Mehmet GÖKTAŞ
Ulema Meydanlara İnmelidir veya Meydanlar Ulemasını Çıkarmalıdır
Bu başlık altında birçok defa yazdığımı ve konuştuğumu hatırlıyorum. Yarın Diyarbakır’da toplanacak olan sekizinci İslam Alimleri toplantısı için konuyu bir daha dile getiriyorum.
Rasullerin ümmetleri üzerine merhamet kanatlarını gerdiği gibi ulema da müminler üzerine merhamet kanatlarını germelidir ve onları sahiplenmelidir.
Çamurdan çıkardığı minnacık yavrusunu bağrına basan bir ana gibi ulema da mazlumları bağrına basmalıdır.
Çünkü ulemanın bundan daha öncelikli bir görevi yoktur.
Bunun için ulema meydana inmelidir.
Ulema İslam dünyasının dört bir yanında halkın inlediği, inletildiği, halkın zulme uğradığı meydanlara inmelidir.
Daha açık söyleyelim, ulema halkın arasına gelmelidir, onlara katılmalıdır. Onlara kırbaç vuranların bileklerine yapışmalıdır.
Bu din, zalimlerin bileklerinden tutma görevini ulemaya yüklemiştir. Zalimlerin önüne dikilip durma görevi ulemanındır.
"Bırak onları, bana bırak!" diye halkı despotların elinden alma görevi ulemanın değil de ya kimin, söyleyin?
Yirminci ve yirmi birinci yüzyılın kirli çehresi göstermiştir ki ulema meydandan kaybolunca onun bu görevini kimse üstlenememiştir. Basın üstlenemedi, sendika üstlenemedi, hiç kimse üstlenemedi. Onlar da ikinci defa sattılar insanları firavunlara. Halk adına çıkan herkes ve her kurum halkı diğer böğründen hançerledi.
Evet, ulema meydana inmeli, Rasullerin indiği yere inmeli, Rasullerin gezdiği yerde gezmelidir.
Peki, yoksa ne olacak? Veya bir şeyler bilenler "İslam uleması" rolünü sahiplenmiyorlarsa, gelmiyorlarsa, inmiyorlarsa meydana?
İşte o zaman meydanlar, yani halk derhal içinden tez zamanda alimlerini çıkartmak zorundadır. Bütün gayretler artık tez elden o yana kaydırılmalı, ümmet her noktada ulemasını çıkarmalıdır, yetiştirmelidir. Başka bir şeyini değil, ulemasını çıkarmalıdır. İnsanlara Allah'ın ayetlerini okuyacak olan, insanlara hikmeti okuyacak ve öğretecek olan ve insanları tezkiye edecek erlerini derhal yetiştirmelidir. Babaların anaların hayalinde artık böyle evlatlar alevlenmeli ve gözlerinde tüllenmelidir;
"Benim yavrum ulemadan olacak, bu ümmetin önüne geçecek, bu ümmeti yönlendirecek, bu ümmete sahip çıkacak,..."
Ebeveynler bunun özlemini duymalıdır artık ve yavrularını bu yola sevk etmelidirler.
Denilebilir ki her türlü insana ihtiyaç var, her meslek ve kabiliyetteki insana ihtiyaç vardır. Şaire de ihtiyaç vardır, yazara da ihtiyaç vardır, pozitif ilim sahiplerine de ihtiyaç vardır. Fakat dikkat edelim, bunların hiç birisi ulemanın, gerçek İslam ulemasının görevini üstlenememiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle cumanız mübarek olsun.