Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Suriye"deki vahşî boğuşma ve Mısır seçimleri..

Suriye"deki kanlı boğuşma dalga dalga büyüdükçe bu buhranın içinden nasıl çıkılacağının cevabını vermek daha bir çetinleşiyor..

Çünkü, bir çok arab beldelerinde 1,5 sene öncelerde bir anda patlak veren büyük sosyal çalkantılar karşısında ilk planda nasıl bir tavır geliştireceğini kestiremiyen iç iktidarlar kadar, ülkelerin iç siyasetlerinde hele de günümüzde daha bir etkin olan dış güç merkezleri ve de dünyayı kendi arzularına göre tanzim etmek isteyen emperyalist odaklar şimdilerde yarınlar için daha bir hazırlıklı ve kararlı oyunlar, entrikalar tezgahlıyorlar..

Elbette ki, bütün bu tezgahlamalar, entrikalar karşısında mükevvenattaki her ânı ve gelişmeyi yönlendiren "aslî takdir"in nasıl tecelli edeceği ayrı bir konu, ama, beşer idraki ve yönlendirme gücü açısından bakıldığında, hemen hemen her güç odağı karanlıkta elyordamıyla hareket ediyor ve gelecekte karşılarına çıkması muhtemel durumların kendileri açısından en kabul edilebilir olması için ellerinden geleni yapıyor.. 

Bu yüzden hattâ Rusya Başbakanı Medvedev,  Suriye Mes"elesinden dolayı bir nükleer savaç çıkabileceğini bile dile getirdi..

Medvedev"in geçen hafta Amerikan Başkanı Obama ile yaptığı görüşmelerden sonra ise, bir "Yemenisky varyant"  (Yemen tarzı seçeneği)  bile konuşulmaya başlandı.. Yani, Yemen"i 34 yıl boyunca yöneten Ali Abdullah Salih"in, kendisine muhalif güöleri ezmek için başvurduğu kanlı yöntemlerin sonuç vermiyeceğinin anlaşılması üzerine, kendisinin iktidardan uzaklaştırılmasını ve amma yönetimin yine onun zamanında şekillenmiş kadrolar elinde kalmasını sağlayan ve nisbeten daha yumuşak ve yönetim piramidinin tepesindeki kişiye sorgulanmıyacağı ve can güvenliği konularında garantiler verilerek iktidar mekanizmasında bir tepe-kişi değişikliğine geçiş yöntemi..

Ve amma, bu arada Suriye içindeki iktidar boğuşması giderek daha bir kanlı ve acımasız ve o mücadeleye direkt olarak dâhil olmayan kitleleri de korkunç şekilde yutmaya devam ediyor..

Nitekim, son olarak Humus"un Hûle ilçesinde üçte ikisi çocuk ve kadınlardan, yani savunmasız insanlardan  oluşan 100"den fazla can dehşetengiz şekilde katledilmiş bulunuyor..

Böylesine korkunç bir tablo karşısında, şimdiye kadar, Suriye"den ulaşan korkunç haberlere yalan diye gözlerini kapayıp, hâlâ, "bu haberler de yalan.."  diye ideolojik körlüklerini sürdürenler yine olur mu, bilinmez; ama, Suriye"deki bütün haber kaynakları bu vahşetin gerçek olduğundan haber veriyor.. Ama, Esed Yönetimi suçu muhaliflerin üzerine atıyor, muhalifler de Esed rejiminin üzerine.. Ancaak, hele de böylesine savunmasız insanları katletmekten her iki tarafın da hiçbir faydasının olamıyacağı açık..

Bu durumda, ya, bir şeytanî güç hedefine varmak için bu buhranı daha bir derinleştirmekten meded umuyor, ya da korkunç bir paranoid  bir çılgınlık hecmesi sözkonusu.. Yani, bu gelişmeleri izah edebilmek için  sağlıklı bir mantıkî bağ kurmaya çalışmak, nafile..

Adı üstünde, dış siyaset.. Yüzlerce iradenin oyun sahasında olduğu bir konuda, kendi temennilerine göre hareket edilmediği için böyle olduğunu sananlar sanılarında devam edebilirler elbette..

Sadece, görülmesi gereken noktalar herhalde şunlar olmalıdır:

1-Suriye"de zâten taa temelinden gayrimeşru olan ve zorbalıkla hükmeden bir yönetim vardı ve bugün artık eski zorbalık yöntemleriyle de duruma hâkim olamamakta ve hükûmet edememektedir..

Muhalif güçlerin temel noktası, muhalefet etmekte birleşmiş olmalarıdır.. Ancak, bu tabiîdir de.. Onlar mevcud zorba yönetiminin yıkılmasını sağlayabilirlerse, o zaman,  mutlaka çok sağlıklı bir sistem kuracaklardır denilemez.. Belki, bugünkünden de daha korkunç iç boğuşmalar olabilecektir.. 

Hatırlayalım ki, Şah rejimi devrildikten sonra, İran"da da -üstelik- İmam Khomeynî gibi karizmatik bir lidere rağmen, ülke bütünlüğünü koruyarak iktidarı ele geçirmek isteyen çeşitli ideolojik içsavaşlardan ve çok çetin geçen ve 8 yıl süren bir Irak Savaşı"ndan ayrı olarak; yeni düzen, hele de ilk 4-5 yıl boyunca Azerbaycan, Kürdistan, Belucistan, (kuzeydoğu İran"daki) Türkmen Sahrası, ve (daha çok da arab halkların yaşadığı, güneybatı İran"daki) Ahvaz eyaletlerinde ne korkunç ve kanlı ayrılıkçı içsavaşlarla da uğraşmak zorunda kalmıştı.

Sosyal çalkantıların gümbürdemesi ve fırlattığı lavları da büyüklüğü  derecesinde  daha bir artan yanardağlar gibidir ki, o lavlar insan bedenleridir..

2- Amerikan emperyalizmi ve İsrail rejimi ve de Avrupa"daki müttefikleri, Suriye"deki rejimin artık ayakta duramıyacak derecede olduğunu hissediyorlar, ama, bunun yıkılması halinde Tûnus, Mısır, Yemen ve hattâ Libya"da bile İslamî eğilimli sosyal güç odaklarının sahneye çıkmakta olduklarının korkusunu Suriye"de de tekrar yaşamamak için, bugünkü Baascı Esed rejimi gittiği takdirde kendi isteklerine göre hareket edecek bir yeni yönetimin gelmesini  planlamak dikkat ve çabasındalar..

Hatırlayalım ki, İran"da Şah rejimi devrildiğinde İmam Khomeynî tarafından kurulan Geçici Hükûmet"in başbakanı olan Mehdî Bazergan"ın bile, kendilerine yakın olduğunu düşünerek yine de memnun olmuşlardı o emperyalist odaklar..

3- Rusya ise, Ortadoğu"da yeniden bir iskelebaşı tutabilmek ümidiyle, kendi uzun vâdeli stratejisini takib ediyor ve bu konuda Amerika ve Avrupa tarafından kendilerine yönelik baskıların tekrarlanamaması için, Çin ve öteki bazı Asya ülkelerini de yanına alarak Esed rejimini her ne pahasına olursa olsun ayakta tutmaya çalışıyorlar..

Bundan ayrı olarak bölgede etkinlik yarışına giren İran, Türkiye ve Suûdî rejimlerinin hesabları da bir ayrı ve çetin konu ki, İran medyasında,  Türkiye"nin yeni bir  Osmanlıcılık ve Jöntürkçülük eğilimiyle İran"ın Ortadoğu"daki etkinliğini kırmak için özel bir çaba harcadığına sık sık dikkat çekilmektedir..

Aynı iddianın tersinin, Türkiye tarafından da İran için dile getirildiğini ayrıca belirtmeye gerek yok, tabiatiyle..

Bize müslüman olarak düşen vazife herhalde devletlerin, rejimlerin, ideolojilerin, bu karmaşık tablo içinde kendilerine bir hayat alanı açma yarışına giren güç odaklarının siyaset ve entrikalarından ayrı olarak; haksızların, zâlimlerin.bir halkın hayatını gasbeden zorba rejimlerin karşısında ve mazlumların, ezilen ve de en azından zulüm düzenlerine  göre daha haksız durumda olmayanların yanında olmak ve onların başarılı olmaları için elden gelen her türlü desteği vermek dikkatinden uzak düşmemek olmalıdır..

*

Ve Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimleri..

Mısır"da daha önce de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılıyordu,  Husnî Mubarek zamanında.. Onların sonuçları önceden biliniyordu ve yüzde 90"ların üstünde oyla seçilmiş  gösteriliyordu Müubarek.. Ve 5 kez böyle seçilmişti. O,  geçen sene altıncısına hazırlanırken, iktidarının 30"ncu yılında devrildi..

Geçen hafta yapılan ve sonuçları önceden belirlenmemiş olan ilk serbest seçimlere göre ise, Mısır"da ortaya çıkan tablo ilginç..

16-17 Haziran'da yapılacak ikinci turunda Müslüman Kardeşler'in adayı Muhammed Mursî ile Mubarek"in son günlerinde kısa bir süre başbakanlık yapan ve Mısır Hava Kuvvetleri eski Komutanı em. General  Ahmed Şefiq yarışacak.

Resmî olmayan sonuçlara göre, 23-24 Mayıs günleri yapılan ilk turda Mursî oyların yüzde 25,3"ünü, Şefiq de yüzde 24,9'unu almış bulunuyor..  

Laik/ liberal kesimlerin umut başladığı (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı"nın eski Genel Sekreteri) Muhammed el"Baradeî zaten seçim öncesinde havlu atmıştı.. Onun konumunda olan ve  (yıllarca Mısır Dışişleri Bakanlığı yapan Arab Birliği eski Genel Sekreteri) Amr Mûsâ ise ancak yüzde 10 oy alarak elendi..

Büyük umutlar beslenen (yıllarca İkhwan-ul"Muslimîn saflarında iken, Cumhurbaşkanlığına aday olmak için bu örgütten ayrılan) ve bu satırların sahibinin de sempati duyduğu Abdulmun"im Ebu-l"Futûh  ise yüzde 20 alarak elendi..

Şimdi, iki aday arasında yapılacak seçimde, eski rejimi canlandırmak   isteyenlerin Şefiq"e oy verecekleri tahmin edilebilir.. Ki, onun bu kadar oy alacağı beklenmiyordu.. İslamî eğilimli adaylara oy verenlerin Mursî"ye oy vermeleri bekleniyor ki, bu tabîi olandır.  Tersi bir durum ise, herhalde şoke edici bir sonuç olacaktır..

Umulur ki, parlamento seçimlerinde toplam yüzde 74 oy alan İkhwan ve  Selefî Hareket"in, geçmişte birbirlerine ağır eleştiriler yapmış olsalar da, seçim sonrasında gösterdikleri anlayış ve ittifak bu seçimlerde de tekrarlanır..

Yoksa, tersi bir durumda Mısır halkının son 1,5 yıllık mücadeleleri ve umutları havaya savrulmuş olacak ve dahası bu durum İsrail rejimini ve onun kayıtsız-şartsız destekçisi ve hâmisi olan emperyalist odakları sevindirecektir.. Çünkü, İkhwan, daha şimdiden, İsrail"le 1979 başında yapılan utanç verici bir teslimiyet andlaşması olan Camp David Andlaşması"nın halkın referandumuna sunulacağını dile getirmeye başlamış bulunuyor..

Böyle bir ihtimalin sözkonusu edilmesi bile Mısır"ın, Ortadoğu"nun ve müslüman coğrafyalarındaki yeni hayırlı gelişmelerin başlangıcı olabilir..

 

haksöz

Bu yazı toplam 1412 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar