"Siz mahkemeye, biz millete"
Erdoğan, CHPye şöyle seslendi: Kendi vekillerinize biraz güvenin. Niçin millete gitmekten korkuyorsunuz. Siz mahkemeye, biz millete gideriz. AK Parti ile CHP arasındaki fark da budur dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sürekli planlanan birtakım kirli oyunlara rağmen, Türkiye'nin aydınlık bir yolda ilerlemesine devam edeceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, Anayasa değişiklik teklifinin Meclis Genel Kurulu'ndaki ikinci tur oylamaları öncesinde, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, terör olaylarına ve muhalefetin Anayasa değişikliğine ilişkin iddialarına cevap verdi. Erdoğan, "Kirli senaryoların sahiplerine bir kez daha sesleniyorum: Başaramayacaksınız. Hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. Karanlık senaryoların tamamı sorgulanıyor, günyüzüne çıkıyor. Türkiye'nin bu kirli oyunları görmesini istiyorum. Başımızı öne eğmeyeceğiz. Türkiye'nin düşmanlarını sevindirmeyeceğiz. Düşmana inat aydınlık yarınlara yürüyeceğiz" dedi. Erdoğan, muhalefetin Anayasa paketini millete götürmekten korktuğunu da belirterek, "Siz mahkemeye, biz ise millete gideriz, farkımız bu" diye konuştu.
VESAYETE BOYUN EĞMEDİNİZ
Anayasa değişiklik teklifi için Meclis'te yoğun mesai yapan AK Partili Milletvekillerine teşekkür eden Başbakan, şunları söyledi: "Anayasa değişikliği için fedakârane çalışmanız için şükranlarımı sunuyorum. Gece-gündüz demeden Meclis'in nasıl çalışacağını gösterdiniz. Olumlu oy veren her milletvekiline teşekkür ediyorum. Meclis, tarihinin en önemli çalışmalarından birini ortaya koymuştur. Tarihe altın harflerle not düşülmüştür. Hiçbir vesayete boyun eğmediğiniz için bu millet sizden ziyadesiyle memnundur. 'Yeter, söz de, karar da milletindir!' deme yürekliliğini gösterdiniz. Şimdiden isimlerinizi tarihe yazdırdınız. Böyle tarihi bir çalışmanın parçası olduğum için onur duydum, Rabbime şükrettim... Ak ile kara 10 günlük Anayasa maratonunda güneş gibi ortaya çıkmıştır. Muhalefet partilerinin liderleri, tüm inandırıcılıklarını kaybetmiştir."
"SİZ MAHKEMEYE, BİZ MİLLETE GİDERİZ"
Muhalefet liderlerine de seslenen Erdoğan, "Neden vekillerin 'hayır' oyu vermesini engelliyorsunuz? Kendi arkadaşlarınıza neden güvenmiyorsunuz? Gelin oyunuzu kullanın. Hayır diyecekseniz, hayır deyin ama oyunuzu kullanın. Muhalefetin bu acı halini görünce, demokrasi adına üzülüyorum. Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini söylüyorlar. Artık Anayasa Mahkemesi, Ana Muhalefet Mahkemesi haline geldi. Yaptıkları iş bu. Niçin referandumdan korkuyorsunuz? Niçin millete gitmekten korkuyorsunuz? Siz mahkemeye, biz millete gideriz. AK Parti ile CHP arasındaki fark budur. TBMM'nin ardından son sözü milletimiz söyleyecek. Allah yolunuzu açık etsin, bahtınızı açık etsin" dedi.
TERÖRÜ LÂNETLEDİ
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmaya, Tunceli'nin Nazimiye ilçesi ve Diyarbakır'ın Lice ilçesinde terörist saldırılar sonucu şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralı askerlere acil şifalar dileyerek başladı. Bu tür saldırıların, hükümetin terörle mücadele azim ve kararlılığını daha da güçlendireceğini, bu noktada atacağı adımları daha da güçlü hale getireceğini vurguladı.
TAKSİM MEYDANI İLE İLGİLİ KARAR BİZE NASİP OLDU
Türkiye genelinde '1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün tam bir bayram havasında kutlandığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Oradaki gelişmelerle ilgili kimin ne dediği bizi çok ilgilendirmiyor ama biz 33 yıl aradan sonra böyle bir zemini hazırlamanın mutluluğu içindeyiz. Bugünün bir emek ve dayanışma günü ilan edilmesi, tatil olarak ilan edilmesi, AK Parti iktidarına nasip oldu. Taksim Meydanı'yla ilgili verilen karar, AK Parti iktidarına nasip oldu. Oradan bazıları şu anda nemalanmak istiyor. 'Kopara kopara aldık, şöyle yaptık, böyle yaptık..' filan. Kimsenin kalkıp da bu iktidardan kopara kopara aldığı bir şey yok. Kopara kopara bu kadar alma güçleri varsa, bunlar 1977'den iktidarımız dönemine kadar neredeydiler, niye böyle bir şey alamadılar?" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin bugün artık sadece üzerindeki yüklerini, korkularını atmakla kalmadığını, cesur bir şekilde Çorum olaylarını, Kahramanmaraş olaylarını, 1 Mayıs 1977'yi, Sivas olaylarını, Gazi Mahallesi olaylarını, Başbağlar katliamını, faili meçhulleri konuşur, tartışır ve sorgular bir hale geldiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Önceki gece Tunceli'nin Nazimiye ilçesinde, dün Lice'de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyetle, 1977'de Taksim'de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Çorum'u, Kahramanmaraş'ı, Gazi Mahallesi'ni, Sivas'ı kana bulayan zihniyet ile Danıştay'da kan döken zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. Yakın tarihimizde uygulamaya konulan o karanlık senaryoların tamamı bugün sorgulanıyor, tamamı günyüzüne çıkıyor. Umutsuzluğa kapılmayacağız. Türkiye'nin düşmanlarını asla ve asla sevindirmeyeceğiz. Düşmana inat kardeşliğimizi yüceltecek, düşmana inat birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza edecek, Allah'ın izniyle kenetlenmiş şekilde aydınlık yarınlara yürüyeceğiz."
AYNI ÖNERGELER TEKRAR TEKRAR VERİLİYOR
"Muhalefetin matbu, bilgisayardan çıkmış aynı metni önerge olarak sürekli verdiğini" belirten Erdoğan, "Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil aynı önerge, aynı... Ayıptır ayıp. Demokrasiyle, bu çatının ahlâkıyla bunlar uyuşmaz. Biraz kendinizi yorun da maddelerle ilgili önerge verin ama dikkat edin, bunların verdiği önergenin maddelerle alakası yok. Farklı şeyler. Ülkenin sorunlarıyla da alakası yok. Uydurdukları hayali şeyler var" diye konuştu.
ABDESTİNDEN ŞÜPHESİ OLMAYAN...
Anadolu'nun güzel bir deyimini aktarmak istediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Abdestinden şüphesi olmayan, namazından şüphe etmez. Bunlar kendi gerekçelerine kendileri inanmadıkları için, arkadaşlarına da haliyle güvenemiyorlar. O kadar ki; kendi ülkelerinin hukukçularına, akademisyenlerine, bilim adamlarına, Anayasa profesörlerine kıymet vermiyorlar. Okyanus ötesinden, yani hariçten gazel okuyanların ipine sımsıkı sarılıyorlar. Bunlar milletle, milletin iradesiyle bir irtibat kuramadıkları için, o irtibatı başka yerlerde, mahkeme kapılarında arıyorlar. Meclis iradesini sürekli mahkemelik hale getirmek, millet iradesine tahammül edememektir. Meclis'in iradesini örselemeye çalışmak, yasama yetkisini zafiyete düşürmek, demokratik bir siyasete, demokratik parlamenter sistemin en önemli unsuru olan partilere yakışır mı?"