Türkiye Hangi Yola Girecek?

Türkiye Hangi Yola Girecek?

Ortadoğu ve İslam uzmanı Olivier Roy, "Türkiye ya AB üyesi olacak ya da nükleer" dedi.

Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın "Analiz ve Öngörü Merkezi" danışmanı, Paris'teki Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi (CNRS) Direktörü ve "Küreselleşen İslam" kitabının yazarı, İslami akımlar ve İran uzmanı Olivier Roy, İran'ın nükleer silahlara sahip olması durumunda Türkiye'nin buna pasif bir tepki veremeyeceğini, nükleer silah geliştirmek veya AB üyesi olmak seçeneklerinden birini tercih etmek zorunda kalacağını söyledi.

Özkök'e Roy yorumu
Roy, 30 Ağustos'ta görevi devreden eski genelkurmay başkanı Hilmi Özkök'ün, kimi ülkelerin nükleer silah edinme çabalarının Türkiye için tehdit oluşturacağı ve sorun çözümlenemezse Türkiye'nin "önemli kararlar" alması gerekeceği yönündeki sözlerini şöyle değerlendirdi:
İran askeri bir nükleer programa yönelirse son 20 yıl içinde nükleer silahların yayılmasını önlemek için gösterilen tüm çabalar boşa gitmiş olacak. İran'ın atom bombasına sahip olmak istemesinin getireceği iki problem var. Birincisi, rejimin ideolojik niteliğiyle ilgili. Ama İran'ın nükleer bir askeri programa sahip olmasının asıl anlamı, bölgesel çapta nükleer bir yayılmayı beraberinde getirecek olmasıdır. General Özkök'ün sözleri tam da bu noktada önem kazanıyor. Bölgede bu potansiyeli olan üç ülke var. Birincisi Suudi Arabistan. Çünkü İran'ın stratejik vizyonu tamamen Basra Körfezi'ne dönük. İkincisi Mısır. Mısır, tehdide maruz kalacağı için değil, bölgesel güç statüsünü korumak için kendini buna mecbur hissedecek. Üçüncüsü Türkiye. Türkiye, nükleer silahlara NATO ve Avrupa ile olan bağlarına yeterince güvenmemesi yüzünden yönelecek.
Türkiye, ordusunun kalitesine çok önem veren bir ülke. Muharip bir ordu. Bölgede Türkiye'yi tehdit edebilecek bir ordu yok. İran ordusu da etmiyor. Ama nükleer bir İran "zaptedilmez bir kaleye" dönüşür, stratejik açıdan bir dengesizlik ortaya çıkar. Türkiye AB üyesi olursa fiilen Avrupa'nın nükleer şemsiyesi altına girer. Ama Türkiye AB'ye üye olmaz ve bunun sonunda NATO'nun temel direklerinden biri olmaktan da çıkarsa, Türkiye Ortadoğu'da stratejik anlamda tecrit olur. Yani nükleer bir İran, Türkiye'nin stratejik üstünlüğünü kaybetmesi demektir.

İran'ın hedefi Körfez
İran'ın bölgesel büyük güç olma çabasının amacı nedir?
İran'ın bölgesel güç olma hedefi Basra Körfezi'yle sınırlı ama sonuçları itibariyle muazzam bir hedef. Eğer nükleer bir İran, bölgedeki birkaç Şii odağından destek alabilirse, İran, Körfez'in tartışmasız büyük gücü olur.

İran kuzeye doğru yayılma niyetinde değil o halde!
İran'ın güçlenmesi doğrudan Türkiye'yle ilgili değil. Hatta iki ülkenin ortak çıkarları daha ağır basıyor. Türkiye-İran sınırı yıllardır sabitlenmiş durumda. Kafkasya üzerinde gerçek anlamda rekabet yok. Kısacası İran'ın yayılması Körfez'e doğru olacak.

Amerika İran'ı bombalayabilir mi?
Yaparlarsa sürpriz olmaz. Şüphesiz bu, atom bombası üretmelerini bir müddet geciktirir. Ama İran'ın intikamını nasıl göğüsleyeceklerini planlamış değiller.

Lübnan'da Türk askeri AB'nin güvencesi

Olivier Roy, Güney Lübnan'da Türk askeri varlığının, Avrupalılar için koruyucu bir misyonu yerine getireceğini savundu. Roy, "Bu, Avrupalılar için Güney Lübnan'da rehin durumuna düşmekten korunmak demek. Yani, iplerin az çok İranlılarda olduğu bir terörizme karşı, Avrupa birlikleri siyasi güvenceye sahip olurlar" dedi. Roy şunları söyledi:

Türkiye'nin Lübnan'a asker gönderme kararını nasıl karşılıyorsunuz?
Türkiye'nin resmi olarak İsrail ile imtiyazlı ilişkileri var ama kamuoyu daha ziyade Filistin yanlısı. Konu çok hassas, tarafsız bir asker gönderme değil. Peki neden gönderiliyor? Muhtemelen bölgede bir rol oynamak için. Verilen mesajlardan bir ikincisi, Türkiye tüm bu sınır bölgesinde, tabii "uluslararası ilişkiler dahilinde kalınması koşuluyla" müdahalede bulunabilir şeklinde. BM bayrağı altında Lübnan'a asker göndermek Irak Kürdistanı'na özel komando birliği göndermeye göre daha kolay. Üçüncüsü, eğer Türkiye Lübnan'a asker gönderiyorsa, sorunun taraflarıyla doğrudan teması olacak. İsrail ile zaten var, Hizbullah'la da iletişim kanalı açık kalacak.
Ve nihayet bu, Avrupalılar için aynı zamanda, Güney Lübnan'da rehin durumuna düşmekten korunmak demek olacak. Yani, iplerin az çok İranlılarda olduğu bir terörizme karşı, Avrupa birliklerinin siyasi garantiye sahip olması anlamına gelecek.

Türkiye hissedilecek
İranlılar açısından Türkiye'yi hedef almak Fransa'yı hedef almaktan daha zor mu demek istiyorsunuz?
Tam da bunu demek istiyorum. Yani UNIFIL için büyük bir avantaj. Karşılığında, Türkiye çok daha önemli rol oynayacak. Diplomatik ve politik iletişim kanalları olmadan 1500 asker sahaya indirilmez. Bu, Türkiye İranlılarla, Hizbullah'la, Suriyelilerle konuşacak demektir. Özetle Türkiye kendisini bölgede daha fazla hissettirecek.


Kaynak: Milliyet