Abdurrahman Dilipak
“Stratejik plan” üzerine aykırı düşünceler
Kişi eğer, muhtemel gelişmelere ve niyetlerine ilişkin hazırlık ve tedarik anlamında sorumluluklarına tedbir babında bir plan yapıyorsa, bu aklın muktezasıdır. Sonuç ne olursa olsun bizim için niyet, istikamet, akıl, irade, eylem ve sorumlulukların gereği idrak esas olacaktır. Mü’minler bilirler ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Bir Mü’min, hiçbir şeyi ihtirasla istemez. Bilir ki, ihtirasla istediği her şey zor bir imtihana dönüşecektir. Belki de o şey dua ile istenen bir bela olacaktır.
Hz. Yusuf, bir rüya yorumundan yola çıkarak, 7 yıllık bolluk döneminde, 7 yıl sürecek kıtlık için hazırlık yaptı. Bu da bir plandı. Ama O’nun planı Allah’ın rızasına uygundu. Sonuçta herkesin bir planı var, Allah’ın ise bir hükmü var.
Bu işlerin bir de taktik boyutu var.
Taktik, kısa erimli hedeflere ulaşmak için, bazan rakipleri şaşırtmaya yönelik olarak izlenen yol ve yöntemlerin tümünü ifade eder.
Mekr sözlükte “aldatmak, hile yapmak suretiyle birinin hedefine ulaşmasını engellemek” anlamında masdar olarak ve “hile, aldatma” mânasında isim olarak kullanılır. “Mekerallahu” şeklinde Allah’a nisbet edildiğinde “kötüleri hilelerinden dolayı cezalandırmak, tuzak ve düzenlerini etkisiz hale getirmek, onları kendi tuzaklarına düşürmek / tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirmek” mânasına gelir. Kur’an-ı Kerim’de, el-En‘âm 6/123-124; en-Nahl 16/26, 45; Fâtır 35/10, 42-43; el-Mü’min 40/45 ayetlerde, Müslümanlara karşı kurulan tuzaklar, hileler konusunda İlahi ikazlar vardır.
Başkalarına karşı haksız ve hukuksuz şekilde üstünlük sağlama peşinde koşanların stratejik planları da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.
Aslında, her şey sonunda dönüp dolaşıp Allah’a gelecektir. Her işin evveli, ahiri, zahiri, batını O’nun elindedir. O kadere, rızga ve ecele hükmedendir. Yani yolun sonunda, kendi rızası dışında davranan herkes kaçtığını sandığı şeye doğru koşacak ve Allah onu kazdığı tuzağa düşürecektir. Buna “Kündeye gelmek” diyoruz.
Eskiden künde diye “kölelerin kaçmalarını önlemek için suçluların ayağına bağlanan demir halka, ayak bağı”na denirdi. “güreşte, hasmı altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek kilitleme biçimindeki oyun”a da bu ad verilir. Künde “düzen, dolap, oyun, hile” anlamına da gelir. “Tuzağa düşüp yenilmek, hileye kanmak. Güreşte rakibine oyun kurarken kendi, oyunuyla yenilmek” anlamına da gelir. “Tuzağa düşürülüp yenilmek, aldatılmak” da “kündeye gelmek” şeklinde tanımlanır.
Strateji aslında askeri bir kavram. Osmanlıca’sı “sevkülceyş”, Fransızca stratégie “ordu yönetme sanatı”, Eski Yunanca’da stratēgía “komuta etmek, kumandanlık” “Orduyu harp sahasına sevk ve idare” demektir.
Aynı dilde Stratēgós “komutan, general”a (+ia) ekleyerek türetilmiştir. “Yol haritası” anlamına da gelen gelime “stratós “ “ordu” ve “ágō”: sürmek, sevketmek kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş bir kelimedir. Sonuç olarak bu kavram batılı, askeri bir tanımdır.
Bu senaryoda bu şekli ile “kader”e, “imtihan”a yer yoktur tabii!?.
“Stratejk plan” yapanlara günümüzde “Stratejist” denilmektedir. Bu iş bugün yön, eylem mühendisliği ile birlikte multi disipliner, ihtimal, maliyet ve risk analizlerine dayalı, içinde taktik unsurları da ihtiva eden, Makyavelist bir karakter taşıyan, rasyonalist, determinist, pragmatik, belli bir hedefe odaklanmış bir aksiyonu ifade etmektedir. Bu hedefe ulaşmak için her yol meşru olacaktır ve bütün imkanlar bu hedef ile uyumlu hale getirilebilecek ve önceklikli olarak kullanılabilecek, ya da dominant unsur olarak diğer unsurlar bu ana planla senkronize, entegre edilecek, senkranizasyon ve oryantasyonla birlikte, piramidal bir şekilde örgütlenen merkezi komuta erkinin komutasına göre optimize edilecektir.. Meşruiyetini hedef ve gayesinden alır, karşı çıkanları hain ilan eder ve düşmanla işbirliği içinde gösterir. Bütün gecikme, yanlışlıklar ve olumsuzlukların sorumluluğu itiraz eden ya da uyum göstermeyenlere yüklenir.
Genel olarak Stratejistler “kader”e inanmazlar. Her şey sebeb sonuç içinde ilerler, süreci doğru yönetirseniz, sonuç kaçınılmazdır. Sürece ilişkin bütün ihtimaller, maliyetler ve riskler bu anlamda hesaplanması gerekir. Aksi halde evdeki hesap çarşıya uymaz çünkü!?
Tabii doğru bir süreç yönetimi için konu ile ilgili çok güçlü bir referans kütüphanesi yanında, çok güçlü bir beyin envanterine ihtiyaç olacaktır. Karar alındığı andan itibaren, konunun dünden bugüne seyri ve bundan sonraki sürecin izlenmesi, değerlendirilmesi, derecelendirilmesi, artı ve eksilerin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Dini, ahlaki, hukuki, ideolojik, politik paydaşlar ve tehditlerin tesbiti yanında, senaryonun değişen şartlara uyum performansının gözden geçirilmesi gerekir. Stratejik derinlik biraz da bu işin bu katmanları ile ilgilidir.
Dün bugün gelecek yanında, üst yapı ve altyapının da ciddi şekilde analiz edilmesi gerekir. Dini bilgiler ve gerekler, kehanetler, başkalarının ideolojik ve politik şuuraltı ve gelecek beklenti ve tasavvurları bu süreçle ilgili ayrı bir derinlik gerektirir. Bir stratejik plan ne kadar çok katmandan oluşursa o kadar derinlik kazanır. Bunun yanında aşırı derinlik hareket hızını düşürür ve yönetim açısından zorluk ve maliyet artırıcı bir unsur olabilir. Bu stratejinin en tehlikeli yanı, otoriter bir yapı oluşturma riskidir. Komuta heyetinin geleceği bu işin başarısı ile özdeşleştirilirse durum daha da acımasız ve vahim bir hal alabilir.
Strateji, günümüzde daha çok ulusal ve uluslararası toplulukların hayati, olmazsa olmaz, politik tercihlerine dayalı, barış ve savaşta benimsenen politikalara destek vermek amacıyla politik tercihlere ek olarak ekonomik, psikolojik ve askerî güçleri bir arada kullanarak belli bir hedefe varma bilimi ve sanatı olarak bir anlam ve değer kazanmaktadır.
Bu anlamda önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yolların ve uygulanan yöntemlerin tümü bu kavramla ilişkilendirilmektedir.
Bunu bir asker kullanıyorsa bu “bir savaşta amaca ulaşmak için askeri kuvvetleri uygun bir biçimde kullanma sanat ve bilimi”, politikacı kullanıyorsa, politik hedefe ulaşma, bir işletme kullanıyorsa, ekonomik hedefe, STK kullanıyorsa, ideolojik, felsefi, vijdani, kamu yararı ifade eden maddi ve manevi hedefe ulaşma aracı olarak bir anlam ve değer kazanır..
Yön eylem mühendisliği, risk yönetimi, liderlik bu süreçte çok önemlidir. Plan güçlü bir PR ve Media desteği gerektirir. Karakteri itibarı ile kalıplaşmış dini ve ahlaki, hukuki normlar gerektiğinde göz ardı edilebilir.
Hatta bu yapılar, genel amaç için dönüştürülebilir ve kullanılabilir. Yalan da söylenebilir. Her militarist, otokratik yapının hayati çıkarları sözkonusu olduğu için diğer şeyler teferruat gibi gözükebilir. Çünki Makyavelisttirler. Onlar için “gayeye giden her yol meşrudur”. Çok katı birtakım kurallar konulsa da zaruret halinde, komuta düzeyinde bir irade ile yöntemler arası geçişkenlik ve çeşitlilik yapılabilir. Bu gibi yapılarda revizyon sisteminin değişen şartlara uyumu için gerekli de olabilir. Batılı stratejistler, aslında (haşa) Tanrıya fazla bir alan bırakmazlar. Hatta Tanrıyı mecbur bırakma, ikna etme, zorlama yoluna da gidebilirler. Varsa bir Tanrı (!) yarattığı kulun bu anlamda zekası ile kendini zorlamasından mutlu olacaktır. Siyonist ve Evengelik akıl buna teşnedir.
Şimdi karar verme zamanıdır!. Zamane kahinleri, aslında Hakikati aramıyorlar, Tanrıyı kendi tanrısal kırallıklarını kurmak için karşılarındakilerin kıyametine ikna etmeye ve zorlamaya çalışıyorlar. Allah’ın ipini bırakan, kader, rızık ve ecelden habersiz bir stratejist, yeryüzünde Şeytan’ın iradesinin tecellisinin vesilesi olmayan çalışan bir zamane kahininden başka birisi değildir. Selâm ve dua ile.