"Türkiye hâlâ parçalanmış bir ülke mi?"

"Türkiye hâlâ parçalanmış bir ülke mi?"

Birkaç ay önce Türk laikler, Türkiye’nin laik yüzünü göstermek için yandaşlarını Türkiye sokaklarına dökmüştü.

Türkiye ‘parçalanmış devlet’ değil

Birkaç ay önce Türk laikler, Türkiye’nin laik yüzünü göstermek için yandaşlarını Türkiye sokaklarına dökmüştü. O vakit Erdoğan, partisinin bu kalabalıklardan daha fazla taraftarı olduğu cevabını vermekle yetinmişti. Erdoğan zaferin yenilgiye dönüşmemesi için sokaklarda rakipleriyle düelloya girmeyi yeğlememişti. Bugün seçim sonuçlarından sonra Erdoğan’ın laik ve ulusalcı rakiplerine karşı zafer bayrağını yükselterek tebessüm ettiğini görüyoruz. AK Parti’nin bu ezici zaferi kültürel bağlamda önemli bir soruyu yöneltiyor: Türkiye hâlâ parçalanmış bir ülke mi?

MESUD MAHMUD HASAN
‘Parçalanmış devletler’ terimini geçen yüzyılın doksanlı yıllarında ‘medeniyetler’ çatışması’ tezinde Samuel Huntigton çıkarmıştı. Bu terim asli ve yabancı olmak üzere iki kültüre ayrılmış toplumlara işaret ediyor. Huntigton bu toplumlara Türkiye, Rusya ve Meksika’yı örnek gösteriyor. Türkiye’nin İslâm ve Batı kültürleri arasında -kültürel anlamda asıl ile yabancı ve siyasi anlamda İslâmcı ve laik şeklinde- parçalanmış bir devlet olduğunu varsayarsak, bu parçalanma Atatürk Türkiye’sinin ilanından, geçen yüzyılın doksanlı yıllarına kadar doğru olabilir. Türk kültür çevrelerindeki baskın düşünce, Batılılaşmanın alternatifi olmadığı yönündeydi. Siyasi çevrelerde ise ruhsuz laiklik tezlerini kitap sayfalarında anlattılar ve Türk siyasi hayatına girdirmek istediler.
LAİKLİK DİKTATÖRLÜĞE DÖNÜŞTÜ
Modernliğin geleneğin ve laikliğin İslâmcılığın rakibi olduğunu varsayarsak Türkiye’nin parçalanmış toplum olarak nitelenmesi doğru olabilir. Fakat laiklik, kütür ve siyasete girdiği vakit, ikinci dünya savaşı sonrası yeni güç dengeleri laiklere kendi toplumlarına hakim olma ve tıpkı Türkiye’de olduğu gibi siyasi ve askeri diktatörlük kurma izni verdi. Kanımca bu yüzden Türkiye’nin parçalanmış toplum olarak nitelenmesi haksızlık olur. Şimdi AK Parti’nin peşi sıra gelen zaferleri sonrası laikliğe ne oldu? Batılılaşma ve modernliğe ne oldu?
LAİKLER YENİLGİYE UĞRADI
Arapça bir kelimenin, cümlenin veya ibarenin tekrarlanması tekit ve pekiştirmeye işarettir. Dünyanın başka dilleri için de bu geçerli olabilir. Fakat siyaset dilinde de kesinlikle böyledir. Yani AKP’nin zaferlerini tekrarlaması, Türkiye’de İslâm’ın laik rakiplerini yenilgiye uğrattığını teyit ediyor. Müslüman Türkiye ile laik Türkiye arasında bir karşılaştırmaya gitmek artık mevzu değil. Zürafanın boynu ile kaplumbağanın boynu arasında bir karşılaştırma yapmak gibi bir şey.
BATI KÜLTÜRÜNÜN BİTİŞİ
Modern Türkiye’nin kurucusunun modern devlet inşa etmek için Türkiye’nin önüne kaçınılmaz kültürel bir tercih olarak sunduğu Batılılaşmanın ise zamanın geçmesiyle birlikte Atatürk’ün Ankara’yı benzetmeye çalıştığı Roma, Paris ve Londra’dan çok uzakta olduğu görüldü. İslâm kültürünün modernleşmeye karşı olduğu ve entegrasyonu kabul etmediği, Batı kültürünün ise modernleşmenin temel şartı olduğu temelinde hareket eden Kemalizm, İslâmi kültürü uzaklaştırma ve Batılı kültürü yerleştirme rejimi olarak bitmiştir. Kemalizm’in kültürel bir mal olarak pazarladığı Batılılaşmanın Türkiye’de piyasası durgundu ve modernleşmeyi asli toplumsal kültürü korumakla birlikte gözünün önüne alan üçüncü bir tercih belirdi.
Birleşik Arap Emirlikleri’nden yayınlanan Ahbar El Arap gazetesi, 1 Ağustos 2007
Arapçadan çeviri: Halil Çelik

Vakit