Abdullah Büyük
Üzerinde düşünülmesi gerekli bazı meseleler
Hızlı değişen ve gelişen hayatımızda uzun konuşmalar, uzun cümleler insanımızı sıkıyor. Az ve öz konuşmalar, makaleler, mesajlar ise daha fazla kabul görüyor. Bu değerlendirmenin doğru ve yanlış olduğu tartışmasına hiç girmek istemiyorum. Çünkü ortada olan acı gerçek budur. Bu acı gerçekten hareket ederek, kısa ve özlü bazı konuları dikkatlerinize sunmak istiyorum. Sadece siz okurlarımızdan ricamız, her paragrafta dikkatinizi çekecek olan meseleler üzerinde kısa da olsa düşünmeniz ve yorum yapmanız. Birkaç hafta devam edecek bu kısa mesajlarımızın, özlü meselelerimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
¥ Hukukçularımızın, halkımızın en çok dillendirdiği kelimelerden biri de adalettir. Adalet mülkün, devletin, hayatın, herkesin ve her şeyin temelidir. Zengin bir muhtevaya-içeriğe sahip olan adalet, herkese eşit davranmak değil, herkesle layık olduğu ve hak ettiği şekilde alakadar olabilmektir. Başta devlet olmak üzere, tüm sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler, kanaat önderleri, kurumlar ve sorumluluk duygusu taşıyan herkes, yukarıdaki tarife uygun hareket edip etmediğini bir daha gözden geçirmelidir ve geçirmeliyiz.
¥ İş ve hizmetlerini emir-komuta şeklinde değil, gönül bağlantılı olarak sürdürenlerin, beşeri münasebetlerimize kalite kazandırmalıyız. Beşeri münasebetlerimizin kaliteli olup olmadığının alametlerinden biri de, muhataplarımıza(karşımızdakilere) değer vermeli ve değer verdiğimizi söz, hal ve tavırlarımızla hissettirmeliyiz. Gerek yüz yüze konuşurken ve gerekse gıyabında kardeşlerimizden bahsederken, isminin önüne veya sonuna bir hürmet ve nezaket ifadesi koymayı ihmal etmemeliyiz. Ahmet yerine, Ahmet Efendi, Ali yerine Ali Bey, falan hoca yerine hoca efendi gibi güzel bir üslubu, gönül ve dillerimize alıştırmalıyız.
¥ Kurumlarıyla yani hizmet birimleriyle, ülkeye ve millete dolayısıyla Rabbimize kulluk yapmada yarışanlarımızın dikkatlerine bir nimeti sunmak istiyorum. Her bilenin üzerinde bir bilen vardır, gerçeğinden hareket ederek, bulunduğumuz belde başta olmak üzere, hizmet birimleri oluşturmuş vilayetlere, beldelere ziyaretler yapmalıyız. Bu ziyaretlerin öyle bereketi olur ki, en azından ziyaret ettiğimiz bir dernek ve vakfın güzel bir yönünü görür, böylece kendi vakfımızın kusurunu, noksanlığını düzeltmiş oluruz. İyilikle emretmek ve kötülükten menetmek üzere Rabbimizle yapmış olduğumuz anlaşmayı yerine getirmede güç kazanmış oluruz. Ziyaret ettiğimiz bir derneğin noksan veya kusurunu yapıcı bir lisan ile düzeltmeye çalışırız. Bu güzel tavırlar ne yazık ki günümüzde pek değer görmüyor. Haksız rekabet içinde yarışanlar, böyle hasletlerden, güzelliklerden mahrum olarak hayat sürerler.
¥ Biliyor ve inanıyoruz ki dinimiz İslam, temizliğe, nezakete ve zarafete (incelik-naziklik) büyük önem verir. Bundan dolayı, kalbi hassasiyetimiz kadar dış görünüşlerimize itina göstermemiz gerekir. Bu sebeple, giydiğimiz elbiselerin, oturduğumuz mekânların ve yaşadığımız çevrenin temizliğine, tertibine, nezaket ve inceliğine riayet edip, etrafımızdaki herkese ve her şeye örnek olduğumuzu hissettirmeliyiz. Bu konunun zenginlik veya fakirlikle de hiçbir ilgisi yoktur. Nice gecekondu evlerinde oturanlar vardır ki, villalarda oturan nice insanlara örnek olmada, temizlik ve tertipte, naziklik ve insanlıkta üstün özelliklere sahiptir.
¥ Siyasetçilerimizin de sık kullandığı bir söz vardır: Halka hizmet, hakka hizmettir. Üzerinde düşünülmesi faydalı olan bu sözü biraz açacak olursak, görürüz ki Cenab-ı Hak, hizmete büyük bir sır koymuştur. Allah"a ibadet etmek için yaratılan insana hizmet, bir nevi Allah"a ibadet makamındadır. Rabbimiz, dinine hizmet eden ve kullarının sıkıntılarıyla meşgul olan kimselerin hususi sıkıntılarına kefil olur. Bütün meşguliyeti kendi derdinden ibaret olanlarıysa, dertleriyle baş başa bırakır. Bu hakikat, İnşirah suresinin 2. ayetinde açık olarak dile getirilir: "Sırtındaki yükünü kaldırıp, vazifeni kolaylaştırmadık mı?" Görülüyor ki birinci sıraya ahreti koyup, ikinci sırada olan dünyayı da ihmal etmeyen insanların, dünya bağlantılı olup sırtımıza yüklenmiş olan nice ağırlıkları Rabbimiz sebepler yaratarak kolaylaştırmakta, bizlere bereketli zamanlar lütfederek dinine ve insanlığa hizmet ettirmektedir. Bu gerçeği fark edemeyenler için, bu sözler hayal gelebilir. Ne var ki güneşi balçıkla sıvamak mümkün değildir.
Devam edecektir.