniz silahında başarısız olması. Son olarak diyoruz ki; gerilla savaşı 100 yıldır revaçta olan düzenli orduya yaptı yapacağını. Şimdi gelecek için ne hazırlıyorlar? Bush onları açıkça gerektiği gibi hazırlık yapmaya çağırdı ve onlara silahın kendi sorumluğunda olduğu garantisini verdi. Ama ilerideki savaşlarda da başarısız olurlarsa halklarına ne diyecekler?
Gerçekten de İsrail bütün istihbarat ve gelişmiş gözetleme teşkilatlarına rağmen direnişin askeri sisteminden bu derece habersiz miydi?
İsrail karşı koyabilmek için farklı araçlarla askeri sistemimiz hakkında bilgi edinmeye çalıştı ama yapamadı.
Direniş, füzelerini geliştirmeye çalıştı mı?
Katyuşa füzeleri sayı, yaygınlık ve taktik bakımında İsrail'in bildiklerinin dışındadır.
Yok yüksek bir gizlilik olduğundan bahsettiniz.
(Kesinti) Hizbullah'ın ne kadar değerli olduğunu biliyor musunuz? Hizbullah tek bir bütün gibi hareket eden insanlardan kurulu bir örgüttür. Asıl sorulması gereken soru; Lübnan gibi bir ülkede Hizbullah'ın düşman için oluşturduğu tehlike nedir? olmalıdır. Bilindiği gibi Lübnan turistik ve herkese açık bir ülkedir. Hizbullah gibi karmaşık füze sistemiyle büyük bir gizlilikle ve İsrail'e yapacağını yapan bir örgütün varlığına rağmen Lübnan'ın kırılgan güvenliğinin gölgesinde eğlenmek isteyen herkese açıktır. Direnişin gücü ve büyüklüğü buradan kaynaklanmaktadır. Bu, düşman için olağanüstü bir meseledir. Kesin olan şudur ki; İsrail bütün istihbarat örgütleri, casusları, yerel olan ve olmayan uşaklarına rağmen direnişin nasıl çalıştığını bilmemektedir. Bu kolay bir iş değil. Bunun din ve inanç boyutuyla ve yüksek deneyimle alakası var. Bu kesinlikle İsrail'in anlamadığı bir mesele.
Marjayoun Kışlası
Direnişin Majayoun'da Siyonist güçleri muhasara ettiği söylendi. Bu olayı tekrar anlatabilir misiniz?
Düşman Marjayoun bölgesine girdiğinde orada direnişçilerin olacağını tahmin etmiyordu. Direnişçiler bunun akabinde güneşin ilk ışıklarıyla birlikte doğrudan darbe vurdular ve iki tank yok edildi. Bu gücün Marjayoun kışlasına yöneldiği ortaya çıktığında direnişçiler onu yok edebilirlerdi. Ama kışla içinde 300'den fazla Lübnan askeri olduğu için herhangi bir çatışma olmasından kaçındık. Özellikle de bu kişiler hayatlarını tehlikeye atacak herhangi bir askeri adım atmamaları için direniş askerlerine yalvardılar.
Sizce, düşman 30 bin askerle Lübnan'a en büyük çıkartmanın yapılacağını ilan ettiğinde gerçekten geniş bir kara harekatı yapmaya mı niyetlenmişti yoksa bu bir psikolojik savaş mıydı? (Savaşın son günleri)
Bu, yüzü yere gelmesin diye son kozunu oynamaya çalışan, bir şey yapmaktan aciz birinin adımına benziyor. Başka bir ifadeyle daha önce de size açıkladığım gibi düşman, ister kara, hava ister denizden olsun direniş karşısında bir şey yapmaktan acizdir. Bu sebeple Lübnan toprakları üzerinde bulunduğunu dünya kamuoyuna göstermek için gece karanlığında operasyon yapmak istedi. Ama asıl önemli olan onun bu topraklarda bulunduğunu ispatlamasıdır ve bu hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bunun delili ise; direnişçilerin hareketini etkisiz hale getirememiş olmasıdır. İsrail ordusu ne direnişin attığı füzelere engel olabilmiştir ne de bu güçlerin yaptığı etkiye karşı koyabilmiştir.
Bu sebeple mi Baalbek ve Bawadi'ye çıkartma yaptı?
Evet. Baalbek'e yaptığı çıkartma propaganda amaçlıydı. Güney cephesindeki kayıplarını kapatmayı, Lübnan kamuoyunu etkilemeyi,güney cephesini sarsmayı ve "düşman" hattının arkasına kolayca çıkartma yapabileceği temelinde direnişçilerin safını etkilemeyi hedefliyordu. Şükürler olsun o bu hedeflerini gerçekleştiremedi. Bawadi'ye yaptığı çıkartmada ise çok önemli bir komutanını yitirdiği acı kayıplar verdi.
Düşmanın çıkartmalarının yapısına yoğunlaşacak olursak; askeri açıdan bunun önemi nedir?
Askeri çıkartmalar hedeflerinin gerçekleşmesiyle değerlendirilirler. Yoksa sarf edilen çaba boşa gitmiş demektir. Bawadi'ye yapılan çıkartma direnişçiler tarafından düşmanın zayıf noktaları tespit edilerek ortaya çıkarıldı. İlk olarak: amacı gerçekleşmedi. İkinci olarak: direnişçiler tarafından ortaya çıkarıldı ve grubun komutanı öldürüldü. Son olarak şunu söylemek istiyorum ki; direniş bir kez daha gözetlemeden, operasyonlarının yapısı ve çıkartmalara karşı koymasına kadar her alanda etkinliğini ve faaliyetini ortaya koymuştur.
* Lübnan'da yayınlanan el İntigad gazetesinde yayınlanan bu röportajın ikinci bölümü, Gülşen Topçu tarafından İsra Haber için tercüme edilmiştir