Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Umutluyum!

Nesiller arası farklılık dört yaşa inmiş. Bu şu anlama geliyor. Eskiden nesiller arasındaki fark anne-çocuk, baba-çocuk ayrımında şekillenirken bugün ise, bu ayrışma aralarında dört yaş fark olan iki kardeş arasında yaşanıyor. Çocuklar annelerine eskiden “ama anne, bu zaman farklı, senin zamanında öyleymiş…” ile başlayan mazeret cümleleri kurar, dünyanın artık değiştiğine işaret ederlerdi. İşte bu cümleler şimdi kendinden dört yaş büyük abla veya abi için kullanılıyor. Teknolojik gelişimler bu değişimi beraberinde getiriyor. Nesiller sadece kendilerini ayrı dünyalara ait hissetmiyorlar, dertleri, umutları, hedef ve arzuları da farklılaşıyor. Sadece ayrı diller konuşmuyorlar, aynı zamanda ayrı aidiyetler de hissediyorlar.

Bütün bunlar ümmete de tesir ediyor. Birlik ve beraberliğin önemle üzerinde durulduğu bir dünya tasavvurunda, mutlak surette “inananlar” arasında olmanın gerekliliğini vurgulayan bir dünya görüşünde, bir vücudun farklı uzuvları misali bir bütünün parçaları addedilen ümmet bilincinde, ayrı gerçeklikleri olan, dünyaya aynı pencereden bakmayan dindaş ve fakat ümmet olamamış yığınlar geliyor. Kalpleri beraber atmayan, derdi aynı dert olmayan, ve hatta derdi hiç olmayan, “don’t worry, be happy” yani boşver, mutlu ol yani gününü gün et! formülü ile ömür tüketen nesiller geliyor. Bu üzücü.

Ama ben umut doluyum bu Cuma sabahında değerli okurlar! Çünkü görüyorum ki güzel şeyler de oluyor. Türkiye’yi güzel günler bekliyor! Çünkü bilinçli bir gençlik geliyor. Türkiye değişiyor, dünya değişiyor, biz değişiyoruz, dertlerimiz, zorluklarımız değişiyor. Bu köşede zaman zaman kötüye giden Türkiye’den duyduğumuz endişeden söz ediyoruz. Ahlaki yozlaşmanın, insana insan demeyen bir sistemin pençesine düşmüşlükten bahsediyoruz. Çaresizlikten dem vurup derman üretmeye gayret ediyoruz. Ama görüyorum ki yalnız değiliz! Derdi olan insanlar var olmaya devam ediyor. Her şeye rağmen devam ediyor. Ve de en önemlisi bunlar genç çocuklar!

Derdi, eğitim aşkı, adalet talebi, iman gücü olan pırıl pırıl çocuklar! Daha yirmili yaşların çok başlarındalar ama olgunlukta nesilleri katlarlar. Gözlerinde bir mü’mine yakışır ferasetin ışığı, yüzlerinde ışıl ışıl nur, hal ve tavırlarıyla terbiyenin en alası, güzel bir gençlik geliyor.

Dün İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin Hukuk Kulübünün davetlisiydim. O gençlere baktıkça, “yok” dedim içimden.. “hiç bir şey boşa gitmez.. çekilen sıkıntılar, katlanılan eziyetler, hiç biri boşa değil” dedim içimden.. Onlarla bu ümmetin bir üyesi olarak gurur duydum! Yolları açık, kısmetleri bol olsun…

yeniakit

Bu yazı toplam 908 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar