İbrahim Karagül
Suikast şirketleri, işkence endüstrisi, verilen ihaleler!
CIA, suikast timleri, bazı ükelerdeki gizli sorgu/işkenceler, siyasi suikastlerler, Blackwater gibi konularda bu köşede çok şey yazdık. Sızan her bilgiyi aktarmaya özellikle önem verdik. Çünkü sadece işgal altındaki ülkelerde değil, dünyanın birçok ülkesinde, Türkiye'ye demokrasi eğitimi veren ve bu konuda burnundan kıl aldırmayan Avrupa demokratik ülkelerinde bile gizli cezaevleri işletiliyor, insanlar dünyanın birçok bölgesinden kaçırılıp buralara getiriliyor, sonra kendilerinden bir daha haber alınamıyordu. Belki binlerce kişi bu şekilde kayboldu, kaçırıldı. Devletler ve istihbarat kuruluşları, istihbarat şirketlerine ihaleler dağıtıyordu. Konusu insan hayatı olan, konusu esir ticareti olan ihalelerdi bunlar. Barack Obama'nın ABD'nin başına geçmesiyle dünyaya yayılan genel iyimserlik havası, böyle giderse etkisini çabuk kaybedecek. O süslü cümlelerin arkasından uygulamalar göremedik. Şikayet ettiğimiz şeyler bugün aynen devam ediyor ve Obama, sembolik olarak bile müdahale etme sözü verdiği bütün alanlardan geri çekildi. Şimdi bir yandan kendi sistemiyle uğraşırken, belki gerçekle yüzleşirken diğer yandan Anti-Semit ilan edilme aşamasına gelecek kadar etrafı karışmış durumda. Bizim konumuz ABD'nin, CIA'nin işkence endüstrisi. ABD'nin bir çok ülkeyle bu yönde özel anlaşmalar yaptıklarını biliyoruz. Guantanamo ve Ebu Gureyb dışında, bazı ülkelerin başkentlerinde, ana caddelerden girilen işkence merkezleri, çöllerdeki esir kampları hakkında hiçbir somut gelişme olmuyor. CIA ihaleler açıyor, belki Türkiye'den bile bu ihalelere giren oluyor. "Suikast şirketleri" kuruluyor ve ihaleler kapışılıyor. Milyonlarca dolar dağıtılıyor. Bu istihbarat şirketleri, suikast şirketleri öyle söylendiği gibi terörle, El Kaide'yle savaşmıyor. Sadece sorgu evleri de işletmiyor. Dünya genelinde belirlenen hedefleri tek tek bulup ortadan kaldırıyor. Ve bu iş bugün hâlâ bütün hızıyla devam ediyor. Hemen her gün CIA işkenceleriyle ilgili yeni haberler okuyoruz. En son işkence taktiklerinin bir kısmını öğrendik! Zanlının gözlerinin önünde annesine cinsel tacizde bulunma tehdidi, çocuklarını öldürme tehdidi, sahte infaz, silah ya da matkapla korkutma, zanlıyı kusturuncaya kadar yüzüne sigara dumanı üfleme vs.. Bütün bunlar ABD Adalet Bakanlığı'nın raporlarında yer alıyor ve kasıtlı olarak kamuoyuna sızdırılıyor. Böylece daha vahim gerçekler gizleniyor, güya eleştiriliyor, önlemler alınıyor, bir itirafta bulunuluyor! Ancak gerçek hiç de öyle değil. Gerçek olduğu gibi gizleniyor. Gerçek bugün İsrail'in Negev Çölü'nde, Romanya'da, Tayland'da, Kuzey ve Orta Afrika ülkelerinde devam ediyor. İşte bu gerçek ortaya serildiğinde ABD'nin ve onunla anlaşma yapan, işkence endüstrisinin üyeleri olan ülkelerin bütün pislikleri ortaya çıkacak. Jeremy Scahill, 20 Ağustos'ta The Nation'da "Blackwater: CIA Assassins?" başlıklı bir yazı yayınladı. "CIA, 2002 Nisan ayında, Amerika'nın Afganistan'daki operasyonlarının ilk safhalarında, Afganistan'a küçük bir tim yerleştirmesi için Blackwater'a 5 milyon dolardan fazla bir para ödedi" cümlesiyle başlıyor yazı. Afganistan işgalinden hemen sonra ilk yirmi kişilik tim bu ülkeye yerleşti. Ardından sayısız insan benzer şekilde görevlendirildi. Ardından insanlar kaçırıldı, öldürüldü, sorgulandı, işkence edildi. Onlar Kunduz-Mezar-ı Şerif arasında binlerce esiri öldürüp toplu mezara koyan türden gövlilerdi! "Örtülü paramiliter faaliyetler yürüten Operasyonlar Müdürlüğü'nde çalışmış eski bir CIA saha operatörü olan Jack Rice, The Nation'a yaptığı açıklamada "CIA'nin Blacwater'la çevirdiği iş beni korkutuyor. Teşkilat tüm yönetimi ve yetkiyi özel bir kuruluşa, Blackwater gibi bir kuruluşa devrettiğinde kontrolü kaybeder ve ne olup bittiğini anlamaz" dedi. "Bunu daha da kötüleştiren, arkanızı dönüp inkar edebilmenizdir. 'Biz değildik, kararları alan biz değildik' diyebilirler. Her iki durumdan da yaralanmaktır bu. Amerikalılar adına yapılan işkenceler hakkında duyduklarımıza benziyor; birilerini Suriyelilere, Mısırlılara veya başka birilerine verip sonra da arkamızı dönüp "insanlara işkence etmiyoruz" dememize benziyor." CIA bütün kirli işlerini bir şirkete devretmiş, o şirket hedef bölgelerde istediği suçu özgürce işlemiş, insanlık suçlarına imza atmış, ama CIA bundan muaf olmuş. Talimatlar CIA'dan ancak sorumluluk yok. Organizasyonda, Ürdün Kralı Abdullah'ın CIA bağlantısı olan isim de var. Mesela ben buradan, Şeyh Ahmet Yasin'in şehid edildiği o füze saldırısından hemen önce, şimdi bitkisel hayatta olan Ariel Şaron'un çiftliğindeki toplantıda bu suikastin konuşulduğuna inanıyorum. Ürdün Kralı Abdullah ve Şaron'un olduğu o gizli toplantıda başka kimler vardı acaba? Bütün büyük suikastleri bu şekilde düşünebiliriz.. Suikastlerin izini takip edeceğiz. Çünkü devam ediyor, edecek de. Devam ettikçe de bizlerin gerçek fotoğrafı görmesi kolaylaşacak. Bir hafıza silme operasyonu yapılıyor şu an, unutturma çalışması. Değişen hiçbir şey yok aslında. Yeni Şafak