Teziç'in Hukuk Diploması İptal Edilmeli

Teziç'in Hukuk Diploması İptal Edilmeli

12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren yaptırdığı anayasaya doğal olarak sahip çıkmıştı. 'Anayasayı deldirtmem' cümlesi o günlere damgasını vurmuştu.


Bülent Korucu-Zaman

12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren yaptırdığı anayasaya doğal olarak sahip çıkmıştı. 'Anayasayı deldirtmem' cümlesi o günlere damgasını vurmuştu. Evren'e göre, Türkiye'yi yeniden 'kurtarmış' bir kurucu baba olarak yaptığı anayasayı reşit olmayan sivil dünyaya emanet edemezdi.

Kudretli ihtilal liderinin bu tavrı doğru olmasa bile anlaşılabilir bir tavırdı. Bugün anayasa değişikliği çabalarını akamete uğratmaya çalışanların, hele bunu hukuk adına yaptığını söyleyenlerin hiç tutar tarafı yok. YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın dünkü açıklamaları Evren'e rahmet okutacak cinsten. YÖK Başkanı onlarca maddeyi bir kenara bırakıp sadece başörtüsüne odaklanıyor. Taslakta yer alan ve akademik camia mensuplarının üzerindeki 'mutlak dokunulmazlık' zırhını kaldıracak düzenlemeyle ilgili soruyu bile geçiştiriyor. 'Bugünkü konumuz değil' diyor.

İmkân olsa şu testi yapmayı çok isterdim. Teziç'in 'kılık kıyafette düzenleme yapılması hukuken mümkün değildir' açıklamasının yer aldığı metni bir anayasa hukuku hocasına puanlatırdım. Bir hukuk öğrencisinin sınav kâğıdı gibi sunup değerlendirmesini isteyeceğim anayasa hocası, hiç tereddütsüz kâğıdın üzerine kocaman bir 'sıfır' çizip geri verecekti. ''Bilindiği gibi yükseköğretim kurumlarında uygulanmakta olan türban yasağı, yüksek mahkemelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarıyla oluşan bir hukuki durumdur. Rektörler Komitesi, Anayasa'da kılık kıyafet serbestliğini öngörecek bir düzenleme yapılmasının hukuken mümkün olamayacağını bir kez daha kamuoyuna hatırlatmak sorumluluğunu duymaktadır." cümlesi, bu imtihan kâğıdının sıfırı hak etmesi için yeterli sebeptir. Hoca, parlamenter demokrasinin temeli olan kuvvetler ayırımı ilkesine filan gitmeden bu kararı verir. Zira bu öğrenci daha anayasayı okumamış kanaatine varır. 'Deldirtmeyiz' diye korumaya aldıkları anayasayı yapanlar sanki bu tartışmaları tahmin etmişçesine genel ilkeyi yeterli görmeyip okuma yazma bilen herkesin anlayabileceği açıklıkta şunu yazmışlar. Madde 153: Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.

Nasıl parlamento, 'aramızda o kadar hukukçu milletvekili var. Hem kanunları biz yapıyoruz, en iyi biz yorumlarız. Küçük bir mahkeme kuralım. Bazı davalara biz bakalım' diyemiyor; yargı erki de 'kanun koyucu' rolüne soyunamaz. Hele hele 'benim sözümün üstüne söz söylenmez' tavrı takınamaz.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, ''Hukukun üstünlüğünün kabul edildiği çağdaş ülkelerde, yargı organlarınca ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) Anayasa ve yasaların verdiği görev ve yetki çerçevesinde yasak getirilen fiiller, yasalarda, hele hele Anayasa'da değişiklikler yapılarak yasal hale getirilmemelidir.'' diyor. Mahkemeler yasak getiremez yani yasa koyamazlar. Yasa koyucunun yasak dediğine yasak, serbest dediğine serbest demekle yükümlüdürler. Parlamentonun iradesine ipotek anlamına gelecek yasaklar getirme hakları ise hiç yoktur.

Kerli ferli hukukçular böyle dedikten sonra 'bidon kafalı' yazarların 21 Ekim'de oylanacak Anayasa paketini okumadan yazı yazmalarını nasıl eleştireceğiz? Dün bir 'BÜYÜK' yazar, seçim tekrarlanırsa Abdullah Gül'ün yeniden aday olamayacağını yazdı, mevcut anayasanın hükmüne atıf yaparak. Hâlbuki referandumda kabul oyu çıkarsa 101. madde değişecek ve şu hali alacak: "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir." DONGG!

zaman