Türkiye Halkı, Eşi Örtülü Liderleri Seçti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ‘başörtünün bireysel bir tercih olduğunu ve herkesin saygı göstermesi gerektiğini’ açık şekilde ifade etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ‘başörtünün bireysel bir tercih olduğunu ve herkesin saygı göstermesi gerektiğini’ açık şekilde ifade etti. Gözlemciler bu durumu başörtü takılmasını sınırlayan veya başörtülülerin üniversitelere girmelerini veya devletteki yüksek ve resmi görevlere terfi etmelerini engelleyen bütün yasaların kaldırılmasının öncüsü olarak görüyorlar
Türkiye şu günlerde 28 Ağustos'ta Türk parlamentosunun üçüncü tur oylaması sonrası nihai olarak seçilen Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül etrafında değil de eşi Hayrünnisa’nın başörtüsü sebebiyle had safhada bir tartışma yaşıyor. Türkiye laik cumhuriyetinin 1923’te kurulmasından bu yana hiçbir Türk cumhurbaşkanının eşi başörtülü olmamıştı. Türkiye’ye hükmeden laiklerin başörtülü kızın üniversitelere girmesini yasaklayan kararlar çıkarmasıyla iş daha da ileri boyuta gitti. Bu durum birçok muhafazakar Türk’ü kızlarını Türkiye dışına üniversite eğitimine göndermelerine sevk etti.
ATATÜRK BİLE BAŞÖRTÜYE BU KADAR KARŞI DEĞİLDİ
Laikler bireysel özgürlüklere saygı üzerine kurulu laikliğin en basit ilkeleriyle çelişmesine rağmen geçen uzun yollar boyunca başörtüye karşı savaşlarında acı bir mücadele ortaya koydular. Laik Türkiye devletinin kurucusu Atatürk’ün kendisi bile ilkelerini savunanların ilan ettiği gibi başörtüye böylesine fütursuzca bir savaş açmamıştı.
TÜRK HALKI EŞLERİ BAŞÖRTÜLÜ LİDERLERİ SEÇTİ
Fakat yetmiş yılı aşkın süre sonra Türk halkının, yanlarında eşleri örtülü olarak beliren belirgin liderleriyle Adalet ve Kalkınma Partisi'ni seçme kararı gerçekleşti. Abdullah Gül bu liderlerden biriydi. Laiklerin Gül’le savaşı özellikle de AKP’nin geçen Temmuz ayında yapılan erken seçimlerde elde ettiği ve kendisine üçüncü turda da olsa cumhurbaşkanlığı makamı için rahatlatıcı başarıyı garanti eden korkunç zaferi sonrası başarısızlıkla sonuçlandı.
LAİKLERİN SIKINTISI
Bu yüzden Türkiye’de laiklerin sıkıntısı, Gül’ün başarısında değil, cumhurbaşkanlığı sarayının hanımefendisi Hayrünnisa’nın başörtü takması. Dolayısıyla bu durum geçen yıllar boyunca başörtüye karşı açtıkları savaşta yenilgiye uğradıkları anlamına geliyor. Aynı zamanda başörtü takmayı suç sayan yasaların kalkma yolunda olduğu ve başörtü takmaya cesaret edemeyen veya laiklerin eleştirilerinden korkanların, cumhurbaşkanının eşi başörtülü olduğu işin cesaret alacakları anlamına geliyor.
BAŞÖRTÜ YASAĞI KALKABİLİR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de ‘başörtünün bireysel bir tercih olduğunu ve herkesin saygı göstermesi gerektiğini’ açık şekilde ifade etti. Gözlemciler bu durumu başörtü takılmasını sınırlayan veya başörtülülerin üniversitelere girmelerini veya devletteki yüksek ve resmi görevlere terfi etmelerini engelleyen bütün yasaların kaldırılmasının öncüsü olarak görüyorlar.
Bu yüzden Türkiye’deki laikler savaşlarını Gül’den eşine taşıdılar ve cumhurbaşkanının başörtülü eşinin de katılacağı bütün kutlamaları boykot edeceklerini açıkladılar. Kendileri de kutlamalarında Gül’e eşsiz davetiye göndereceklermiş. Gül onlarla hiç ilgilenmedi ve ‘bunu yaparlarsa bizi rahatlatırlar’ dedi ve eşinin bütün resmi kutlamalara ve merasimlere katılmakla ilgilenmediğine vurgu yaptı.
LAİKLER YENİLDİ
Bazı gözlemciler çatışmanın bu sınırda kalmayacağına işaret ediyorlar. Zira her kesim konuyu kendine göre kaşımak için her fırsatı kullanmaya çalışıyor. Fakat başka gözlemciler çatışmanın temel şıkkının First lady’nin başörtüsüyle Türk cumhurbaşkanlığı sarayına girmesi akabinde laiklerin başörtü savaşındaki yenilgisiyle sona erdiğini ifade ediyorlar.
Times dergisi geçen 23 Temmuz tarihli sayısında kapağına başörtüsünü koruyarak eğitimini tamamlamak için ABD’ye gitmek zorunda kalan başörtülü bir Türk kızının resmini taşımıştı. Türk kızı 11 Eylül olayları sonrası ülkesine dönmüş ve AKP’nin başörtülü kızların problemini ve üniversitelerde eğitimden alıkonulmaları konusunun sona erdireceğinden dolayı şu an rahatlığını dile getiriyor.
Mısır’da haftalık yayımlanan El Usbu gazetesi, 3-9 Eylül 2007,
Arapça'dan çeviri: Halil Çelik / Vakit