Ahmet Taşgetiren
Sürpriz olur mu?
Millet İttifakı deyim yerindeyse yüze yüze kuyruğuna geldi. Erteleyecek zaman kaldı mı? Sanki kalmadı. Çünkü bundan sonrası “zorlanılıyor” anlamına gelecek. O algı potansiyeli zaten vardı, Kılıçdaroğlu ve Akşener buluşmasının ardından İyi Parti sözcüsü Kürşad Zorlu tarafından “2 Mart buluşmasında belirlenecek” dendikten sonra da, “2 Mart buluşması” yani yarınki buluşma yeni bir erteleme getirirse, aday beklentisi “Aday sancısı”na dönüşecek.
İyi Parti sözcüsünün 2 Mart buluşması için umutlu konuşmasına rağmen t24’te Eray Görgülü imzalı bir haber farklı bir iddiada bulunuyor. Haberin bir paragrafı şöyleydi
“İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2 Mart’taki toplantı öncesinde partinin yetkili isimlerini dinledi. Partililer, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili çekincelerini dile getirdi. Aynı çekincelerin deprem bölgesinde de görüldüğünü vurgulayan partililer, deprem sonrası şekillenen siyasi tablonun ve adayla ilgili halkın tercihinin ortaya konulması için anket ya da hızlı bir ölçüm yapılmasının doğru olacağını belirtti.”
Bu iddia, Akşener’in Kılıçdaroğlu ile konuşmasının, “Aday netleşmesi” tarzında geçtiği beklentilerini karşılıksız bırakıyor.
Ancak, “2 Mart’ta aday belirlenecek” beklentisi, beraberinde adayın Kılıçdaroğlu olacağı ihtimalini de gündeme getirdi.
Hoş, bu haberler arasında bir de Mansur Yavaş’ın Fox tv’de söylediği “Genel Başkanımın adaylığının arkasındayım ama 6 lider bana teklif ederse göreve hazırım” sözleri girdiyse de, bu Kılıçdaroğlu tahminlerini ortadan kaldırmadı.
Bu durumda Millet İttifakı’nın ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu mu olacak yani?
Peki İyi Partililerin deprem bölgelerinden getirdiği ve daha önce Akşener tarafından seslendirilen “Kazanacak aday” şerhine eklenen izlenim hiç dikkate alınmayacak mı?
Şuna mı inanılıyor: Kılıçdaroğlu bir şekilde kazanacak! İktidar öylesine yıprandı ve toplumsal tabanını kaybetti ki “Kılıçdaroğlu bile” kazanacak!
Buradaki “Kılıçdaroğlu bile” ifadesini not edin lütfen. Çünkü o ifade sıkıntılı bir ifade.
Burada bir soru sorayım: Acaba Kılıçdaroğlu bir sürpriz yapar mı?
Daha önce bu konuyu yazdım. Yani “mesele sürüklendi sürüklendi ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığına getirildi, diğer liderler buna mecbur kaldı” tarzında bir algı siyaset zemininde alıcı buluyor.
Düşünülüyor ki “Kılıçdaroğlu bu algıdan rahatsız olur, bunu diğer liderlerin hukukuna aykırı bulur ve kendisini dayatmaz.” Hem öncelikli konu bu yapının kazanması değil mi, kaybetmek yüzde 1 bir ihtimal olsa bile 6 partinin birden bunu göze alması sağlıklı bir tavır mı?
Bu bir yaklaşım. Bu yaklaşımın CHP cenahında karşılık bulması zor. CHP’nin, kendi liderlerine angaje olması son derece tabii.
Kılıçdaroğlu’nun sürprizi, çantasından kendi ismini değil, 6 lider tarafından kabul göreceğini düşündüğü bir başka ismi masaya getirmesi olacaktır.
Çok mu naif, çok mu hayalci bir yaklaşım? Üstelik “Cumhurbaşkanlığı gibi bir payeyi hangi siyasetçi bir başkasına ikram edebilir ki?” değerlendirmeleri siyasetin mütearifesi (postulası) haline gelmişken…
Alanda karşılaştığım iki yaklaşımdan söz edeceğim. Her ikisi de mevcut iktidara tepkili, her ikisi de yeni arayış içinde iki muhafazakar seçmen tipinin yaklaşımı:
-Birisi, Kılıçdaroğlu bile olsa oy veririm arkadaş. Bu İstanbul’da, ilk seçimde CHP’ye eli gitmeyen, ancak ikinci seçimde “CHP bile olsa…” deyip oy atan kesimin yaklaşımı. Burada CHP ya da Kılıçdaroğlu “zoraki” gelinen bir alternatif niteliği de taşıyor.
-Diğeri ise, mevcut iktidardan “sıtkı sıyrılmış” olan ancak, CHP’nin, yani Kılıçdaroğlu’nun belirleyici olduğu bir çizgiye mesafesini de koruyan, hatta bunu hiç düşünmeyen kesimin çizgisi.
Bence bu kesimi, Millet İttifakı içindeki muhafazakâr liderlerin ikna etme şansı yok. Bu insanların sahada liderleri de sorgulayacakları, belki “Tayyib’in yanında kalıp uyarsaydınız” diyecekleri tahmin edilebilir.
Bu liderler, CHP’nin etkin olduğu bir iktidarda, klasik CHP’nin genleriyle taşıdığı çok büyük yanlışların yapılmasına mani olabilme misyonuyla kitlelerde karşılık bulurlarsa başarılı olmuş sayılırlar.
Şunu söylemek isterim: Hani “85 milyonun Cumhurbaşkanı olsun” diye bir beklenti var ya… CHP siyaset çizgisi, bu konuya çalışıyor mu bilmem. Bu noktada Tayyip Erdoğan eleştiriliyor, ben de eleştiriyorum, Erdoğan’ın büyük bir fırsatı kaçırdığını yazıp duruyorum. Ama CHP siyaseti, dil ve eylem olarak “85 milyonu kapsama” üzerine yeterince çalıştı mı, daha önemlisi bunu içselleştirdi mi, sorusu da ortada. Çünkü bu kolay içselleştirilecek bir iş değil. Siyasi gerilimler, çatışmalar, sosyolojik fay hatlarına her an stres yükleyebilir.
Yarını bekleyelim bakalım.