'Suriye’de Kapsayıcı ve Laik bir Yönetim Gerekli'

'Suriye’de Kapsayıcı ve Laik bir Yönetim Gerekli'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’de kapsayıcı, mezhepsel olmayan ve laik bir yönetimin gerekli olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’de kapsayıcı, mezhepsel olmayan ve laik bir yönetimin gerekli olduğunu söyledi.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, defalarca son derece ağır ifadelerle eleştirdiği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ‘gitmesi’ gerektiğini savunmuş, ancak geçtiğimiz günlerde ‘Ak Saray’da yaptığı konuşmada ülkenin kim tarafından yönetileceğine Suriye halkının karar vermesi gerektiğini söylemişti.
 
‘Esad’ın destekçileri yönetimde olabilir’
 
Hürriyet’ten Emre Kızılkaya’nın haberine göre, Slovenya’nın Bled kasabasında düzenlenen bir bölgesel güvenlik forumunda konuşan Çavuşoğlu, darbe girişimi ve Türkiye-AB ilişkilerine dair açıklamalarda bulundu.
 
Bakan sözlerine şöyle başladı: “Suriye’de Halep’e kadar gitmeyeceğiz, amacımız Daiş’i yenmek. Suriye’de kapsayıcı, mezhepsel olmayan ve laik bir yönetim gerekli. Kapsayıcı demek tek bir şahısla ilgili bir şey değil, Esad konusunda tavrımız sürüyor ama Esad’ın destekçileri yönetimde olabilir. Herkesin kabul edeceği üçüncü bir isim geçiş sürecinin lideri olarak bulunabilir.”
 
‘Müzakereleri kesmek için baskı altındayız’
 
Darbe girişimi gecesi konutunun hedef alındığını ve Samsun’da mitingdeyken denizaltıların kendisini takip ettiğini aktaran Çavuşoğlu, “AB’den ilk arayıp geçmiş olsun diyenler Hollandalı ve Slovak meslektaşlarımdı. Ötekilerin birçoğu ‘Sağlığın nasıl’ diye bile sormadan darbeci tutukluların durumunu sordu. Türk halkı çifte standartları görüyor. AB ile müzakereleri kesmek için büyük baskı altındayız” diye konuştu.
 
İlk sinyaller hükümetten gelmişti
 
Esad’a yönelik politika değişikliğinin ilk sinyalleri hükümetten gelmişti.
 
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş 19 Ağustos’ta,“Başımıza gelen birçok şeyin sorumlusu Suriye politikasıdır. Keşke zamanında geçerli bir barış perspektifi geliştirilebilseydi” demişti.
 
Başbakan Binali Yıldırım da 20 Ağustos’ta İstanbul’da bir grup gazeteciyle yaptığı toplantıda şunları söylemişti: “En öncelikli işimiz Suriye’de bir an önce kanın durması. Bir kişiye, bir şeye bağlamak, çözümsüzlüğe razı olmaktır. 500 bin kişinin kanına girmiş. Suriye bunu taşıyabilir mi? Bugün ABD ve Rusya görüyor ki, uzun vadede mümkün değil. Ama geçiş için oturulur konuşulur. Şu anda görülüyor ki, istesek de istemesek de Esad bir aktördür. Bizim için çözüm önemli. Daha fazla insanın ölmemesi önemli… Eğer insanları kurtaracaksak, kanayan yarayı kapatıp kanı durduracaksak, bence diğerleri teferruat.”
 
Yaklaşık iki ay önce Reuters’ta “Erdoğan, Esad karşıtı söylemini yumuşatabilir” başlığıyla yayınlanan bir analizde de AKP’li bir yetkilinin “Nihayetinde, Esad hâlâ bir katil. Kendi halkına işkence ediyor. Bu konudaki duruşumuzu değiştirmeyeceğiz. Fakat o, Kürt özerkliğini desteklemiyor. Birbirimizden hoşlanmıyor olabiliriz, fakat bu konuda aynı siyaseti izliyoruz” sözlerine yer verilmişti.