"Türkiyede Türkleri Seyreltmek Lazım"
Ertuğrul Özkök’ün ağzından dökülen inanılmaz sözler...
Cevheri Güven-AKTİF
Emin Çölaşan, Hürriyet'ten nasıl kovulduğunu anlattığı yeni kitabı çıktıktan sonra Kanal Türk'e konuk olmuştu. O programda söyledikleri özellikle canlı telefon bağlantısı yapan Aydın Doğan'la diyalogları çok konuşuldu.
Ama herkesin atladığı, üzerinde tek satır yazıldığını görmediğim bir cümle vardı o programda. Tuncay Özkan, telefonla bağlanmış ve Doğan Grubu'nda çalıştığı günleri anlatmaya başlamıştı. Söz dönüp Ertuğrul Özkök'e geldi.
Ve Tuncay Özkan aynen şu cümleyi sarfetti:
“Ben Ertuğrul Özkök'ün ağzından 'Türkiye'de Türkleri seyreltmek lazım, Kafkaslardan nüfus getirilmeli' cümlesini duydum”
Ve bu cümleyi Emin Çölaşan da başını sallayarak doğruladı.
Logosunda, “Türkiye Türklerindir” yazan Hürriyet Gazetesi'nin yayın yönetmeninin ağzından çıkan bu cümleler çok konuşulmalıydı. Bugüne kadar da Ertuğrul Özkök tarafından ne köşesinde ne de başka bir yolla yalanlanmış değil.
Ailesi Rodos'tan göçen Ertuğrul Özkök'ün, Türkiye'deki Türklerden rahatsız olması ve kendisi gibi göçmenler istemesi kişiliğiyle uyumlu olabilir. Ama bu tabloya aykırı olan şey, yazılarında izlediği çizgi. Ülkücülerden bile daha milliyetçi, hatta Pan-Türk bir söylem tutturmuş vaziyette.
“Türkiye'de Türklerin seyreltilmesini” isteyen Özkök'ün istediği “seyreltme” dağlara sapır sapır dökülecek çocuklarla mümkündür belki de. Ve Özkök te bunun için savaş istiyordur belki.
Perihan Mağden'in anlatımıyla, Özkök'ün gazına gelmiş “fakirin fukaranın/köylünün rençberin evladı, oğlu, analarının kınalı kuzuları, 86'lılar, 87'liler sapır sapır” dağlara ovalara dökülecektir belki.
Nihat Genç'in, “Batı nereyi vuruyorsa orası Doğudur” cümlesindeki felsefeyle, Ertuğrul Özkök neyi istiyorsa hep şüpheyle bakılmalı.
Merhum Ufuk Güldemir, Özkök için, “Tam bir İzmirli gazetecidir. Yazdığı yazının ömrünün bir günlük olduğunu bilir” diyor. Özkök'ün yazı tarihi birbiriyle çelişen fikirlerle dolu. Bugün bir şey iddia eder, yarın özür diler. Bundan gocunmaz, özür dilemekten 'yanıldım' demekten alınmaz. Çünkü o yazısı, o gün için görevini yapmıştır. Hiçbir yazısı boşa kaleme alınmaz. Her yazısı o dönem izlediği stratejinin parçasıdır. Her yazı birkaç adım sonraki hamlesine hazırlık tuğlaları.
Son dönemdeki yazılarına da böyle bakılmalı. Serdar Akinan da bu yolu izlemiş ve Özkök'ün birkaç adım sonraki stratejisini analiz etmiş. Doğan Grubu'nun Erdoğan'a söz geçirememekten, asıl önemlisi ise etki alanının hızla daralmasından son derece rahatsız olduğunu belirten Akinan; Özkök'ün PKK'dan çok Barzani'yi hedef tahtasına oturttuğunu, tüm nefreti Barzani üzerinde topladıktan sonra AKP içinde ve Erdoğan'ın çok yakın çevresindeki Güneydoğu kökenli işadamı milletvekillerin, şayet varsa, Barzani bağlantılı işlerini ortaya dökeceklerini, bunu çok sert bir kampanya haline getireceklerini ve ustaca bir zamanlama ile çok şiddetle yapacaklarını, 'Malezya mı oluyoruz', 'Mahalle baskısı var' kampanyalarının bunun yanında lolipop reklamı gibi kalacağını iddia etmişti.
Bu yabana atılmayacak bir teori. Çünkü K. Irak'ta iş yapan Erdoğan'a yakın vekillerin olduğu malum. Özkök'ün planının bir parçası bu olabilir. Ama “büyük mühendis” daha komplike düşünüyor olmalı.
Stratejisini, “iyice şahinleştiği” Dağlıca Baskını'ndan sonra yazdığı 8 yazısından çözmeye çalışalım:
“Bundan böyle, namlularımız, Barzani'ye çevrilmiştir. Hedefimiz, Barzani'nin, askeri ve ekonomik hedefleridir. Amacımız, oradaki 'Kürt rüyasını', 'Türk kábusuna' çevirmektir. Üç beş F-16, otuz kırk sorti; neticesi yirmi yıl geriye gitmiş bir Kuzey Irak'tır. Karşımıza Amerikan F-16'ları mı çıkacaktır? Çıkarsa, onlar bilir.”
- - -
Bir avuç katil sürüsüne ve ona yataklık eden mahalli şürekaya da, başına çaka çaka şunu göstereceğiz: Sizi, Amerikanız bile kurtaramayacak.
- - -
Hepimizin içinde bir celp.. Biz millet olarak artık sefer görev emrimizi aldık, yola koyulduk. Milli bir rüzgar esti, görünmeyen bir ruh hepimize celp çıkardı. Adı konmamış bir seferberlik, Edirne'den Kars'a kadar hepimizi vatani göreve çağırdı.
- - -
O yüzden diyorum ki, daha o gece üç beş Türk F-16'sı, Erbil semalarında ses duvarını aşmalıydı.
Bir-iki bin pencere camı tuzla buz olmalıydı.
- - -
Kimse bana "Reformlar", "Ekonomik kalkınma" falan demesin.
Son 7-8 yılda Türkiye az buz reform yapmadı.
O reformlar, terör örgütünü bırakın sakinleştirmeyi tam aksine azdırdı.
Özkök'ün satırlarında altını çizdiğim bölümlere iyice dikkat etmeniz gerekiyor. Özkök bu sefer büyük iş çıkarma peşinde.
Türkiye, Özal döneminden beri Barzani'yi PKK'ya karşı kullandı, hatta güçlendirdi. Orada Barzani'nin zayıf olması demek, PKK'nın daha güçlü olması demekti. Ve bugün de durum aynen böyle.
Üç beş F-16'nın kalkıp Barzani'yi bölgeden silmesine sevineceklerin başında PKK gelir. K. Irak çöplüğünde eksilecek her horoz, PKK'nın palazlanması sağlar. Barzani'nin PKK'ya ölmeyecek, ama dirilmeyecek kadar yol verdiği biliniyor.
Neredeyse tüm gelirini Türkiye'den yaptığı ticaretle sağlayan Barzani'nin üstünde, ekonomik baskı kurmak ve zorlamak ta nispeten kolay. Ama Barzanisiz bir K. Irak düzeninde, gelirini kara paradan sağlayan PKK üzerinde baskı kurmak hiç te öyle kolay olmayacak.
Özal döneminde Barzani'yle beraber sınır ötesi operasyonlar bile yapan Türkiye, iyi bir stratejiyle, belli ölçüde bunu yeniden sağlayabilir.
Özkök'ün istediği olur ve “hedefe Barzani'yi” koyarsak, bir adım sonrasında PKK'yı yegane organize yapı olarak K. Irak'ın yeni horozu yaparız. İkinci adımda ise “adamını vurduğumuz” ABD'yle ilişkiler “yeni bir döneme” girer.
Hoş Ertuğrul Özkök, “karşımıza ABD F-16'ları çıkarsa, kendileri bilir” diyor ama, Engin Ardıç'ın günlerdir yazdığı üzere; savaşacaklar, ölecekler, sürünecekler, evinde tenceresi kaynamayacak olanlar Beyaz Türkler olmayacak.
Genelkurmay Başkanı, “3-5 F-16; 30-40 sorti” yazısı için Ertuğrul Özkök'ü arayıp tebrik etmiş olabilir, Deniz Baykal aynı yazıyı Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Gül'e okumuş olabilir, ve pek çok insanda duygu patlaması yapmış ta olabilir, ama bu ülkede “Türklerin seyrekleşmesini” istemeyenler, bugünlerde Anadolu insanının yavrusunun kanı üstünden efelenen Ertuğrul Özkök'e hiç olmadığı kadar uzak durmalı.