Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Terör ve casusluk itibar vesilesi mi?

Türkiye, teröristin insan hakları aktivisti sayıldığı bir ülkedir. Casusun itibar gördüğü bir ülke. Darbeci deseniz zaten onlar devlet başkanı falan oluyor.. Anlayacağınız hainlerin kahraman, kahramanların hain ilan edildiği bir ülke.

Dine, tarihe, geleneğe küfretmek vaka-i adiyeden bir iş. Zaten din irtica, dindar mürteci.

MİT elemanını deşifre etmek gazetecilik, ama yabancı istihbarat elemanı olmak saygın bir iş. MİT TIR’larını ihbar etmek, MİT TIR’larına operasyon düzenlemek de öyle.

Taksim’e çıkıp devlete meydan okumak, yakıp-yıkmak, özgürlük. Bunlara karşı güvenlik güçlerinin operasyon yapması insan hakları ihlali.

Sur’daki şu son olayla ilgili mediaya bakın. Saldırganı bıraktılar, polisi suçluyorlar.. Teröristler 2 polisi vurmuşlar, Baro başkanı Elçi’yi vuran kurşun teröristlere ait olma ihtimali büyük, ama teröristler, onlara destek veren media ve partileri, elde hiçbir delil yok ama polisi suçluyorlar. Aynı zamanda olay yerinde inceleme yapan, savcılık ve sivil gözlemcilerin çalışmasını engellemek için teröristler sokak arasından ateş açıyorlar, ama malum çevrelerden ses yok.

Şu paralelcilere bakın, sınav sorularını çal, insanların sicilleri ile oyna, sahte diplomalarla kariyer sahibi ol, kamu kaynaklarını gasbet, sonra da çık, din, iman, ahlak, hoşgörü, diyalog de. Herkesi dinlemişler, kendilerine himmet vermeyenleri maliyecilerle, kamu müfettişleri ile, polis ve yargı marifeti ile sindirmişler; örtülü bir darbe planı yapmışlar, ama malum çevreler bu konuda gıklarını çıkarmıyorlar.

Paralel yapı dediğinizin bir eli İsrail’in MOSSAD’ının, öteki eli ABD’nin CIA’sının cebinde bir örgüt. Media, STK her yerde varlar.  Eğitim kurumları ellerinde, işadamları zaten haraca bağlanmış. Kamuda her yerde varlar.. 4.5 milyon tirajın 1.5’u bunların, 1.5 milyonu da, paralele destek veren Hürriyet ve  benzerlerinin. Tamam bedava dağıtıyorlar ama, resmi rakamlar böyle.

Bunlar malum çevrelerde itibar gören saygın kişiler..

Bir sürü STK, bir sürü basın mensubu, bir sürü akademisyen bir sürü işadamı, bir sürü bürokrat, bir sürü siyaset adamı, doğrudan ya da dolaylı olarak uluslararası birtakım istihbarat örgütü ile ilişkili. Kimisi zaten kime hizmet ettiğinin farkında değil. Bir de burnumuzun dibinde Suriye ve Irak olunca Türkiye bunlar için en gözde mekan haline geldi.

Herkesin bunun farkında olarak çok dikkatli olması gerek. “Bal tuzakları”na dikkat. Para, kadın, makam, şöhret konusu bazan dua ile istenen belaya dönüşebilir..

Zaten bizde basın büyük ölçüde yabancı ortakların kontrolünde. Tek başına Doğan mediası ABD, İngiltere, Almanya, İtalya ile ilişkileri. Bu ülkelerde de özellikle Yahudi sermayesi ile yakın ve sıcak temasları var.

Zaten bunlara gerek duymadan bu yabancı mihrakların kendileri de doğrudan buradalar. Burada çok eskiden beri yakın ve sıcak bir şekilde temas halinde bulundukları kişiler ve kurumlar var.. Masonlar, tapınakçılar, hepsi burada..

Ah benim güzel memleketim, taşları toprağa bağlamışlar, köpekleri ise sokağa salmışlar. Yerli olmak zayıf, güçsüz olmak gibi algılanıyor, “eline vur ekmeğini al”. Bu dönem “eski köye yeni adet” getirilme dönemi. İşin aslı, yerli yabancı olmak değil, akıllı ve dürüst olmakla ilgili.. Hainin yerlisi yabancısı yok. Yerli hain, aklını, fikrini yabancıya satıyor ya da kiralıyorsa bu daha da tehlikeli.

Bu dünyada kim kimle, niçin bir arada, beraberse, öbür dünyada da onlarla beraber olacaklar.. 

Kimileri de aldatılıyor.. Kimi tarikatlar, kimi ideolojik topluluklar, NLP seminerleri, din, mezhep, tarikat, ideoloji, bilim, sanat toplulukları, insan hakları, çevreci grublar, özgürlük hareketleri içinde, her yerde bu çevrelerin ayak izlerine rastlayabilirsiniz.. Unutmamak gerek ki, “ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. En çok da basın çevresindeler ve tabii sosyal mediada.. toplum sürekli bir saldırı altında. İnsanlar atomize ediliyor. Birbirlerine karşı kışkırtarak toplumu nötr hale getiriyorlar. Ve insanlar agnostik hale getiriliyor. İnsanlar neye, kime inanacağını şaşırıyor..

Siz ajan, casus diyince filmlerdeki gibi birini düşünüyorsunuz. O, her gün çevrenizde çok sayıda karşılaştığınız herhangi birine benzeyebilir. O, bir hakim, savcı, gazeteci, devlet memuru, sivil toplum temsilcisi, bir öğretmen, işçi, ya da turist, dilenci, hoca, işadamı, olabilir.

Aman dikkat. Selâm ve dua ile.

Not:1-Turan Bozkurt sürekli basın kartının verilmesi ile ilgili birtakım uygulamalar konusunda geçmişte benim uğradığım haksızlıklardan da söz ederek, benim bu uygulamaya karşı çıkmam gerektiğini yazıyor. Oysa daha birkaç gün önce, suç ve ceza dengesinde adalet ilkesi ya da birilerine olan öfkemizin onlara karşı bizi adaletsizliğe sevk etmemesi gerektiğini yazmıştım. 

Not:2- Twitter’deki bir anketim kısa sürede fake hesapların saldırısına uğradı. Bir de hesabı ele geçirmeye yönelik saldırılar başladı. Bu konuda görüştüğüm arkadaşlar tedbir olarak, anketi durdurup, hesabı kapatmamı istediler ve önce zaten ilk 5-10 dakika içinde durum belli olmuştu ve ben mesajlarımda izleyenlere uyarıda bulundum. Paralel yapı, PKK, Rus elçiliği bile sürece katıldılar. Topyekûn saldırıya geçtiler. Saldırganların adres, kimlik ve kişiliklerini belirlemeye çalışıyor arkadaşlar. Saldırganların profilleri, ahlak ve zeka düzeylerini de gösteriyor. Bu arada Twitter hesabı kısa sürede hesap açık hale getirilecek.

yeniakit

Bu yazı toplam 1023 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar