Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ve seçime 7 gün kaldı

Derin Gerçekler

Ve bu hafta sonu seçim var. Seçim haftasındayız. Görünen o ki bu hafta çok zor geçecek. Zaten tartışmaya yeni aktörlerde katıldı. Peker’in eksikliği hissedilmiyor. Muhammed Yakut, Ali Yeşildağ derken İsa İlyasoğlu, The Economist, Der Spigel de topa girdi. Nereye gidiyoruz.? Önümüzdeki günler bugünleri aratacak gibi gözüküyor. İnsanlar kime inanacağını şaşırdı. Böyle bir seçimden sağlıklı bir sonuç beklemek hayal.

Size bu ahval şerait altında şimdiden seçim sonuçlarını açıklayayım mı?
Tencere yuvarlanacak kapağını bulacak. Yani, toplumun haline bakın ve Allah’ın onlar hakkında hükmünün ne olacağı konusunda kitaba bakın. Biz kendimizi değiştirmeden, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Velev ki, babamız (haşa) peygamber olsa gelse, başımıza geçse, biz kendimizi değiştirmeden hakkımızdaki hüküm değişmeyecek. Biz Allah’ın ipini bırakmışsak o da bizim ipimizi bırakacak. Daha da beteri, eğer cahillik ve zalimlikten vazgeçmeyeceksek, üstümüze pislik yağdıracak ve işlerimizi sarp dağlara sardıracak.


Bakın bizim anlayışımızda zulüm adaletin yokluğudur. Nasıl ki karanlık aydınlığın yokluğu ise, adaletin yokluğu da zulümdür.
Bir kişiye yapılan bir haksızlık bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Haksızlıklar karşısında susanlar da dilsiz şeytanlardır. Şeytanın ise azapta olması gerekir.

Bana sorarsanız şimdi tevbe etme zamanıdır. Tevbeden önce ise, haram mal, makam, para, şöhret, hak etmediğiniz üzerinizden ne varsa sahibine iade etmeniz gerek. Sonra helallik dileyip, tevbe etmeniz gerek ve sonra da dua etmeniz gerek. Cüzdanınızda haram para varken, üstünüzde haram elbiseler varken tevbe etmeniz, dua etmeniz sizi kurtarmaz.

Her şeyi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. Allah’ın bildiğini, O'nun kullarına ait bilmesi gereken bilgileri onlardan saklıyor ve yalan söylüyorsanız, Allah’ın gazabı sizi bulur.

Sadece Mallarınız ve şöhretinizin zarar görmesini istemiyorsanız, Allah (cc) onları sizin için eksiltmeyip, aksine artırabilir. Bu şekilde cezanızı ve gazabını artırmayı murat etmiş olabilir. Gün gelir insanlar uyanırsa, onlara yardım da edebilir, onların elleri ile sizleri de cezalandırmayı murat etmiş olabilir.

Bilelim ki, zulm ile abad olunmaz. Mahkeme-i Kübra’da sizin/bizim, şahidleriniz/şahidlerimiz melekler ve sizin/bizim elleriniz, dilleriniz, gözleriniz, kulaklarınız olacak. Unutmayın yapıp yapmadıklarımız, söyleyip söylemediklerimizin hesabının sorulacağı bir gün var. Oy isterken ve oy verirken dikkatli olalım. Vebali ağırdır.

Evinizin anahtarını kendilerine emanet etmekte tereddüt edeceğiniz kişilere oy vermeyin. Vekalet verdiğiniz kişilerin üzerinden gözünüzü eksik etmeyin. Nasıl sürekli olarak kendi nefsinizi murakabe altında tutmak zorundaysanız, vekalet verdikleriniz söz ve işleri üzerinden gözünüzü ve kulağınızı ayırmayın. Bir yanlış gördüğünüzde susarsanız, o iş ve sözden siz de mesul olursunuz. Anında onu uyarıp, o konuda kendi bildiğiniz doğruyu dile getirmezseniz, o söz ve işin sahibini yakacak ateş size de dokunur, bunu unutmayın. Şüphesiz vekalet verdiğiniz kişinin yaptığı iyiliklerden de size bir pay vardır.

Başta kendi nefsiniz olmak üzere, başkalarının nefsine de güvenmeyin. Güvenmek güzel olsa da kontrol etmek daha da güzeldir.

Ciddi bir konuda karar vermeden önce, önce bilgi sahibi olalım. Bilmediğimiz bir şeyin peşine düşmeyelim. O konuda vahyin ve risaletin rehberliği önemli. İstişare ve şura yapalım. Sonra aşk, öfke, korku ve ihtiraslarımızdan sıyrılıp istihare yapalım. Gönlümüz, münkir, müşrik, münafık, fasık, müstekbir ve mütrefinlere kaymasın. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bile bizi adaletten şaşırtmasın. Kararımızı öyle verelim. Vereceğimiz karar, anne-babamız, çocuklarımız ve kardeşlerimizin menfaatine aykırı olsa bile Allah’ın rızasını, adaleti gözetelim. Yaşadığımız zaman, mekân, şahıs ve olaylar karşısında adil şahidler olalım.

Cahillerden ve zalimlerden uzaklaşalım ve onları çevremizden ulaştıralım. Çünkü onlarda hayır yoktur. Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayalım. Ne diyordu Hz. Ömer “Biri benim yanında iken benim bir yanlış yaptığımı gördüğü halde susuyorsa, o kişi benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. Eğer o kişi uyarır da ben bu uyarıyı dikkate alıp konuyu araştırıp kendimi gözden geçirmez isem, o kişi yine benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur.'' Ölçü bu olmalı. İşi ehline ve liyakat sahibine vermeliyiz, ehliyet ve liyakat, ibadet, ukubat dışındaki konularda imandan önce gelir.

Seçime 7 gün kaldı.
Şimdi sükûnetle her şeyi yeniden düşünme vaktidir.
Bir mü’min için temel tercih Allah’ın rızası olmalıdır.
Kaldı ki, Allah’ın iradesi kainatı kuşatır. Şeytan da Allah’ın iradesi içindedir. Hüküm Allah’ındır.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 306 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar