Türkiye ABD-İran sorununa el attı
Babacan, nükleer krizin çözümünde diyalogdan yanayız diyerek, İran Dışışleri Bakanı Mutteki'nin Cuma günü Ankara'ya geleceğini açıkladı.
NTV'ye konuk olarak, gündemdeki konuları değerlendiren Babacan, İran'ın nükleer programı ve İran'a olası saldırı ile ilgili soru üzerine, bu konudaki tartışmaların odağında İran'ın nükleer programı olduğunu belirtti ve bu program ile ilgili uluslararası toplumda bazı endişelerin bulunduğunu hatırlattı.
Babacan, Türkiye'nin bölgede önemli ve pek çok ülke tarafından gittikçe daha çok güvenilen bir ülke olduğunu ifade ederek, 5 yıllık ekonomi bakanlığı döneminde güven unsurunun ne kadar önemli olduğunu gördüğünü ve aslında diplomaside de bu unsurun temel teşkil ettiğini, güven ortamı yakalanınca pek çok şeyin kolaylaştığını bildirdi.
İran'ın nükleer programı ile ilgili sorunun da güven eksikliğinden, yani İran ile bazı ülkeler arasındaki derin bir karşılıklı güven eksikliğinden kaynaklandığını söyleyen Babacan, Türkiye'nin bağımsız olan her ülkenin barışçı amaçlarla nükleer teknolojiye sahip olmasını desteklediğini, ancak bölgesinde nükleer silah da istemediğini, aradaki bu dengenin iyi kurulmasını istediğini kaydetti.
Bakan Babacan, Türkiye'nin İran ile diyaloğu olan bir ülke olduğunu, bunu yapamayan ülkelerin bulunduğunu ifade ederek, bu çerçevede İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile son dönemde 3 kez yüz yüze görüştüğünü ve 18 Temmuz Cuma günü Mutteki'nin Ankara'da olacağını ve yine bir araya geleceklerini bildirdi.
İran'a nükleer programı ile ilgili son olarak sunulan bir paket bulunduğunu, AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile yapılan görüşmelerin çok önemli olduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin pek çok sorunda olduğu gibi bu sorunda da diyaloğun temel çözüm aracı olduğunu düşündüğünü ifade etti.
Babacan, İran'a saldırılıp saldırılmayacağı konusunda olasılık hesaplarına girmek istemediğini söyleyerek, "Ama Türkiye olarak politikamızın hep diyalog yönünde olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. ABD ziyaretim sırasında da İran'ın nükleer programı ile ilgili temel çözümün diyalog yoluyla olması gerektiğini defalarca vurguladım. Sorunlar konuşularak çözümlenmeli" dedi.
ABD Başkanı George W. Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley'in yarınki ziyaretinin hatırlatılması üzerine Babacan, Hadley ile yarın sabah bir araya geleceğini kaydetti, İran hakkında belirli bir çizgileri bulunduğunu ve bunu her ortamda ifade ettiklerini bildirdi.
Türkiye'nin "özü sözü bir, gizli gündemlerden arındırılmış bir dış politika izlediğini" belirten Babacan, Türkiye'nin pek çok sorunun yaşandığı bir bölgede saygın ve merkezi konumda bir ülke olarak ön plana çıktığını belirterek, bunun temelinde güven unsurunun yattığını, Türkiye'nin farklı görüşlere sahip olan ülkelerin tek tek güvenlerini sağlamasının etkin bir rolde olmasında önemli olduğunu söyledi.
Babacan, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Türkiye'yi ne zaman ziyaret edeceğinin sorulmasına karşılık, Türkiye olarak komşu ülkelerle ilişkilere büyük önem verdiklerini, bu ilişkilerin önemli unsurlarından birinin de üst düzey karşılıklı ziyaretler olduğunu, bunların toplumlara verilen önemli mesaj niteliği taşıdığını kaydetti. Türkiye ile İran arasındaki üst düzey ziyaretlerde sıranın İran tarafında olduğunu ifade eden Babacan, bu çerçevede "Ahmedinejad'ın ziyaretinin zamanlaması ve gündeminin karşılıklı oturup çalışılması gerektiğini" bildirdi. Babacan, Mutteki ile bu ziyaretin ele alınmasının da söz konusu olabileceğini söyledi.
-SURİYE-İSRAİL GÖRÜŞMELERİ-
Bakan Babacan, Suriye ile İsrail arasındaki görüşmelere ilişkin soru üzerine de bu konudaki çabalarının yaklaşık 1 yıldır, ilgili başkentlerde ikili görüşmelerle zemin yoklaması şeklinde sürdüğünü ve iki tarafta da ciddi bir çözüm iradesi görününce tarafların teklifi üzerine kolaylaştırıcı rol üstlendiklerini anlattı.
Görüşmelerde 3 turun bittiğini anımsatan Babacan, samimi ve yapıcı bir havada geçen görüşmeler sonucu kendilerinde, "iki tarafın da gerçekten çözüm isteme konusunda siyasi iradelerinin bulunduğu görüşünün hakim olduğunu" bildirdi. 4. turun birkaç hafta içinde olacağına yönelik hazırlıklar yaptıklarını söyleyen Babacan, yine İstanbul'da olacak görüşmelerin dolaylı olmaya devam edeceğini, çünkü belli bir aşamaya gelinmeden yüz yüze görüşmeye geçilmesini iki tarafın da arzu etmediğini kaydetti. Babacan, "İki taraf da belli bir aşamaya gelince, tünelin sonunda ışık açık bir şekilde görününce aynı masaya oturmak söz konusu olacak" diye konuştu.
Babacan, Türkiye olarak görüşmelerden ümitli olduklarını yoksa bu işlere girişmenin anlamı olmayacağını söyleyerek, ümit oldukça da bu işi sonuna kadar yürütmenin yararlı olacağını düşündüklerini, çünkü barış ortamı yakalanabilirse bunun bölgeye ve Orta Doğu Barış Süreci'nin diğer hatlarına da çok büyük katkı yapacağını kaydetti.
Türkiye olarak İran'ın nükleer programı ile ilgili bütün ilgili ülkeler ve taraflarla görüştüklerini belirten Babacan, bu tarafların Türkiye'nin de resmin içinde olması gerektiğini kendilerine söylediklerini ifade etti. Babacan, İran konusunda ellerinden geleni yaptıklarını ve güvenilen bir ülke olarak doğru bildikleri görüşleri aktararak, tarafları ikna etmeye çabaladıklarını bildirdi.
Babacan, bu çerçevede, Türkiye'nin Suriye-İsrail görüşmelerinde kolaylaştırıcı olarak adı konmuş, İran konusunda ise adı konmamış bir rolünün bulunduğunu söyleyerek, taraflarla bir görüşme trafiklerinin bulunduğunu kaydetti.
-TERÖRLE MÜCADELE-IRAK-
Babacan, terörle mücadele ve Irak'taki yerel yönetimin bu mücadeleye desteği konusundaki soruları da yanıtladı.
Bu konuyu geçmişle mukayese ederek değerlendirmekte fayda bulunduğunu söyleyen Babacan, Ekim ayındaki Bağdat ziyaretinde merkezi hükümetin bu mücadeleye desteğinin tam olacağı konusunda bir intibalarının oluştuğunu ancak kuzey Irak'taki yerel yönetimin desteği ile ilgili o dönemde ciddi sorunlar bulunduğunu anımsattı.
Yerel yönetimin o dönemde terör örgütüne zımni destek verdiği ve sempati duyduğu yönünde bazı ifadelerde bulunduğunu hatırlatan Babacan, şunları kaydetti:
"Ancak son dönemde bu ifadelerde bazı olumlu değişiklikler görüyoruz. Kendileri de terör örgütü ile aralarına biraz daha mesafe koyuyorlar ve terör örgütünün sonunun gerçekten gelmesi gerektiğine yönelik demeçler duyuyoruz."
Babacan, bu konuda onların kendi iç politika dengelerini de düşünmek gerektiğini söyleyerek, sadece söylemde değil arazide de aldıkları bazı tedbirlerle örgüte dönük zorlaştırıcı uygulamalar görmeye başladıklarını kaydetti. Babacan, şöyle devam etti:
"Ama yeterli mi? Kuşkusuz değil, daha somut tedbirler alınması gerekiyor. Geçmişten bugüne her ne kadar olumlu bir gelişme varsa da bundan sonraki dönemde de beklentilerimiz yüksek. Daha ciddi ve kararlı bir tutum bekliyoruz. Arazide alınacak tedbirlerle bize söyledikleri iyi niyetlerini ispat etmeleri gerekiyor."
Babacan, Irak'ın kuzeyinde yerel yönetimdeki Neçirvan Barzani ile elçi ve büyükelçi seviyelerinde artık doğrudan diyalog bulunduğunu söyleyerek, böylelikle herhangi bir konu iletilmesi gerektiğinde kendisine anında ulaşılabildiğini kaydetti. Babacan, şunları belirtti:
"Eskiden resmi temastan uzak duruyorduk. Ama son dönemde onların olumlu yaklaşımları oldu ve artık direkt diyalog kurduk. Şimdi bir kapı açılmış durumda, bu aynı zamanda önemli bir fırsat kapısı ve bunu iyi değerlendirerek ilişkilere ivme kazandırmak için önemli bir fırsat."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Bağdat ziyaretinin bütün dünyada ses getirdiğini ve barış için atılmış önemli bir adım olarak görüldüğünü bildiren Babacan, Türkiye'nin Bağdat'ta büyükelçiliği açık olan az ülkeden biri olduğunu, Basra konsolosluğunun da yakın zamanda açılacağını, lojistik hazırlıklarının sürdüğünü belirtti.
Neçirvan Barzani'nin Başbakan Erdoğan'ın Bağdat'taki akşam yemeğine katılmasının planlandığını ancak uçak bulamadığı için son anda gelemediğini söyleyen Babacan, Kürt lideri Mesud Barzani ile görüşülüp görüşülmeyeceği sorusuna karşılık, "Bundan sonra yani bu diyalog kapısı açıldıktan sonra, görüşme seviyelerini yükseltmek çok zor değil doğrusu, bunu her an yapabiliriz. Artık bunları gerçekten aşmamız gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Babacan, terör örgütü PKK konusunu Türkiye-Irak ilişkilerinin gündeminden kalıcı olarak çıkartmak gerektiğini söyleyerek, birbirine bu kadar yakın olan iki ülkenin ilişkilerinin bu konudan ötürü zarar görmesinin kimsenin işine gelmediğini anlattı. Babacan, terörle mücadelenin uzun soluklu bir konu olduğunu, akşamdan sabaha çözümlenemeyeceğini belirterek, terör örgütünün son dönemdeki faaliyetlerinin kendisine uygulanan tecridin bir sonucu olduğunu belirtti.
Terör örgütün artık destek bulamadığını ifade eden Babacan, Irak'taki yerel yönetimle ortak bir operasyona gidilip gidilmeyeceğinin sorulması üzerine de merkezi yönetim ile yakın bir temasın zaten bulunduğunu ve bu konudaki somut bir anlaşmayı da sonuçlandırmak üzere olduklarını bildirdi.