Taliban Adım Adım Kabil'e Geliyor

Taliban Adım Adım Kabil'e Geliyor

ABD Kabil'i kaybediyor, Taliban ilerliyor

Amerika Afganistan’da tökezlerken Taliban adım adım Kabil’e geliyor

“Tarih farklı şekilde tekerrür ediyor. Amerikalılar Sovyetler’in yerini aldı. Taliban ise ülkelerini yabancı işgalinden kurtarmak isteyen mücahid gruplarının yerini aldı. Taliban birinci savaşını kazanmış, Kabil’e fetih edasıyla girmiş ve halk tarafından olumlu karşılanmıştı. Bir defa daha ve hemen hemen aynı şekilde Kabil’e girmesi sürpriz sayılmaz.”

Molla Ömer ve El Kaide lideri Usame Bin Laden’in yakalanamaması ABD önderliğindeki işgal güçlerinin en büyük başarısızlığı...

Afganistan’daki şartlar Amerikan planları doğrultusunda yürümüyor. Zira Taliban hareketinin başlattığı operasyonlar sürekli artışta ve NATO güçleri saflarındaki kayıplar gün be gün artıyor, Hamid Karzai hükümeti daha fazla yalnızlaşıyor ve zayıflıyor.

Önceki gün Kabil’deki Pakistan büyükelçisi ortadan kayboldu; kaçırıldığını ifade edenler var. Pakistan güçleri, saflarını yeniden düzenleyen ve bölgedeki güçlerini toparlayan El Kaide örgütü unsurlarının tasfiyesi umuduyla Amerikan baskılarına boyun eğerek Afganistan sınırına yakın kabile bölgesindeki kendi evlatlarına karşı başarısız bir savaşa giriyor.

TALİBAN BİLDİRİSİ ABD’NİN SIKINTISINI GÖSTERİYOR
Taliban hareketi lideri Molla Ömer’in, dün yayınladığı ve Batılı ülkelere ülkesindeki Amerikan politikalarından ve Washington’un askerî stratejisinden kendilerini uzak tutmaları çağrısını yaptığı bildirisi ABD yönetiminin dünyanın bu bölgesindeki sıkıntısının boyutunu özetliyor. Molla Ömer’in Afganistan savaşından 6ı yıl sonra hayatta olması, bu stratejinin başarısızlığının açık bir ifadesidir.

Çünkü bu yönetimin açtığı ve şu ana kadar 700 milyar dolardan fazla maliyeti olan teröre karşı savaşın en önemli hedefi Molla Ömer’i ve müttefiki El Kaide lideri Şeyh Usame Bin Ladin’i öldürmekti.

AVRUPA; ABD’NİN TALEPLERİNE TEMKİNLİ
Molla Ömer, Avrupa ülkelerini Amerikan stratejisinden uzak durmaya teşvik etmeye ihtiyaç duymuyor. Zira Fransa ve Almanya’yı Afganistan’a ilave güç göndermeye teşvik etmek için imdat çağrısında bulunma derecesine varan ümitsiz Amerikan girişimleri şu ana kadar karşılık bulmadı. Afganistan’daki askerî maceraya katılan ülkelerin çoğunluğu ABD’nin tıpkı Irak’ta olduğu gibi Afganistan’daki savaşı kaybettiğini bildikleri için güçlerini artırma yönündeki bütün Amerikan taleplerine temkinli yaklaşıyorlar.

EN BÜYÜK KAYIP PAKİSTAN’DA
Belki de en büyük kayıp savaştaki köşe taşı olan Pakistan’da olacaktır. Zira Amerika’nın teröre karşı savaşının bel kemiği olan bu ülke, General Pervez Müşerref’in halk desteğinin düşmesi ve Afganistan’daki Amerikan varlığına karşı çıkan İslami grupların nüfuzunun artması sebebiyle çözülme ve çökme tehdidi altında. Bu İslami gruplar, Pakistan eski başbakanı Benazir Butto suikastını gerçekleştirmekle suçlanıyorlar.

Afganistan’da hali hazırdaki kanlı kaos, merkezi hükümetin çöküşü ve güvenlik yokluğu şartları ülkenin Taliban’ın gelişi, yönetimi ele alışı ve Rabbani başkanlığındaki iktidardaki mücahid gruplarının koalisyonunu ortadan kaldırışı öncesi yaşanan iç savaş şartlarını hatırlatıyor.

TARİH TEKERRÜR EDİYOR
Tarih farklı şekilde tekerrür ediyor. Amerikalılar Sovyetler’in yerini aldı; Karzai ile Necibullah rejiminin yerini... Taliban ise ülkelerini yabancı işgalinden kurtarmak isteyen mücahid gruplarının yerini aldı.
Taliban birinci savaşını kazanmış, Kabil’e fetih edasıyla girmiş ve halk tarafından olumlu karşılanmıştı. Bir kez daha ve hemen hemen aynı şekilde Kabil’e girmesi sürpriz olmaz kesinlikle.

Londra’da yayımlanan El Kudsülarabi gazetesi, 12 Şubat 2008, Arapça’dan çeviri: Halil Çelik / Vakit