Teknoloji yok askerlik yok vergi yok !
Onlar teknolojinin bütün nimetlerini reddediyor. Devlet hizmetinde çalışmıyor, oy kullanmıyor, askerlik yapmıyor hatta ve hatta vergi vermiyorlar.
300 yıl öncesinde yaşayan Amerika'nın sıra dışı vatandaşları AMISHLER
Hafta sonları New York'un meşhur meydanlarından Union Square'da kurulan sebze-meyve pazarı, Manhattanlı aşçıların en gözde mekânı. Geçtiğimiz hafta, taze sebze ve meyve almak isteyen onlarca aşçının sabahın erken vakitlerinde yüzlerce tezgâh arasında sadece birinin önünde kuyruğa girmesini hayretler içinde seyrettiğimde bu işte bir gariplik olduğunu düşünmüştüm. Yakından incelediğim domates, biber, kavun ve karpuzun görünüşte diğer tezgâhlarda satılan ürünlerden hiçbir farkı yoktu. Kalabalığın dağılmasının ardından herkesten önce tezgâhını toplanmaya başlayan tezgâh sahibine, neden bu kadar popüler olduğunu sorarak başlayan hikâyenin 300 yıllık bir mazisi olduğunu hayal dahi edemezdim. Tezgâh sahibinin tek cümlelik, 'Benim sattığım ürünleri Amishler yetiştiriyor.' cevabı, hikâyemin New York'la sınırlı kalmayacağının en açık deliliydi.
'Amishler kim?' diyerek yola çıktığım New York'tan yaklaşık 3 saat sonra bölgenin en meşhur Amish köyü Kitchen Kettle'a ulaştım. Yol boyunca birbiri ardına gördüğüm atlı arabalar ve ekilmiş uçsuz bucaksız topraklar, Amish'lerin sıra dışı hayatının ipuçlarıydı.
Teknolojiyi reddediyorlar
Hıristiyanlığın bir tarikatı olan Amishlerin en belirgin özelliği, teknolojinin tüm nimetlerini ve modern devletin kurumlarını reddediyor olmaları. Bu öyle sadece lafta kalan bir reddediş de değil. Devasa çiftlik evlerinde ne klima var, ne de telefon. Çünkü Amishler elektrik kullanmıyor, devlet hizmetinde çalışmayı reddediyor, oy kullanmıyor, askerlik yapmıyor hatta ve hatta vergi vermiyorlar. Zorunlu eğitimin hayat tarzlarını tehdit ettiğini düşünen bu sıra dışı tarikat, Amerikan eğitim sistemine de karşı. Onlara göre lise eğitimi, çocuklarının Amish geleneğini devam ettirmelerine engel olabilir. 1972 yılında ABD yüksek mahkemesine bu konuda açılan dava sonucunda, Amishlerin dinlerini özgürce yaşama hakları bulunduğuna karar verilmiş. Bu da Amish çocukları için zorunlu eğitimin gerekli olmadığı anlamına geliyor.
Evli erkeklerin bıyıksız sakal bıraktığı, kadınların başörtüsü taktığı Amishleri kalabalık içinde ayırt etmek hiç de zor değil. Tarım ve marangozlukta uzmanlar. 'Buggie' denilen atlı arabalarla seyahat ediyorlar. Kitchen Kettle'ın içlerine doğru gittikçe hangi evlerde yaşadıklarını bile kolayca anlayabiliyorsunuz. Bir evin önünde iplere asılı yeni yıkanmış çamaşırlar ya da pencerede yeşil renkli perdeler görüyorsanız bilin ki bu evde bir Amish ailesinin yaşıyor.
Amishler, yaşamlarını 'Ordung' adı verilen ve yazılı olmayan bir kurallar silsilesi çerçevesinde şekillendiriyor. Erkekler, sade, uzun kollu, yakasız gömlekler giyerken kışın siyah fötr şapka yazın hasır şapka kullanıyor. Kadınların giyimleri de erkeklerinki kadar sade. Tek parça uzun kollu etekler, hiç kesilmeyen saçlar en belirgin özellikler. Evlenene kadar başlarını siyah bir örtü ile örten Amish kadınlarının mücevher takmaları ve makyaj yapmaları da yasak. Kadınların süs olarak kullandığı en önemli aksesuar ise bazı bayramlarda başlarına taktıkları çiçekler. Aile yaşamının çok önemli olduğu Amishlerde her ailenin ortalama 7 çocuğu bulunuyor.
Bu tarikatın üyeleri alçakgönüllülük ve yardımseverliği kendilerine rehber edinmişler. İmece son derece yaygın. Hasat mevsiminde, maddî zorluklar yaşayan ya da ürününü tarladan kaldıracak gücü olmayan Amishlere imece usulü ile yardım ediliyor.
Amishler uzun zamandır Amerika'da yaşamalarına rağmen İngilizcelerinde bir Alman aksanı var. Bunun en temel nedeni kendi aralarında Almancanın bir lehçesi ile konuşmaları. Pazar ayinleri dışında tüm ibadetlerini evlerinde yapıyorlar. Kiliselerinde, kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde oturuyor. İnsanın sade bir yaşam için yaratıldığına inanan Amishler Tanrı'nın kendilerini özel olarak dış dünyadan koruduğuna da inanıyor.
Bütün düğünler kasımda yapılıyor
ABD'de 'vergi borcu' ciddî bir suç olarak kabul edilse de Amishler vergi ödemiyor. Bugüne kadar onlardan vergi almak için yapılan girişimlerden herhangi bir sonuç alınamamış. Kendi halinde sakin bir hayat yaşıyorlar; ne banka hesabı var, ne de sosyal güvenlik numarası... Sadece ürettikleri mallar, eğer satılırsa belediyelere gelir vergisi ödüyorlar. Sağlık sigortası ya da emeklilik gibi bir dertleri de yok. Onların ürettiği her ürün, büyük şehirlerde inanılmaz ilgi görüyor. El yapımı ağaç işleri çok büyük paralara satılsa dahi, bir ürünün değerinden fazlaya satılmasının günah olduğuna inanıyorlar. Tabii bu arada kazananlar toptancılar oluyor.
Amishlerin bir diğer ilginç özelliği ise tüm düğünlerin kasım ayında yapılması. Normal hayatta olduğu gibi düğünlerinde de gösterişten uzak duruyorlar. Düğünlerin kasım ayında yapılmasının en büyük gerekçesi kasımın hasat ayı olması.
18 yaşına giren kızlar ile 20 yaşını dolduran erkekler eşlerini kendileri seçiyor ve ailelerinden izin alarak evleniyor. Yabancı evliliklerin yasak olduğu Amishlerin dinlerini yaymak gibi bir amacı da yok. Kendilerine katılmak isteyenlere hayır demeyen fakat bu durumu biraz da garip karşılayan Amishler, fotoğraflarının çekilmesini istemiyor. Fotoğraf çekenlere tepki göstermemekle birlikte sırtlarını dönüyorlar. Amishlerin teknoloji kullandıkları tek yer, mazotla çalıştırılan süt sağma makineleri ve köylerde 10 eve bir düşen ve sadece acil durumlarda kullanılan ve sokakta bulunan bir telefon.
Köy meydanında hediyelik eşya satan bir işyerinin sahibi ile ayaküstü sohbet ederken Amishler hakkında neler düşündüğünü sordum. İşyeri sahibi bu sıra dışı topluluk hakkında çok olumlu şeyler söyledi. Çocuklarını okullara göndermediklerini hatırlattım. Cevabı ' Onların yaşayışları çocuklarına en büyük ders.' oldu.
ZAMAN
Hafta sonları New York'un meşhur meydanlarından Union Square'da kurulan sebze-meyve pazarı, Manhattanlı aşçıların en gözde mekânı. Geçtiğimiz hafta, taze sebze ve meyve almak isteyen onlarca aşçının sabahın erken vakitlerinde yüzlerce tezgâh arasında sadece birinin önünde kuyruğa girmesini hayretler içinde seyrettiğimde bu işte bir gariplik olduğunu düşünmüştüm. Yakından incelediğim domates, biber, kavun ve karpuzun görünüşte diğer tezgâhlarda satılan ürünlerden hiçbir farkı yoktu. Kalabalığın dağılmasının ardından herkesten önce tezgâhını toplanmaya başlayan tezgâh sahibine, neden bu kadar popüler olduğunu sorarak başlayan hikâyenin 300 yıllık bir mazisi olduğunu hayal dahi edemezdim. Tezgâh sahibinin tek cümlelik, 'Benim sattığım ürünleri Amishler yetiştiriyor.' cevabı, hikâyemin New York'la sınırlı kalmayacağının en açık deliliydi.
'Amishler kim?' diyerek yola çıktığım New York'tan yaklaşık 3 saat sonra bölgenin en meşhur Amish köyü Kitchen Kettle'a ulaştım. Yol boyunca birbiri ardına gördüğüm atlı arabalar ve ekilmiş uçsuz bucaksız topraklar, Amish'lerin sıra dışı hayatının ipuçlarıydı.
Teknolojiyi reddediyorlar
Hıristiyanlığın bir tarikatı olan Amishlerin en belirgin özelliği, teknolojinin tüm nimetlerini ve modern devletin kurumlarını reddediyor olmaları. Bu öyle sadece lafta kalan bir reddediş de değil. Devasa çiftlik evlerinde ne klima var, ne de telefon. Çünkü Amishler elektrik kullanmıyor, devlet hizmetinde çalışmayı reddediyor, oy kullanmıyor, askerlik yapmıyor hatta ve hatta vergi vermiyorlar. Zorunlu eğitimin hayat tarzlarını tehdit ettiğini düşünen bu sıra dışı tarikat, Amerikan eğitim sistemine de karşı. Onlara göre lise eğitimi, çocuklarının Amish geleneğini devam ettirmelerine engel olabilir. 1972 yılında ABD yüksek mahkemesine bu konuda açılan dava sonucunda, Amishlerin dinlerini özgürce yaşama hakları bulunduğuna karar verilmiş. Bu da Amish çocukları için zorunlu eğitimin gerekli olmadığı anlamına geliyor.
Evli erkeklerin bıyıksız sakal bıraktığı, kadınların başörtüsü taktığı Amishleri kalabalık içinde ayırt etmek hiç de zor değil. Tarım ve marangozlukta uzmanlar. 'Buggie' denilen atlı arabalarla seyahat ediyorlar. Kitchen Kettle'ın içlerine doğru gittikçe hangi evlerde yaşadıklarını bile kolayca anlayabiliyorsunuz. Bir evin önünde iplere asılı yeni yıkanmış çamaşırlar ya da pencerede yeşil renkli perdeler görüyorsanız bilin ki bu evde bir Amish ailesinin yaşıyor.
Amishler, yaşamlarını 'Ordung' adı verilen ve yazılı olmayan bir kurallar silsilesi çerçevesinde şekillendiriyor. Erkekler, sade, uzun kollu, yakasız gömlekler giyerken kışın siyah fötr şapka yazın hasır şapka kullanıyor. Kadınların giyimleri de erkeklerinki kadar sade. Tek parça uzun kollu etekler, hiç kesilmeyen saçlar en belirgin özellikler. Evlenene kadar başlarını siyah bir örtü ile örten Amish kadınlarının mücevher takmaları ve makyaj yapmaları da yasak. Kadınların süs olarak kullandığı en önemli aksesuar ise bazı bayramlarda başlarına taktıkları çiçekler. Aile yaşamının çok önemli olduğu Amishlerde her ailenin ortalama 7 çocuğu bulunuyor.
Bu tarikatın üyeleri alçakgönüllülük ve yardımseverliği kendilerine rehber edinmişler. İmece son derece yaygın. Hasat mevsiminde, maddî zorluklar yaşayan ya da ürününü tarladan kaldıracak gücü olmayan Amishlere imece usulü ile yardım ediliyor.
Amishler uzun zamandır Amerika'da yaşamalarına rağmen İngilizcelerinde bir Alman aksanı var. Bunun en temel nedeni kendi aralarında Almancanın bir lehçesi ile konuşmaları. Pazar ayinleri dışında tüm ibadetlerini evlerinde yapıyorlar. Kiliselerinde, kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde oturuyor. İnsanın sade bir yaşam için yaratıldığına inanan Amishler Tanrı'nın kendilerini özel olarak dış dünyadan koruduğuna da inanıyor.
Bütün düğünler kasımda yapılıyor
ABD'de 'vergi borcu' ciddî bir suç olarak kabul edilse de Amishler vergi ödemiyor. Bugüne kadar onlardan vergi almak için yapılan girişimlerden herhangi bir sonuç alınamamış. Kendi halinde sakin bir hayat yaşıyorlar; ne banka hesabı var, ne de sosyal güvenlik numarası... Sadece ürettikleri mallar, eğer satılırsa belediyelere gelir vergisi ödüyorlar. Sağlık sigortası ya da emeklilik gibi bir dertleri de yok. Onların ürettiği her ürün, büyük şehirlerde inanılmaz ilgi görüyor. El yapımı ağaç işleri çok büyük paralara satılsa dahi, bir ürünün değerinden fazlaya satılmasının günah olduğuna inanıyorlar. Tabii bu arada kazananlar toptancılar oluyor.
Amishlerin bir diğer ilginç özelliği ise tüm düğünlerin kasım ayında yapılması. Normal hayatta olduğu gibi düğünlerinde de gösterişten uzak duruyorlar. Düğünlerin kasım ayında yapılmasının en büyük gerekçesi kasımın hasat ayı olması.
18 yaşına giren kızlar ile 20 yaşını dolduran erkekler eşlerini kendileri seçiyor ve ailelerinden izin alarak evleniyor. Yabancı evliliklerin yasak olduğu Amishlerin dinlerini yaymak gibi bir amacı da yok. Kendilerine katılmak isteyenlere hayır demeyen fakat bu durumu biraz da garip karşılayan Amishler, fotoğraflarının çekilmesini istemiyor. Fotoğraf çekenlere tepki göstermemekle birlikte sırtlarını dönüyorlar. Amishlerin teknoloji kullandıkları tek yer, mazotla çalıştırılan süt sağma makineleri ve köylerde 10 eve bir düşen ve sadece acil durumlarda kullanılan ve sokakta bulunan bir telefon.
Köy meydanında hediyelik eşya satan bir işyerinin sahibi ile ayaküstü sohbet ederken Amishler hakkında neler düşündüğünü sordum. İşyeri sahibi bu sıra dışı topluluk hakkında çok olumlu şeyler söyledi. Çocuklarını okullara göndermediklerini hatırlattım. Cevabı ' Onların yaşayışları çocuklarına en büyük ders.' oldu.
ZAMAN