Suud ABD'nin Küresel Diyaneti mi?
ABD her yere demokrasi götürmeye kalkışırken Suud'a niçin götürmüyor. Irak'taki el-Kaide mensuplarının yarıya yakını Suud'tan geliyor buna rağmen ABD Suud'u, neden İran'ı suçladığı gibi direnişe destek veriyor şeklinde suçlamıyor
ABD her yere demokrasi götürmeye kalkışırken Suud'a niçin götürmüyor. Irak'taki el-Kaide mensuplarının yarıya yakını Suud'tan geliyor buna rağmen ABD Suud'u, neden İran'ı suçladığı gibi direnişe destek veriyor şeklinde suçlamıyor. Bu tür soruları Alman gazetesi DW soruyor.
New York Times ve Washington Post gazeteleri ABD'nin İran'ı Ortadoğu'da zayıflatmak amacıyla Suudi Arabistan'a 20 milyar dolarlık silah yardımı yapacağını öne sürdü
Washington, İran ile Irak konusunda ikili temasların geliştirilmesine ve üst düzey taşınmasına sıcak bakmıyor görünüyor. Amerikalılar, Tahran yönetiminin öncelikle Irak’ta olumsuz faaliyetlerini durdurmasını istiyorlar. İran ise, Irak’taki silahlı grupları koalisyon askerlerine karşı destekledikleri yönündeki Amerikan iddiasını reddetiyor. İki ülke heyetlerinin Irak’ta gerçekleştirdikleri 7 saatlik toplantı sırasında da bu konunun gündeme geldiği belirtiliyor.İran'a karşı kanıt yok
Washington yönetimi, İran yönetimine dönük bu iddialarını somut belge ve olaylarla kanıtlayamıyor. Oysa ki Amerika Birleşik Devletleri’nin en yakın müttefiklerinden Suudi Arabistan’ın Irak’taki şiddet olaylarında rol oynadığına ilişkin kanıtlar olduğu belirtiliyor. Güvenlik yetkilileri, New York Times gazetesine bombalı saldırılarının yüzde 40’ının Suudi Arabistanlı gönüllüler tarafından gerçekleştirildiği bilgisini verdi. Ve Irak’taki yabancı direnişçilerin çoğunluğu yine bu ülkeden geliyor.
Gözler Suudiler'de
Bu bilgiler Suudi Arabistan Krallığını Amerika’da yeniden eleştiri okların hedefi haline getirdi. Ayrıca bu ilk de değil. 11 Eylül saldırıların ardından da saldırganların çoğunun Suudi Arabistanlı olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca Usame Bin Ladin ve Amerikan Yönetimi’nin yakın ticari ilişkileri içersinde bulunduğu ailesi de Suudi Arabistanlı.
ABD merkezli Rand Corporation’ın araştırmacılarından Laurent Murawiec 10 Temmuz 2002 tarihinde asıl düşmanın Suudi Arabistan olduğunu ifade etmişti. Bu ülkenin uluslararası terörizmi destekleyen en önemli ülkelerden biri olduğunu savunan Murawiec, Amerika’nın asıl Suudi Arabistan’ı işgal ederek Krallığı yok etmesi gerektiğini söylemişti.
Ancak Laurent Murawiec enerji ihtiyacının karşılanması için öncelikle Irak’ın „özgürleştirilmesinin“ önemine değinmişti.
Riyad harekete geçti
Amerikan yönetiminin yakın ticari ilişkiler içersinde bulunduğu Riyad’da bu mesaj çok iyi algılandı ve imaj değişikliğine gidildi. Suudi Arabistan teröre karşı savaşta öncü ülke olarak tanıtıldı ve demokratikleşmeye dönük adımlar atıldığı izlenimi verildi. Ama Suudi Arabistan’ın yıllarca Taliban ve Pakistan’daki kuran kurslarının asıl destekçisi olduğu gerçeği gizlenemedi.
Suudi Arabistan’da her ne kadar Saddam Hüseyin için gözyaşı dökülmese de Irak’ın şiilerin ağırlıklı olduğu ve İran etkisi altında olan bir ülke olma yolunda ilerlemesi rahatsızlık yaratıyor. Riyad İran’ın güçlenmesi ve Krallığın doğu bölgelerinde huzursuzluğa neden olmasından kaygı duyuyor. Bütün bunlar Suudi Arabistan’daki radikal çevrelerin harekete geçmesi için yeterli gerekçeler oluşturdu. Irak’a gitmek ve artan Şii etkisi ve Amerikan işgaline karşı mücadele etmek çekici bir hal aldı. Bu Krallık tarafından resmen desteklenmiyor. Ama önlenmesi için de gerekli önlemlerin alınmadığı görünüyor. Ayrıca Kral Abdullah, Şiilerin ve Amerika’nın köşeye sıkıştırmaya devam etmeleri halinde Sünnilere destek vereceklerini açıkça söylemekten de çekinmiyor. Kral, Iran’ın maşası olarak tanımladığı Irak Başbakanı Maliki ile görüşmeyi reddediyor.
ABD-Suudi yakınlaşması
Son dönemde yaşanan bu gelişmeler ve günışığına çıkan istihbarat bilgileri Amerika ile Suudi Arabistan’ın müttefiklik ilişkilerinin yeniden gölgelendiğini gözler önüne seriyor. Suudi Arabistan ile ilişkiler Amerika Birleşik Devletleri’nde yeniden tartışma konusu…
dw-world