Skandallar ülkesi Avusturya

Skandallar ülkesi Avusturya

Avusturya, son günlerde "insanım" diyen herkesin tüylerini diken diken eden insanlık dışı bir skandalın utancını yaşıyor

Aşağı Avusturya eyaletinin Amstaetten kasabasında, 73 yaşındaki Josef Fritzl'in öz kızı 18 yaşındaki Elisabeth'i evinin bodrumuna kilitleyerek 24 yıl boyunca tecavüz edip, bu ensest ilişkiden yedi çocuk edinmesini ve bu insanlık dışı olayın 24 yıl boyunca kimsenin dikkatini çekmemiş olmasını da anlamak doğal olarak mümkün değil.

Avusturya kamuoyu da polisi, adli makamları ve basınıyla günlerdir bu korkunç olayın, nasıl olur da küçücük bir kasabada 24 yıl boyunca anlaşılamadığı sorusuna yanıt arıyor.

Ancak gerek halk arasında, gerekse medyadaki tartışmalarda bu soruya yanıt olabilecek bir görüş de maalesef belirtilemiyor.

Ülkenin büyük gazeteleri de bu korkunç olayın ardından, "Bize neler oluyor?" şeklinde başlık atmakla yetindiler.

İçişleri Bakanı Günther Platter de katıldığı bir açık oturumda "İnsan aklının kabul edemeyeceği, korkunç bir olay yaşıyoruz." diyerek, kamuoyuna herşeyi polisten beklememeleri, çevrelerinde tanık oldukları olayları polise bildirerek yardımcı olmaları çağrısında bulunmakla yetindi.

Avusturya'da insan ilişkileri çok zayıf. Sadece dost, arkadaş ve komşuluk ilişkileri değil, aile fertleri arasındaki ilişkiler bile çok kopuk ve soğuk.

Örneğin bir çocuk 17 veya 18 yaşına geldiğinde, baba ocağını terk edip tek başına yaşamaya başlıyor ve anne babasıyla ilişkisi Noel veya yeni yıl gibi özel günlerle sınırlı kalıyor.

Çok muhafazakâr bir aile çocuğu ise azami Pazar günleri anne ve babasıyla kilisedeki ayine gidip ardından da birlikte yemek yiyorlar.

Komşuluk ilişkileri ise hemen hemen yok denecek düzeyde. Örneğin aynı apartmanda ikamet eden insanlar birbirlerinin isimlerini bile bilmezler.

Bunun için de gazetelerde sık sık, "Çocuklarıyla aynı kentte tek başına yaşayan emekli Maria veya Hans'ın evinde bir ay önce öldüğü, binadaki ağır koku sonucu anlaşıldı." türünden haberler okumak kimseyi şaşırtmıyor.

Bay Fritzl'in alışveriş yaptığı mahalle bakkalı veya marketteki tezgahtâr kızımız Türk olsaydı, yıllar önce 50 yaşındaki birinin gelip kendisinden sık sık bebek bezi ve bebek maması alması karşısında "Ohhh Herr Fritzl, Allah analı babalı büyütsün. Hiç haber de vermediniz. Kız mı oğlan mı, ismini ne koydunuz?" gibi koyu bir muhabbet mutlaka başlardı.

Ama Avusturya toplumunda tabiri caizse kimse kimsenin "etlisine sütlüsüne karışmıyor."

Medya ilgisi

Bu arada dünya medyası da Amstaetten kasabasında günlerdir üs kurdu.

Küçücük kasabada onlarca canlı yayın aracı, televizyon kameraları, foto muhabirlerinin dev objektifleriyle sokakları arşınlaması artık tedirginlik yaratmaya başladı.

Hatta Başbakan Alfred Gusenbauer dünya medyasının bu aşırı ilgisinden duyduğu rahatsızlığı 1 Mayıs mitingindeki konuşmasında adeta meydan okurcasına dile getirdi.

Skandalla ilgili basın toplantısını izleyen gazeteciler
Fritzl ailesini çevreleyen skandala medya yoğun ilgi gösterdi

Başbakan Gusenbauer "utanç verici bu olayın faillerini bulup adalete teslim etme" sözü verirken, "Dünya medyasının bir kişinin yaptığı bu kriminal olaydan yola çıkarak, güzel ülkemizin itibarını zedelemesine de izin vermeyeceğiz." diyerek hayli alkışlandı.

Ancak başbakanın unuttuğu bir nokta vardı: Aşağı Avusturya eyaletinin sabıka kaydı sadece bu son insanlık dışı olayla sınırlı değil maalesef.

1998 yılında okul dönüşü evinin önünden kaçırılan ve 10 yıl süreyle yine bir binanın bodrum katında rehin tutulan Natascha Kampusch'u kaçıran Wolfgang Priklopil de Aşağı Avusturyalı bir caniydi ve kurbanını yine bu eyaletteki bir binanın bodrumunda rehin tutmuştu.

Son yıllarda yazdığım Avusturya mahreçli haberlerden anımsadığım diğer korkunç bir olay ise, 2004 yılında Aşağı Avusturya eyaletinin başkenti Sankt Pölten kaynaklı.

Katolik Başpiskopos Kurt Krenn'in papaz adayı öğrencilerle giriştiği eşcinsel ilişkilerin fotoğrafları basında yayımlanınca Avusturya yeniden büyük bir skandalla dünya medyasının gündemine oturmuştu.

Hatta olay öylesine büyüdü ki, Vatikan olaya el koydu ve dönemin Papası 2. Jean Paul'un tayin ettiği müfettişler Başpiskopos Krenn'i zorunlu emekliye ayırıp olayı kapattılar.

Papa 2. Jean Paul'ün ölümü de bu skandalın daha fazla büyümeden gündemden düşmesine yardımcı oldu.

Aşağı Avusturya eyaleti sakinleri bunca skandaldan sonra bir konuda kendilerini teselli edebilirler bence: Tarihin en büyük diktatörlerinden biri olarak anılan Adolf Hitler "Bizim eyaletten değil" diyebilirler.

Çünkü Hitler Avusturyalı ama Aşağı Avusturya değil, kapı komşusu Yukarı Avusturya eyaletinin başkenti Linz yakınlarındaki bir köyde dünyaya gelmiş.

bbc