Ahmet Taşgetiren
Tarkan’ın sübliminal mesajları
Bugün Tarkan’ı yazmaktan başka ihtimal var mı?
Adam geldi oturdu gündeme… Klasik deyimle sağcısının solcusunun konuştuğu konu bu. Kendisi sağcı – solcu, iktidardan ya da muhalefetten yana olmasa da.
Tabi bizde bu işler bu zemine oturduktan sonra akla gelebilecek ilk yorumlar, arkada kimin olduğu, kimin fonladığı, hangi dış odakla ilişkili olduğu vs cinsinden olur.
Ama hemen söylenebilir ki, Birleşik Arap Emirlikleri ile işleri düzelttikten sonra herhalde Tarkan’ı onlar fonlamış olamaz. Muhammed Dahlan falan yoktur arkada.
Adamlar Sedat Peker’i bile susturdular Türkiye’ye yapacakları yatırımlar hatırına.
O zaman kim kalıyor geride, Amerika ya da Avrupa Birliği olmasın. Ne de olsa AİHM üzerinden Osman Kavala meselesine takmış durumdalar. “Geçcek, diyor, Gitcek, diyor, Düş yakamızdan” diyor.
Ama belki de “Pandemi için” diyordur bütün bunları. İki yıldan beri Pandemi bunaltmadı mı herkesi? Alıp alıp götürmedi mi içimizden birilerini ötelere. Doğru, pandemi için demiş olabilir.
Ama sokaktaki insanların böyle şıkıdım şıkıdım oynaması hayra alamet değil. Onlar sanki başka sebeple heyecanlanmışlar gibi. Hem siyaset neden bu kadar işin içinde? Sanki içine girilen 2023 ikliminde gittikçe ısınacak meydanlar gibi. Sanki muhalefet “Gözlerime bak anlarsın” cinliği ile dinliyor şarkıyı. Sanki iktidar cenahı “Yaptı yapacağını Tarkan” der gibi yaşıyor şarkıyla gelen havayı.
İşin latife boyutunu aşarsak, sanki sokaktaki insanlar…. elektrik faturalarından bunalmış öfkeli insanlar, arabasının deposunu doldururken burnundan soluyanlar, doğalgaza güç yetiremediği için çocuklarını battaniyeye sarıp uyutanlar… Pazar yerlerinde, marketlerde fiyatları görünce içinde isyan duyguları depreşenler başka hislerle kulak veriyorlar, ya da mırıldanıyorlar, “Geçcek Geçcek – Gitcek Gitcek - Düş yakamızdan” sözlerini. Bir süre sonra ucuz ekmek kuyruğundaki emekliler Tarkan’ın temposuna uyup “zil takıp oynamaya” başlarsa şaşırmamak lazım.
Bir süredir sanatçılar politize oldu ya da politize hale getirildi. Siyasi kamplaşma, şarkılarından, skeçlerinden en küçük imaları dahi cımbızlayıp, “muhalif söylem” kategorisine sokarak politize hale getirdi her şeyi. Hani denir ya, falanca politikacı kendisiyle ilgili yapılmış karikatürleri, hangi nitelikte olursa olsun -yani isterse alaya alıyor olsun- sanatçısından orijinalini alıp, çerçeveletip evine ya da ofisine asardı, diye, mesela Özal örnek verilir ya, şimdi herkes “Nerede kaldı o günler?” diye hayıflanıyor ya, Cem Yılmaz azıtmış, Orhan Pamuk çıldırmış, Şahan Gökbakar kötü tweetler atıyormuş….. Sezen Aksu’nun bile bu hengâme içinde az kalsın dili koparılıyordu ya…. Herkes dilini kolluyor bir süredir memlekette.
Hani öyle bir anekdot vardır. Ülke hükümdar danışmanına (yani nedimine) “Git bak bakalım halk nasıl?” diye sorarmış, danışman gidip gelip her defasında “Halk burnundan soluyor efendim” dermiş, o da “artırın baskıyı” ya da “artırın zamları” diye ferman buyururmuş, sonunda bir gün danışman “Efendim garip bir şey oldu, demiş, halk zil takıp oynuyor sokaklarda” , gibi bir haberle dönmüş. Hükümdar telaşlanmış, “İşte şimdi felaket başladı, demiş, durdurun zamları ya da baskıları…”
Kim bilir belki de Tarkan, “zil takıp oynama” işini, böyle bir sübliminal mesaj niyetiyle gündeme getirmiştir.
Eskiden dergahlarda duvarlarda “Bu da geçer ya Huu!” diye hat levhaları asılırdı. Tevekkül karışımı bir teselli ifadesiydi bu. Zamane değişti tabii. Tarkan çizgisi, ya da pop dünyası, öyle sakin, mütevekkil söylemez bir sözü. Fıkır fıkır bir dünya bu.
Şarkının ilk tınılarının duyulmaya başlandığından itibaren, hani dövizin tırmandığı günlerde saat saati tutmuyordu ya, onun gibi saat saat milyon milyon artıyor dinleyici sayısı.
Şarkının ister sözleriyle ister müziği ile meydanları sokakları hareketlendireceği de tartışma götürmez.
Haliyle iktidar cenahı tedirgin. Sezen Aksu olayı, baltayı taşa vurma ikazı uyandırmış olmalı ki, bizzat sayın Cumhurbaşkanı, “dil koparma” söylemini düzeltme gereği duydu.
Ama herkese tedirginlikle bakma, “Acaba bunun içinde de muhalif bir ses kaynıyor mu?” kuşkuculuğu ile yürek tarama işlerine yönelme, iyi bir ruh hali değil.
Ne dersiniz Tarkan’ın şarkısından “Cumhurbaşkanına hakaret” gibi bir şey çıkarılır mı?
Neler akla geliyor değil mi?
Kim bilir belki de iktidar cenahı şarkının “Geçcek, geçcek…” kısmını çok daha vurgulu olarak seslendirecek ve memlekette esen umut rüzgarına sahiplenmeyi tercih edecektir.
Tarkan, Sezen Aksu olayında şöyle bir tweet atmış: “Son günlerde kendisine yapılan haksızlık, saygısızlık ve ayıp hiç bir zaman unutulmayacak, tarihe yazılacaktır.” Aradan çok geçmedi zaman değil mi, belki de bu şarkı o günlerin duyguları içinde doğmuştur.