Tehdit-Diplomasi Dengesi Akıllıca
Katar Gazetesi:AKP, PKK'nın oyununu iyi okuyor.
Erdoğan hükümetinin tehdit-diplomasi dengesi akıllıca
AKP hükümetinin, Kuzey Irak'ı harekâtla tehdit ederken bir yandan da diplomasiye hız vermesi akıllıca. Türkiye PKK'nın oyununu iyi okuyor
Erdoğan hükümeti meclisten, orduyu PKK'ya karşı askeri operasyonla görevlendirme yetkisi aldı. Bu milletvekillerinin büyük çoğunluğunun onay verdiği çok güçlü bir 'kart' olsa da, Erdoğan'ın yetkiyi hızla uygulamaya koyacağı anlamına gelir mi? Baskın yanıt 'hayır' olacaktır. Zira Türk hükümetinin meclisten aldığı yetkiden, diplomasiyi sonuna kadar kullanmak konusunda yararlanmaya çalışacağı açık.
Bu da, askeri operasyona başvurmadan önce bölgedeki birçok kozu kullanmak anlamına geliyor. Ayrıca Türk hükümeti gelecek ay İstanbul'da düzenlenecek Irak'a komşu ülkeler toplantısına ev sahipliği yapmaya hazırlanırken askeri operasyonda bulunma hatasına düşmez.
Bu sorun karşısında Türklerin koruduğu denge epey hassas ve Ankara'nın gücüyle başarısını yansıtıyor. Terörle mücadele ettiğini söyleyen ABD, PKK'yla mücadele noktasında Türkiye'nin ısrarına karşı koyamaz ve Türkiye'nin Ortadoğu'da belirgin bir role sahip olma hakkını inkâr edemez. Washington aynı zamanda stratejik bir rahatsızlık da yaşıyor. Zira ABD Türkiye, Suriye, İran ve Rusya'nın ilişkilerinin güçlendiğini görüyor ve Hazar denizine kıyısı olan ülkeler zirvesinin sonuçlarını okuyor. Üye ülkelerin topraklarını başka bir üyeye yönelik saldırılarda kullandırmasını reddeden anlaşma, ABD'nin İran'ı vurma düşüncesine engel. Bu durum Türkiye'nin PKK'nın oyununu çok iyi okuduğu, örgüte kendi çıkarına gördüğü stratejik bir anda karşılık vermeyi seçtiği ve kapıları diplomasiye kapatmaksızın güç kullanma mesajı verdiği anlamına geliyor. Tüm bunlar Washington'ın, özellikle de Ortadoğu'daki tek yanlı politikasının iflas ettiği hissine kapılmasını sağlayacak. (Katar gazetesi Vatan, 24 Ekim 2007)
 |
HUSAM EDDAVİ
Türkiye PKK'nın körüklediği sorunlarla ilişki kurarken, askeri ve diplomatik tercihler arasında epey dengeli davranıyor. Türk yetkililer soruna yönelik açıklamalarında hem sükûneti koruyor hem de kararlı davranıyor. Böylelikle Erdoğan hükümetinin Türk kamuoyunun ezici çoğunluğunu, PKK'ya yönelik tutumunun ve Kuzey Irak'ta, yani Kürtlerin gelecekte Irak'tan ayrılıp bağımsızlık elde edecek devletleri olarak gördükleri bölgede örgüte karşı askeri operasyonlar düzenlemeye hazırlandığı açıklamasının arkasına alabildiği söylenebilir.Erdoğan hükümeti meclisten, orduyu PKK'ya karşı askeri operasyonla görevlendirme yetkisi aldı. Bu milletvekillerinin büyük çoğunluğunun onay verdiği çok güçlü bir 'kart' olsa da, Erdoğan'ın yetkiyi hızla uygulamaya koyacağı anlamına gelir mi? Baskın yanıt 'hayır' olacaktır. Zira Türk hükümetinin meclisten aldığı yetkiden, diplomasiyi sonuna kadar kullanmak konusunda yararlanmaya çalışacağı açık.
Bu da, askeri operasyona başvurmadan önce bölgedeki birçok kozu kullanmak anlamına geliyor. Ayrıca Türk hükümeti gelecek ay İstanbul'da düzenlenecek Irak'a komşu ülkeler toplantısına ev sahipliği yapmaya hazırlanırken askeri operasyonda bulunma hatasına düşmez.
Bu sorun karşısında Türklerin koruduğu denge epey hassas ve Ankara'nın gücüyle başarısını yansıtıyor. Terörle mücadele ettiğini söyleyen ABD, PKK'yla mücadele noktasında Türkiye'nin ısrarına karşı koyamaz ve Türkiye'nin Ortadoğu'da belirgin bir role sahip olma hakkını inkâr edemez. Washington aynı zamanda stratejik bir rahatsızlık da yaşıyor. Zira ABD Türkiye, Suriye, İran ve Rusya'nın ilişkilerinin güçlendiğini görüyor ve Hazar denizine kıyısı olan ülkeler zirvesinin sonuçlarını okuyor. Üye ülkelerin topraklarını başka bir üyeye yönelik saldırılarda kullandırmasını reddeden anlaşma, ABD'nin İran'ı vurma düşüncesine engel. Bu durum Türkiye'nin PKK'nın oyununu çok iyi okuduğu, örgüte kendi çıkarına gördüğü stratejik bir anda karşılık vermeyi seçtiği ve kapıları diplomasiye kapatmaksızın güç kullanma mesajı verdiği anlamına geliyor. Tüm bunlar Washington'ın, özellikle de Ortadoğu'daki tek yanlı politikasının iflas ettiği hissine kapılmasını sağlayacak. (Katar gazetesi Vatan, 24 Ekim 2007)
