Mehmet GÖKTAŞ
Siz ey örtülere bürünen Müslüman bayanlar!
Siz ey bütün zamanların göz aydınlığı, İslam’ın Genç Kızları, İslam’ın kadınları!
Unutmayın, Rabbiniz sizinle beraber, yanınızda yârınız, yardımcınız, dostunuzdur!
Size hep rahmet ve merhamet nazarıyla bakmakta, size bir başka yakındır!
Siz şimdi yeryüzünde Allah’ın yürüyen şiarları, Allah’ı hatırlatan işaretlerisiniz!
Sizin bulunduğunuz her yerde, kalplere Allah geliverir, dillere Allah geliverir!
Siz gökyüzünün yeryüzündeki sembolleri, vahyin ve Kitabın canlı şahitlerisiniz!
Siz şimdi bulunduğunuz her noktanın Allah ile olan bağlantısı, sıcak irtibatısınız!
Sizin bulunmadığınız yerler soğuktur, yalıtkandır, Allah ile irtibatı kopuk karanlıklardır!
Siz hep meleklerle birlikte bulunanlarsınız, meleklerin kuşatmasında yürüyen sultanlarsınız!
Sizin yürümediğiniz yollar ıssız, sizin görülmediğiniz caddeler, meydanlar anlamsızdır, ruhsuzdur!
Sizin nefeslerinizin ısıttığı yuvalar ne sıcak yuvalardır!
İçinde siz yoksanız, ıssızdır ve yıkıktır!
Rabbim sizi kime yâr etmişse, onu cidden bahtiyar etmiştir!
Göz aydınlığı vermiş, gönül aydınlığı vermiş, dünyalar lütfetmiştir!
Siz, coşkun suların sükûnete erdiği uçsuz bucaksız okyanuslarsınız!
Çünkü siz saadet devrinin yıldızlarını temsil eden İslam’ın kızları, Müslüman kadınlarsınız!
Sizin kucağınızda başlar serüvenleri cennet yolcusu çocukların,
Çünkü sizin göğsünüzden emenler, sonsuzluğu ve ölümsüzlüğü emenlerdir!
Çünkü siz emzirdiniz mi, vahiy emzirirsiniz, hikmet emzirirsiniz, iman emzirirsiniz!
Sonra, siz Allah’ın yeryüzüne çizdiği çizgisi, hürmeti ve haremi, gözetilmesi gereken haddi, hududusunuz!
Sizin bulunduğunuz bir yerde herkes haddini hududunu bilmek durumundadır!
Sizin bulunduğunuz bir yerde herkes edebini takınmak durumunda, gözler ya yumulmak zorunda ya da nereye baktığını bilmek zorundadır!
Sizin bulunduğunuz bir yerde sesler kısılmak zorunda, ağızlardan çıkanı kulaklar duymak durumundadır!
Dün akıncı yiğitler yüklenmiş götürmüştü kıtalardan kıtalara Allah’ın nûrunu, göklerin haberini!
Bugün sizin mübarek örtünüz, kızaran yüzleriniz, vahyi kıpırdayan diliniz yüklenmiş bu kutlu emaneti!
Haydin, yürüyün ufkunda görünüverin, asırlardır Mesih’i bekleyen bir insanlığın,
Karşılarında birden Hazreti Meryem’i, Meryemleri bulsunlar da şaşırsınlar kalsınlar!
Sonra toparlansınlar, anlasınlar önce Meryemlerin gelmesi gerektiğini,
Baksınlar, Müslüman genç kızın yüzünde hayânın, nezahetin oluşturduğu güzelliği görsünler!
Gencimizi görsünler, yaşlımızı görsünler, ninelerimizin secdelerle ışıldayan yüzlerini görsünler.
Görsünler de temiz topraklarımıza döküp kaçtıkları kimyasal kadın atıklarından, kokanalarından utansınlar!
Bir kendi metal suratlarına baksınlar, dışından sürülmüş kat kat boyaların altında kalan,
Bir de Allah’ın boyasına baksınlar, içinden kendiliğinden alev alev yanan, tül tül kızaran!
Şimdi söylesinler, hangi boyaymış Allah’ın boyasından daha güzel olan?