Srebrenitsa Katliamı'nın Yıldönümü
Cesedini arayan kabirler...
Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği ancak yeterli tedbiri almayarak, Sırplara sunduğu bu şehir 8 Temmuzda Sırplar tarafından işgal edilmeye başlandı. İşgal ile birlikte Müslümanlar şehirden tahliye edilmeye başladılar. 10 binin üzerindeki silahsız Boşnak Müslüman katledildi ve toplu mezarlara gömüldü.
Doğu Bloğunun dağılması ile beraber Federal Sosyalist Yugoslavya'nın da farklı etnik grupları bir arada tutma ihtimali ortadan kalkmıştı. Federal çatı altındaki cumhuriyetler 25 Haziran 1991'de Slovenya ve Hırvatistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Eylül 1991'de ise Makedonya bağımsızlığını ilan etti. 29 Şubat-1 Mart 1992'de ise Bosnalı Hırvatlar ve Bosnalı Müslümanlar bir bağımsızlık referandumu düzenlediler ve % 100 yakın bir oy oranı ile bağımsızlık yönünde karar verdiler. Referandumda çıkan bu kararın ardından 5 Nisanda Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etti. Bir gün sonrasında ise ABD ve Avrupa ülkeleri Bosna-Hersek'in bağımsızlığını tanıdılar.
Bu gelişme üzerine Bosnalı Sırplar, Bosna Sırp Cumhuriyeti adıyla Bosna-Hersek'ten ayrıldıklarını açıkladılar ve ardından da bölgede etnik temizliğe giriştiler. Böylece Avrupa'nın ortasında katliamlarla dolu 4 yıl sürecek bir savaş başladı. Bosnalı Sırplara en büyük destek ise Yugoslavya devlet başkanı Slobodan Miloseviç ve Genelkurmay Başkanı Perisiç'ten geliyordu. Bosna Sırp Cumhuriyeti ve Sırp Demokrat Partisi (SDS) Başkanı olan Radovan Karadziç ve General Ratko Mladiç'in öncülüğündeki Sırplar, Bosna Hersek'teki Boşnak ve Hırvat nüfusu katlederek ülkeyi Sırplaştırma amacı güdüyorlardı. Sırplar Eski Yugoslavya ordusunun asker ve teçhizatlarını devraldıkları için büyük bir avantaja sahiplerdi.
Güvenli bölgede katliam
Savaş süresince Sırplar uluslar arası örgütlerin ( BM,AT, Nato) baskılarına karşın ülke içerisinde soykırıma devam ettiler.Uluslararası örgütlerin yeterli tepkiyi göstermemesi Sırpları sürekli bir şekilde cesaretlendirdi. Bölgeye uygulanan ambargo ise doğrudan Müslümanları etkilemekteydi Sırplar Yugoslav ordusunun tüm gücüyle saldırırken Müslümanlar hafif silahlarla kendilerini savunmak zorunda kalıyordu. Savaş süresince tarihe geçen birçok katliam yaşandı. Bu katliamların en büyüklerinden biri savaşın sonlarına doğru 1995 yılının Temmuz ayında Srebrenica'da Sırplar tarafından gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği ancak yeterli tedbiri almayarak, Sırplara sunduğu bu şehir altı 8 Temmuzda Sırplar tarafından işgal edilmeye başlandı. İşgal ile birlikte Müslümanlar şehirden tahliye edilmeye başladılar. Ancak bu tahliyeler ile birlikte binlerce insandan bir daha haber alınamadı. 10 binin üzerindeki silahsız Boşnak Müslüman katledildi ve toplu mezarlara gömüldü.
Kızılhaç örgütü verilerine göre Bosna Savaşı süresince 200 bine Bosnalı Müslüman hayatını kaybetti ve bunların büyük kısmı dünyanın gözü önünde sistematik bir soykırım şeklinde oldu. Avrupa'nın ortasında yaşanan bu soykırımın sona ermesi ise dünya kamuoyundan gelen tepkilerin giderek artması sonucu Nato'ya ait uçakların Sırp hedeflerine yaptığı saldırılar ile oldu. Bu müdahalelerin ve baskıların ardından Sırplar Ekim ayına gelindiğinde savaşı durdurmak zorunda kaldılar. Amerika Birleşik Devletlerinin baskısıyla 1995 yılının Kasım ayında Boşnak lider Aliya İzzetbegviç, Hırvat lider Franjo Tudjman ve Sıp lider Slobodan Miloseviç Amerika'nın Dayton kentinde bir araya geldi ve barış müzakerelerine başladılar. Soykırımı yapanla soykırıma uğrayanın aynı masada eşit şekilde yer aldığı bu görüşmelerin sonucunda Dayton antlaşması imzalandı.
Bosna-Hersek Cumhuriyeti, Hırvatistan Cumhuriyeti ve Yugoslav Federal Cumhuriyeti'nin yanısıra Avrupa Topluluğu, Fransa, Federal Almanya, Rusya Federasyonu, İngiltere ve ABD temsilcilerinin gözlemci olarak imzaladıkları Dayton Barış Anlaşması biri askeri biri de sivil olmak üzere iki alanda düzenlemeler içeren bir ana metin ile 11 Ek'ten'ten oluşmaktaydı.
Antlaşmanın öne çıkan bazı maddeleri :
1. Bosna ve Hersek devleti, Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olarak iki entiteye ( varlık ) ayrılmıştır.
2. Devlet, Bosna Hersek ismiyle tek bir devlet olarak idame ettirilecektir.
3. Devlet, dış politika, dış ticaret, ulaşım, haberleşme, hava trafiği kontrolü, uluslar arası kuralların uygulanması ve para politikasından sorumlu bir anayasaya sahip olacaktır.
4. Bosna Hersek'te yaşayan tüm insanlara iki entitede özgürce hareket ve seyahat etme hakkı tanınacaktır.
5. Anlaşmaya göre aşağıdaki kurumları oluşturan bir anayasanın oluşturulması öngörülmüştür.
a. Halk Meclisi ve Temsilciler Meclisi'nden oluşan ikili bir parlamento
b. Üç kişiden oluşan Cumhurbaşkanlığı Konseyi (iki üye Bosna ve Hersek Federasyonu'ndan bir üye Sırp Cumhuriyeti'nden)
c. Bakanlar Kurulu
d. Anayasa Mahkemesi
e. Merkez Bankası
Ortak kurumların başında her üç etnik grubun bir temsilcisinin bulunduğu Cumhurbaşkanlığı Konseyi gelmektedir. Dört yıllık bir süre için göreve gelen Konseyin başkanlığı sekiz aylık rotasyonla el değiştirmektedir. Bakanlar Kurulu, başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan dahil her bakanın ikişer yardımcısı vardır. Bakan Boşnak ise yardımcılarından birinin Sırp, diğerinin Hırvat olması gerekir. Bakanlar Kurulu, Başbakan, Maliye, Güvenlik, Sivil İşler ve İletişim, Dışişleri, Avrupa ile Bütünleşme, Dış Ticaret ve Ekonomik İlişkiler, İnsan Hakları ve Göçmenler ve Savunma bakanlıklarından oluşur.
Bir başka ortak kurum ise Bosna Hersek Temsilciler Meclisi ile Bosna Hersek Halk Meclisi'nden oluşan Bosna Hersek Parlamentosu'dur. Bosna Hersek Temsilciler Meclisi, 28'i Bosna Hersek Federasyonu, 14'ü ise Sırp Cumhuriyetindeki seçmenlerin doğrudan oylarıyla belirlenen 42 üyelidir. Bosna Hersek Halk Meclisi ise entite meclislerince seçilen toplam 15 üyeden oluşmaktadır ve her üç etnik grup 5'er üyeye sahiptir. Diğer ortak kurumlar ise Anayasa Mahkemesi, Askeri İşler Daimi Komitesi ve Merkez Bankası'dır.
Bosnalı Müslümanların üç yıl boyunca uğradığı soykırım bu antlaşma ile sona erdi. Ancak tüm yaşananlara rağmen Bosnalı Müslümanlara egemen oldukları bir Bosna Hersek devleti çok görüldü. Antlaşma maddelerinde görüldüğü gibi kurulan idari yapı Bosnalı Müslümanlarla Sırplar arasında paylaştırıldı.
Kimlikleri tespit edilen Srebrenitsa kurbanlarının cenazeleri, Potoçari'de Hollandalı askerlerin kendilerine sığınan Boşnaklar'ı Sırp askerlere teslim ettiği fabrikada bekletiliyor.
Bosna savaşı sırasında Srebrenitsa'da katledilen kurbanlardan kimlikleri tespit edilenlerin cenazeleri, Potoçari köyünde, savaş esnasında Hollandalı askerlerin, kendilerine sığınan Boşnaklar'ı, Sırp askerlere teslim ettiği eski akümülatör fabrikasında bekletiliyor.
Cenazeler, bugün yapılacak Soykırımı Anma Töreni'nin ardından toprağa verilecek. Soykırımın ardından uzun uğraşlar sonucu tespit edilen toplu mezarlardan çıkarılarak, kimlik tespit işlemleri tamamlanan 409 kurban arasında, adı konulmamış bir bebek de bulunuyor.
Sevdiklerini 18 yıl önce kaybeden cenaze yakınları, eski akümülatör fabrikasında bekletilen tabutların başından ayrılmıyor. Cenazelerin taşınmasıyla birlikte duygulu anların yaşandığı eski akümülatör fabrikasında, soykırım kurbanları için Kur'an-ı Kerim okunuyor ve dualar ediliyor.
Bu arada, defnedilecek 409 kurban için Saraybosna'da da dün Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç ve Hırvat üyesi Jelyko Komşiç ile BosnaHersek Reis-ul Uleması Hüseyin Kavazoviç'in yanı sıra çok vatandaşın katılımıyla tören düzenlenmiş, cenazeler daha sonra Potoçari'ye gözyaşlarıyla uğurlanmıştı.
Potoçari'ye ulaşan tabutlar, Tır'lardan alınarak, savaş esnasında Hollandalı askerlerin, kendilerine sığınan Boşnaklar'ı, Sırp askerlere teslim ettiği eski akümülatör fabrikasına taşınmıştı.
dunyabulteni